Leman dergisinin alçaklığı ile tekrar akıllara geldi! İşte geçmişte mizah adı altında değerlere edilen hakaretler! Siyonizmin gölgeleri...

Leman dergisinin peygamber efendimiz HZ. Muhammed (s.a.v)’i tasvir eden bir karikatür çizerek Türk milletinin sinir uçlarına dokunması milyonlarca kişiyi ayağa kaldırdı. Mizah adı altında değerlere yapılan saygısızlık büyük tepki çekti. Leman dergisinin bu hamlesinin ardında Siyonist gölgeler olduğu anlaşılıyor. Yaşanan bu skandal yüzyıllardır mizah ile yapılan hakaretleri akıllara getirdi.

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Leman dergisinin alçaklığı ile tekrar akıllara geldi! İşte geçmişte mizah adı altında değerlere edilen hakaretler! Siyonizmin gölgeleri...

Leman dergisinin peygamber efendimiz HZ. Muhammed (s.a.v)'i tasvir etmesi Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Skandala tepkiler yağarken yüzlerce yıldan bu yana mizah adı altında Müslüman Türk milletinin mukaddesatına hakaret eden zihniyetin yaptıklarını akıllara getirdi.

Mizah asırlar boyunca bu toprakların değerlerini aşağılamak için kullanıldı. Sözde komedi ve sanat adı altında milletin mukaddesatına dair ne varsa hedef alındı. 19. asırdan itibaren gazetelerin gündelik hayata girmeye başlamasıyla birlikte, karikatür sanatı da toplumda bilinmeye başladı. Dönemin atmosferi içerisinde, özellikle yabancı karikatüristlerin çizdiği karikatürlerde, Osmanlı Devleti'ni binbir emekle ayakta tutmaya çalışan ve imparatorluğun çöküşünü 33 yıl geciktiren Sultan 2. Abdülhamid Han, ağır hakaretlere uğradı. Gelin bir kaç örnekle inceleyelim...

2. Abdulhamid Han'ın burnuyla dalga geçtiler (Sabah)2. Abdulhamid Han'ın burnuyla dalga geçtiler (Sabah)

ASIRLIK KİRLİ SİCİL
Davul dergisinin 27 Mayıs 1909 tarihli sayısının kapağında kasap çengeline asılmış devasa bir karikatür yayımladı. Karikatürde Sultan Abdülhamid'in uzun burnuyla alay ediliyordu. Karikatürde şu ifadeler yer alıyordu:

"İstanbul'un muahharan gaib ettiği en büyük burun Tafsilat-ı lazime: Milyarderlerden biri bu burnu altı milyon liraya satın almak istemiş ise de maatteessüf elde edememiştir. Bu burun mukaddema Beşiktaş'a doğru uzamış iken bir hadise-i fevkalade neticesi olarak bu kere tebdil-i mekan etmiştir."

Hedef yine 2. Abdulhamid (Sabah)Hedef yine 2. Abdulhamid (Sabah)

UTANMAZLIĞIN BÖYLESİ
Sabah'ta yer alan habere göre, Karagöz dergisinin 19 Temmuz 1909 tarihli 102. sayısında tahttan indirilen Abdülhamid, kumarbaz ve paragöz olarak lanse ediliyordu.

Sultan Abdülhamid karşıtı muhaliflerin çıkardığı Beberuhi dergisinin ikinci sayısında da Sultan Abdülhamit'in uzun burnu testereyle kesilirken resmediliyor. Burun kesildikten sonra da bir imparatorluğun hükümdarının suratı eşşek olarak tasvir ediliyordu. Musavver isimli dergi de yayımladığı bir karikatürde, Abdülhamid'in tahattan indirilişine yer verir. Fakat karikatürde, Abdülhamid'in etrafından kan damlaları akar.

MÜSLÜMANLAR AŞAĞILANDI
1935 yılında Akbaba isimli dergide yayımlanan karikatürde ise Müslümanların sarığı kuru kafa bir iskette resmediliyor. Ve CHP'nin altı okuna atıf yapılarak, "Bu oklar varken, irtica kafasını kaldıramaz" deniliyor. 24 Temmuz 1931 tarihli karikatürde ise Müslüman Türk kadını, Yunan mitolojisindeki kadınlara benzetiliyor. 1933 tarihli bir karikatürde ise sarıklı cübbeli bir hoca, eli sopalı ve korkunç bir şekilde çiziliyor.

28 ŞUBAT'TA ARTARAK DEVAM ETTİ
28 Şubat sürecinde ise bu saldırılar artarak devam ediyor. 9 Mart 1998 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan karikatürde, tesettürlü kadınlar alenen aşağılanıyor. 'Bizler ikinci sınıf yaratık olmak istiyoruz' ifadeleri kullanılıyor. Böylece İslam'ın kadınlara değer vermediği algısı oluşturuluyor.

UTANILACAK ÇİZİMLER!
Cumhuriyet Gazetesi'nin 11 Mayıs 1997 tarihli nüshasında ise, çocuklar üzerinden bile İslam'â hakaret ediliyor. Başörtülü ve sarıklı çocukların varlığı inkar edilen karikatür, mizah tarihinin en aşağılık çizimlerinden biri olarak hafızalardaki yeriin koruyor. 8 Mayıs 1997 tarihli nüshalarında bulunan karikatürde ise türbanlı kadınlar vampir olarak lanse ediliyor.

KARA MİZAH
25 Mart 1998 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde ise başörtülü kadınlar, rejim karşıtı olarak gösteriliyor. Başörtülü kadınların evlatlarının kurduğu devlet, sanki mütedeyyin insanlar tarafından yıkılmak isteniyormuş gibi iğrenç bir kara propaganda yürütülüyor.

SİYONİZMİN GÖLGELERİ
Leman Dergisi'ndeki karikatürün perde arkasını kaleme alan Sabah gazetesi yazarı Cem Sancar, "Leman Dergisi, Siyonist soykırımcı saldırganlığı din savaşına indirgeyerek, siyonizmi örten (örtenlere dikkat et) bir dergidir" dedi.

Sancar'ın yazısı şu şekilde:

Leman Dergisi'nin yaptığı provokasyonu iyi analiz etmeli. Lafazan şamatadan uzak durmalı.

Leman solcu-sosyalist bir dergi değildi, hiç olmadı bir kere. 90'lı yıllarda bunlar darbecilerin sesiydi. O yıllarda gizli ortakları arasında "derin" adamlar vardı. Milyar dolarlık sahipleriyse, milleti aşağılayan İslamofobik bir mizahla itirazı olan gariban çocukları sömüren kullanışlı gölgelerdi.

Leman Dergisi, Siyonist soykırımcı saldırganlığı din savaşına indirgeyerek, siyonizmi örten (örtenlere dikkat et) bir dergidir.

Ülkemizde evet, gizli-açık Siyonist gölgeler olduğu bilinmelidir...

***

Siyonizm nedir? Kime kahrolsun dediğine bakman lazım. Siyonizm en sinsi faşizmdir, bunu bil. Nazi ideolojisinin ters yüz edilmiş şekli. O çok beğenilen neo-liberalizmin doğurup büyüttüğü bir iblis.

Kutsal sözü çiğneyen, sermaye birikimi sağlamak için insanı çatır çatır ezen 19. Yüzyılın gizli kişiliğidir bu, karanlık bilinçaltı. Bir ırkçı tasallut, bir üstün ırk canavarlığı.

Hz. Musa'nın yanından bile geçmez bunlar. Aynı bizim "Hadis Tapınakçıları" gibi uydurmuş kaydırmışlar, kapitalist canavarlığa uygun bir totoloji yaratmışlardır.

Pagan hödüklerdir bunlar. Modern ölü yiyiciler.

Çünkü eğer bir Tanrı varsa bunlar yapılmaz, ama senin tanrın vampirse her şey mubah...

***

Uzun zaman önce başlamış bu faaliyet. İslam'ın kafasının karıştığı yıllarda. En zor zamanlarında Osmanlı izin vermemiş bunlara. Ama o en büyük felaketlerden biri, İttihat Terakki gelince başa, ipin ucu kaçmış. Çünkü bu kendini bilmez ittihatçılar paralamışlar payitahtı, kanla şiddetle utançla.

Arkasından Lozan görüşmelerinin kapalı kapıları ardında halifeliği, saltanatı yok edeceksiniz, halkı dinden soğutacaksınız diyen İngilizlere baş eğince bizimkiler, düne kadar camilerde hutbe okurken bir anda; "bu din terakkiye manidir" diyerekten U dönüşü... Palazlanmış Siyonistler...

Kolay değil koca imparatorluk gitmiş elden, yanmış yıkılmış, savaşmaktan yılgın bir Anadolu, anlıyoruz, tamam da... Nedir yani, Büyük Millet Meclisinin yarısını itip kakıp askeri bir cumhuriyetin balolarında oyalanmak?

Ondan sonra depresyon, panik-atak. Millete mütemadiyen dayak...

***

Böylece Türkler silinince eski topraklarda, kapanınca içine bin yıllık devlet, Siyonistlere gün doğmuş. Halklar aramış Osmanlı Devlet Aklını ama nafile. Karşılarında dımdızlak Arap milliyetçiliği. Oyuncak olmuşlar İngiliz'in elinde. İkinci dünya savaşı denen kapitalist nefsi emmare, Siyonistleri Amerika'ya devretmiş. İslam'ı dar kafalılıkla ceza hukukuna indirgeyen bedevilerin uçakları İsrail tarafından yağmalanınca pistte, iyice pısmış bunlar. El Fetih, Hamas. Kanayıp durmuş Filistin. Sadece hamaset, palas pandıras. Her adımda büyüdükçe büyümüş Siyonist suikast...

***

Bize göre ırkçılık, dışarlıklı zehir. Milliyetçiliğimiz derseniz, vatan aşkı ve saldırı altındaki İslam coğrafyası... Hakçası, aklımızın zirvesinde yankılanır, "Ey insanlar" diye konuşan Hakikati Muhammediyenin sevdası.

Fakat şu da söylenmeli; Türkler çekilince sahadan, bitip tükenmiştir Araplar, Farslar, bütün coğrafya. Türkler İslam bayrağını bırakınca...

***

Geçmişte masum insanları kaybettiğimiz o kışkırtmaları da sakın unutma.

Öyle cahil bırakılmışız ki dini ya mezhepçilik ya da kapı pencere indirmek sanıyoruz mesela. Öyle bağırmış protestocular Leman Dergisi karşısında. "Yaşasın şeriat." Şeriat dediğin her dinin hukuku. Din büyük ve kapsayıcı, şeriat cüzi, sosyal ve tarihi. Dinin özü, esası, hakikati, insan nesli sürdükçe hüsnü aşktır bize.

Ne demiş Baba Yunus, şeriat tarikat yoldur varana, hakikat marifet ondan içeri...

***

Batı ve Siyonizm bir algı-gösteri toplumudur. Algıyı yönetmeyi öğrenmeliyiz. Siyonizmi Yahudi düşmanlığına indirdiğin an Antisemitist damgasını yer yenilirsin. Böyle konuşanları DEAŞ rezaletinde gördük. Mesele bir din değil, bir ideolojidir.

Kendi yapıp ettiklerine bak! Hangisi Siyonist propagandaya su taşıyor? Nedir o çirkin adamın partisi? Ya o dün TV programlarına koşturduğunuz ful edepsiz youtuber? Niye haber kanallarında Tel Aviv'i ışıl ışıl gösteriyorsun?

FETÖ'yü hatırla. Nasıl bir İsrail hayranıydı onlar? Alayı şimdi Amerika'da, Avrupa'da...

***

Toparlanmalıyız. Dünyanın her inanıştan vicdanlıları Siyonizm'e, İsrail'e lanet okuyor her gün meydanlarda. Anti-Siyonist röportajlar yapılıyor dört bir yanda. Bunlara sahip çık, çıkmalıyız. Televizyonlarımız bunları daha çok göstermeli. Niye göstermiyorlar?

Algı savaşını gerçeklerle yapmalıyız...

Geçmişin dünyevi saltanat mücadeleleri dar açılı. Büyük devletleri kuranlar her mezhepten Türklerdir, açını genişlet. Ayağa kalkmış insanlığı kucakla. Büyük İnsanıkâmil Şemsiyesi önemli. Osmanlının itibarı her meşreple gönül bağı kurmak, her ırka anlayışla yaklaşmaktı. Onun üzerinden de yüzyıl geçti, daha da ileri inşallah, "Terörsüz Türkiye" ile.

İçimizde kaynayan Siyonist gölgeyi aklı başında bir dille açığa çıkarmalıyız.

Toparlanmalıyız...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ