TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Turan ve Aras hakkında hakkında 'Zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan dava açılmıştı. Orhan Turan ve Ömer Arif Aras hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame kabul edildi.
TÜSİAD Genel Kurulu'nda ʺPolitik Hayatta Olağanüstü Olaylarʺ başlıklı slayt açıldı. (Takvim.com.tr)
Turan ve Aras 20 Mayıs Salı günü hakim karşısına çıkacak.
İDDİANAMENİN DETAYLARI
Turan ve Aras hakkında, dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan iddianamenin detaylarına ulaşıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheliler Aras ve Turan'ın Türkiye genelinde hukuki güvenliğin olmadığını, vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik güven probleminin olduğunu, bu sebeple huzursuzluğun bulunduğunu, tutuklama iş ve işlemlerinin hukuksuz olduğunu, kayyum atama iş ve işlemleri ile gözaltı, tutuklama gibi hukuki tedbirlerin toplumda güveni sarstığını beyan ettikleri aktarıldı.
İddianamede, şüphelilerin içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki, adli ve idari olaylarla ilgili değerlendirmede bulunarak, telkin ve yönlendirici mahiyetteki yanıltıcı ve dezenformasyon içerikli bilgileri yaydıkları kaydedildi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras (Takvim.com.tr)
Aras'ın konuşmasının TÜSİAD'ın internet sitesi üzerinden görüntülü ve yazılı şekilde yayınlandığı belirtilen iddianamede, şüphelilerin konuşmalarını ekonomi alanında bulunduğu konum ve kariyerleri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle gerçekleştirmeleri nedeniyle, eyleminin etki alanını genişlettikleri ifade edildi.
Şüphelilerin beyanlarının düşünce ve kanaat (ifade) özgürlüğü açıklama sınırlarını aştığı, haber ya da bilgi verme hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kaydedilen iddianamede, şüphelilerin ayrıca toplumun doğru haber veya bilgiyi alma ve erişme hakkını yanıltıcı bilgiler aracılığıyla engelledikleri, içeriğini bilmedikleri ve toplumun genelini ilgilendiren olaylara ve adli işlere ilişkin bilgileri sırf halk arasında endişe ve panik yaratmak amacıyla söyledikleri öne sürüldü.