Koalisyon belası! Ülkeyi böyle felakete götürdüler... 25 günde hükümet yıkıldı

HDP ile birlikte 7’li partili koalisyona dönüşen muhalefetin yaşadığı adaylık krizi akıllara birkaç ay içinde dağılan hükümetleri getirdi. Türkiye'de anlaşmazlıklarla geçen koalisyonlar döneminde hiçbir alanda başarı sağlanamadı. Koalisyon hükümetleri yapılan pazarlıklarla darbeler, muhtıralar, ekonomik ve sosyal krizlerin başlıca müsebbibi oldular. Türkiye’nin en istikrarsız koalisyon hükümetlerinin kurulduğu 90’lı yıllarda yaşananları hatırlayalım...

Giriş Tarihi 12 Mart 2023, 08:13 Güncelleme 12 Mart 2023, 08:16
Koalisyon belası! Ülkeyi böyle felakete götürdüler... 25 günde hükümet yıkıldı

İÇİNDEKİLER

Resmiyette 6 HDP ile 7'li koalisyonun yaşadığı adaylık krizi hatıralara kurulduğu gibi dağılan hükümetleri getirdi.

KRİZLERİN MÜSEBİBİ OLDULAR
Eski Türkiye'nin kötü alışkanlıklarından biri olan koalisyon hükümetleri, arka planda yaşanan iç çatışmalar ve pazarlıklar ile ekonomik ve sosyal krizlerin başlıca müsebbibi oldular.

2002 yılına kadar kurulançoğu hükümet kısa ömürlü hayatlarıyla Türkiye'nin istikrarlı büyümesinin önündeki en büyük engellerden oldu.

Peki Türkiye'nin en istikrarsız koalisyon hükümetlerinin kurulduğu 90'lı yıllarda neler yaşanmıştı? Sabah o süreci aktardı...

ANAP'ın tek başına iktidar olduğu dönem, dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın deyimiyle Türkiye'ye çağ atlatmıştı. Özal'ın cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından Mesut Yılmaz'ın başbakanlık koltuğuna oturması, beraberinde bazı fikir ayrılıklarını da getirmişti. 1991 seçimlerinde Demirel'in liderliğindeki DYP birinci, ANAP ikinci, SHP ise üçüncü parti olmuştu. Partiler, seçim sonuçları kesinleşmeden kara kara koalisyon formülleri üzerinde çalışmaya başladı.

YİNE DEMİREL YİNE KOALİSYON
Demirel, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile sancılı geçen bir pazarlık süreci başlattı. Siyasi hayatı koalisyon hükümetleri kurmak ve yıkmakla geçen Demirel, SHP ile koalisyon ortaklığı yaparak yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. Böylece 11 yıl sonra tekrar koalisyon dönemi başlamış oldu.

Turgut Özal'ın vefatının ardından Demirel'in cumhurbaşkanı koltuğuna oturması siyasette yeni bir krize neden olmuştu. DYP kongresi geleceğin başbakanını da belirleyecekti. Çekişmeli yarış sonucunda Tansu Çiller ipi göğüsledi. Çiller ilk iş olarak Demirel'in kabinesini değiştirdi. Bu değişiklikler Demirel'in partiden tasfiyesi anlamına geliyordu.



25 GÜNDE YIKILAN HÜKÜMET
Sol partilerin CHP çatısı altında birleşmesinin ardından koalisyonun artık yeni ortağı CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin'di. CHP'nin liderlik koltuğuna Deniz Baykal'ın oturması ile dengeler değişti. CHP artık yoluna DYP ile devam etmek istemiyordu. Çiller'in istifadan başka bir çıkış yolu kalmamıştı. Bir azınlık hükümeti kurarak yoluna devam etmek istiyordu. Çiller'in güvenoyu alamayarak düşen azınlık hükümetinin ömrü 25 gün sürmüştü.


NECMETTİN ERBAKAN'SIZ KOALİSYON ARAYIŞLARI
Artık erken seçim kaçınılmaz olmuştu. Çiller ve Baykal ülkeyi seçime götürecek bir koalisyon kurdu. 50 gün sonra yapılan seçimlerde büyük bir şok yaşandı. Necmettin Erbakan önderliğindeki Refah Partisi birinci parti olmuştu. Hemen ardından Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller geliyordu.

Cumhurbaşkanı Demirel hükümet kurma görevini Erbakan'a verdi. Ancak ANAP ve DYP, Refah Partisi ile koalisyon kurmak istemedi. Erbakan görevi Demirel'e iade etti. Bu kez asker devreye girince ANAP-DYP arasında koalisyon görüşmeleri başladı. Güvenoyu alamamasına rağmen ANAYOL Hükümeti kuruldu. Refah Partisi bu hukuksuzluğu AYM'ye götürdü. Mesut Yılmaz mahkeme kararını beklemeden istifa etti. ANAYOL Hükümeti'nin ömrü de sadece 3 ay sürdü.




SEÇİLMİŞ İKTİDARA DAYATMA
Hükümetsiz geçen 7 aydan sonra Erbakan ile Çiller dönüşümlü başbakanlıkta anlaşınca REFAHYOL Hükümeti kuruldu. Dönemin ana akım medyası bu hükümetten hiç memnun değildi. Medya ve İstanbul sermayesi işbirliği ile zaten müdahale etmeye hazır askerler sürekli kışkırtıldı.

Tarihe 28 Şubat kararları olarak geçen bir MGK metni, seçilmiş iktidara dayatılmak istenir. Necmettin Erbakan Hükümeti'nin istifa etmesinden başka bir çıkış yolu kalmamıştı. Toplumda büyük bir umut olman Refahyol Hükümeti'nin ömrü sadece 1 yıl oldu.


'SİLAHSIZ KUVVETLER İŞBAŞINDA' MANŞETİ
Erbakan'ın istifası ile Cumhurbaşkanı Demirel'in hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e vermesi beklenmekteydi. Ancak askerin baskısıyla Demirel görevi Mesut Yılmaz'a verdi. 1 Temmuz 1997'de ANAP-DSP ve DTP azınlık hükümeti kuruldu. Asker bu dönemde siyaset üzerinde çok etkili hale gelmişti. Hükümetin ilk icraatı askerlerin 28 Şubat bildirisindeki tüm dayatmalarını yerine getirmek oldu. Dönemin Hürriyet Gazetesi bu hükümeti "Silahsız Kuvvetler İşbaşında" manşeti ile duyurdu. Bu hükümet Ocak 1999'da bir gensoru ile düşürüldü.



20 YIL SONRA BAŞBAKAN OLAN ECEVİT KOLTUKTA 4 AY KALABİLDİ
ANASOL-D Hükümeti'nin düşürülmesi ile ülke yine siyasi krize girdi. Cumhurbaşkanı Demirel, hükümeti kurma görevini DSP lideri Bülent Ecevit'e verdi. Ecevit koalisyon değil bir azınlık hükümeti kurmayı tercih etti. 1979'da başbakanlık koltuğunu bırakan Bülent Ecevit 20 yıl sonra 1999 yılında yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. Bu hükümetin ömrü sadece 4 ay sürdü. Nisan 1999 seçim sonuçlarıyla koalisyon hesapları iyice karışmış, Baykal liderliğindeki CHP Meclis dışında kalmıştı.



SUİKASTLAR VE PROVOKASYONLAR
1990'lı yılardaki siyasi istikrarsızlık sadece ekonomik olarak kendisini hissettirmedi. Bu döneme faili meçhul cinayetler ve provokasyonlar da damgasını vurdu. Bunlar sadece Güneydoğu'da gerçekleşmiyordu. İstanbul ve Ankara gibi şehirler de bundan nasibini aldı. Uğur Mumcu, Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Çetin Emeç cinayetleri bundan birkaçıydı.

1993 yılındaki Başbağlar ve Madımak katliamlarındaki sır perdesi ise hâlâ aralanamadı. 1995 yılında TBMM Araştırma Komisyonu'nun raporunda faili meçhullerin sayısı 908 olsa da gerçek rakamın bunun çok üstünde olduğu biliniyor.



5 NİSAN 1994: EKONOMİK ÇÖKÜŞ
1993'te kurulan DYPSHP Koalisyon Hükümeti döneminde ekonomide ülke yolun sonuna gelmişti. Bu durumdan kurtulmak için 1994'te tarihe 5 Nisan kararları olarak geçecek çok acı bir reçete açıklandı. Ama bu reçetenin, ekonomide geri döndürülemez sonuçları olacaktı. Döviz kurları aşırı derecede yükseldi. Dolar 7 bin lira artış göstererek 40 bin liraya yükseldi.

Büyük bir devalüasyon yaşanıyordu. Yeni vergiler getirildi. Elinde dolar bulunduran sermaye sahipleri yüksek faizlerle birkaç gecede daha da zenginleşti. Gelir dağılımındaki adaletsizlik büyüdü. Yaşanan durgunluk nedeniyle birçok firma iflas etti. 5 Nisan kararlarının ekonomide yarattığı güvensizlik, 2001'de daha büyük bir krizle kendini gösterecektir.



HORTUMLANAN BANKALARIN MALİYETİ 65 MİLYAR DOLAR
1990'lı yılardan kurulan istikrarsız koalisyon hükümetleri, darbe heveslisi askerlerin de kolay hedefi haline gelmişti. Siyasi otorite boşluğundan yararlanan emekli askerler birer birer holdinglere çöktü. Bu aslında İstanbul sermayesinin de işine gelen bir durumdu. Önce düşmanlık besledikleri işadamlarını batırdılar.

Güvensiz ortam ekonomik krizle birleşince finans piyasalarında bir kaos yaşanmaya başlandı. Asker, sermaye ve medya üçgeni içerisinde bankaların içi yavaş yavaş boşaltıldı. Resmen kendi bankalarını soydular ve 65 milyar dolarlık borcu da Türk halkının sırtına yüklediler. 1990'ların koalisyon hükümetleri döneminde hortumlanan ve batırılan bankalar: İnterbank, Türk Ticaret Bankası, İmar, Adabank, Sümerbank, Egebank, Yurtbank, Yaşarbank, Ulusal Bank, Bank Kapital, EGS Bank, Bank Ekspres, Etibank, Esbank, Pamukbank, Türkbank, İktisat Bankası, Toprak Bank, Kentbank, Tarişbank, Adabank, Osmanlı Bankası.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN