"6 ŞUBAT DEPREMİNİN İZLERİNİ KISA SÜREDE İNŞALLAH SİLECEĞİZ"
Depremde yıkılan ve ağır hasar alan şehirlerde arama kurtarma çalışmalarının bittiği her yerde enkaz kaldırma faaliyetlerine başladıklarının bilgisini veren Erdoğan, son ziyaretinde binlerce iş makinesinin harıl harıl şehirleri enkazdan temizlediğini müşahede ettiklerini vurguladı.
Şehir merkezlerinde ticaretin devamı için geçici ticari alanlar da yaptıklarını söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Güncel tespitlere göre deprem bölgesinde 392 bin 350 konut ve 75 bin 681 köy evinden oluşan toplam 468 bin 31 hane inşa etmeyi planlıyoruz. Ey muhalefet biz dertliyiz, bizim derdimiz var. Ama dedim ya not ediyoruz. Bütün bu illeri bitireceğiz; bir yılımız var. Bu bir yıl içinde bunları tamamıyla inşa edeceğiz, ihyaca edeceğiz. Benim vatandaşım köy evinde hem evine yerleşecek, yanında ahırı olacak. Buralarda da işini gücünü yürütecek. Bütün bunların illere göre dağılımını da şu şekilde:
Hatay'da 145 bin 650 konut ve 15 bin 224 köy evi, Kahramanmaraş'ta 83 bin konut ve 18 bin 681 köy evi, Malatya'da 62 bin konut ve 16 bin 714 köy evi, Adıyaman'da 43 bin 400 konut ve 11 bin 400 köy evi, Gaziantep'te 30 bin 150 konut ve 8 bin 162 köy evi, Osmaniye'de 11 bin 600 konut ve bin 598 köy evi, Diyarbakır'da 6 bin konut ve 634 köy evi, Elazığ'da 4 bin 500 konut ve 588 köy evi, Şanlıurfa'da 3 bin konut ve 700 köy evi, Adana'da bin 800 konut ve 293 köy evi, Kilis'te bin 250 konut ve bin 681 köy evi yapacağız. Etüt çalışmaları biten yerlerde hemen yeni yerleşim yerlerinin inşasına geçmiş bulunuyoruz. Durmak yok, yola devam ediyoruz.
Birileri gibi fırsatçılığın peşinde değiliz. Mart ayının ilk günleri itibarıyla 21 bin 244 konutun inşası için bismillah deyip kazmayı vurmuş oluyoruz. Önümüzdeki 3 ay içinde bu rakamı 244 bin konuta ve 75 bin köy evine çıkartacağız. Hasar tespiti çalışmaları bittiğinde bu rakamlar daha da yükselebilecektir. Geçmişte birçok afette Van, Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde, Antalya ve Muğla yangınlarında Kastamonu, Sinop, Bartın Giresun sel afetlerinde, çukur eylemlerinde enkaza dönen il ve ilçelerimizde bunu yaptık. Biz yaparız. Biz laf üretmeyiz iş üretiriz. Bunu zaten yatıklarımızla ispat ettik. Her seferinde bize 'yapamazsınız, başaramazsınız' dediler ama vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Şu anda benim vatandaşlarım artık buralarda oturuyor. İnsanımınızın bize olan inanç ve güvenini asla boşa çıkarmadık. Şimdi de Allah'ın izni, sizlerin ve aziz milletimizin desteğiyle 6 Şubat depreminin izlerini kısa sürede inşallah sileceğiz."
Erdoğan, deprem bölgesini oradaki vatandaşlarla birlikte dayanışma içerisinde ayağa kaldıracaklarını söyledi.
İnşa ve ihya faaliyetlerinin yürütülmesinde önceliği bölgedeki firmalar ile vatandaşlara, gençlere vereceklerini aktaran Erdoğan, yeni yerleşim için belirlenen alanlarda mikro bölgeleme, jeolojik etüt, zemin etüdü gibi çalışmaların yürütüldüğünü belirtti.
Yeni yerleşimlerin zemin+3 veya 4 katı geçmeyen binalarda, 3 oda 1 salon evlerle kuracaklarını dile getiren Erdoğan, "Artık hiçbir şekilde yatay, bölgenin kültürüne uygun özgün mimariden taviz vermeyeceğiz. Yıkılan yerlerin zeminleri sıkıntılıysa, fay hattındaysa oralarda asla yapılaşma olmayacak. Zemini uygun yerlerde ise sadece düşük yoğunluklu, az katlı sağlam binalar inşa edilebilecek." diye konuştu.
Yeni yerleşim yerlerini eksiksiz yaşam alanları olarak tasarladıklarını vurgulayan Erdoğan, tarihi ve kültürel varlıkların korunması için de ayrı bir çalışma yürüttüklerini aktardı.
Başkan Erdoğan, isteyen vatandaşların yeni konutlar bitene kadar çadır ve konteyner kentler ile misafirhane ve yurtlarda barınabileceklerini veya 3-5 bin lira arasında kira yardımı alabileceğini ifade etti.
Bölgede kurulan 350 bin çadırda 1,4 milyon, faaliyete geçirilen konteyner kentlerde 34 bin vatandaşın barındığını anlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Dağıttığımız battaniye sayısı 3,8 milyonu, yatak 350 bini, ısıtıcı sayısı yarım milyonu buldu. Kamu kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız vasıtasıyla günde 2,5 milyon kişiye 3 öğün sıcak yemek veriliyor. Ayrıca ekmek, su, kuru gıda dağıtımı yapılıyor. Amacımız 100 bin, hatta gerekiyorsa 200 bin konteyner kurarak insanlarımızı nispeten daha iyi şartlara kavuşturmaktır. Talepleri üzerine 811 bin vatandaşımızı kara, hava, demir yoluyla veya kendi araçlarının yol masrafını karşılayarak başka şehirlere tahliye ettik. Bugüne kadar 3,3 milyon kişinin bölge dışına çıktığı, 800 bin kişinin köylerine gittiği belirlendi. Afet bölgesinde, özellikle buralarda kalanlardan valiliklerimize ve kaymakamlıklarımıza başvuran 1,6 milyona yakın vatandaşımıza barınma imkanı sağladık. Dost ve kardeş ülkelerden gelen yardımları da bölgedeki depolarımızda tasnif ederek vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz."
"DEPREMZEDELERİMİZİN ACILARI PAYLAŞILIYOR"
Yardımlar yapılırken vatandaşların ihtiyaçlarının göz ardı edilmediğini belirten Erdoğan, "Psikososyal destek grupları vasıtasıyla depremzedelerimizin acıları paylaşılıyor. Depremden etkilenen 1 milyona yakın vatandaşımıza 10'ar bin lira ödeme yaptık. Hak sahipleri için taşınma yardımı olarak açıkladığımız 15'er bin liraların ödenmesine de başlandı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına acil ihtiyaçları için 100'er bin lira ödüyoruz." dedi.
İlk ve orta dereceli okulların açılışlarının illerin şartlarına göre ayrı ayrı belirleneceğini dile getiren Erdoğan, diğer illere naklini talep eden öğrencilere kolaylık gösterdiklerini, çadır ve konteyner kentlerde de eğitim öğretim imkanı sağlandığını vurguladı.
Şehir hastaneleri, okulların önemli bir kısmı, üniversiteler, yurtlar ve spor salonlarının depremzedelerin en önemli sığınma yeri, afet yönetiminin de lojistik merkezleri olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sağlık hizmetlerinin kesintisiz yürümesi için bölgedeki ve yakın çevresindeki hastanelerimizi pek çok geçici sağlık merkezi ile tahkim ettik. Güvenlik konusunda ilk günlerdeki istisnai birkaç hadise dışında kayda değer herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın vergiden sigortaya, banka borcundan kredi ödemesine kadar pek çok hükümlülüğünü erteledik. Bölgeye özel kredi destekleri yanında, depremin ülke ekonomisine etkisini azaltacak ilave kaynakları devreye soktuk. Sadece kamu bankalarımızın bölgeye destekleri 80 milyar lirayı buldu. Çiftçilerimizin yıl içinde dağıtılan destekleme ödemelerini de hızla ve nakdi olarak yapıyor, hayvan kayıplarını telafi ediyoruz. Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla 20 bin vatandaşımızın toplum yararına çalışma projesi kapsamında istihdamına başladık."
"GEÇMİŞE DÖNÜK TÜM ELEKTRİK VE DOĞAL GAZ BORÇLARI SİLİNECEK"
Esnafı, küçük ve orta boy işletmeleri, istihdama büyük katkıda bulunan fabrikaları hızla ekonomiye kazandırmak için gereken tüm araçları devreye aldıklarının altını çizen Erdoğan, "Deprem sonrası şehirlerimizin hızla ayağa kalkabilmesini temin etmek için Afet Yeniden İmar Fonu kuruyoruz. Şeffaf bir yönetimle işleyecek bu fon afetler için uzun vadeli kaynak sağlayarak, bütçe üzerindeki yükü azaltacaktır." ifadelerini kullandı.
Deprem bölgesindeki yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı, orta hasarlı tüm binalardaki abonelerin 6 Şubat tarihi itibarıyla geçmişe dönük tüm elektrik ve doğal gaz borçlarının silineceğini kaydeden Erdoğan, "Depremin en yıkıcı etkilerinin görüldüğü Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya illerinin tamamı ile Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki elektrik ve doğal gaz faturalarının tanzim ve tahsilini 3 ay süreyle erteliyoruz. Bilhassa Adıyamanlı vatandaşlarımızı yakından ilgilendiren sarmalık kıyılmış tütün üreten çiftçi kooperatiflerimizin satışındaki yüzde 55'lik özel tüketim vergisini yarıya indiriyoruz. Önümüzdeki günlerde ihtiyaca göre bu destekleri, tedbirleri, kaynakları daha da çoğaltarak depremzedelerimizin yaralarını sarmaya, bölgenin ihyasını kesintisiz sürdürmeye kararlıyız." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, afet riski ve acil durum yönetimi bakımından Türkiye'nin 20 yıl öncesi ile bugünkü fotoğrafı arasındaki farkın akıl ve vicdan sahibi herkes için gayet açık olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye ve sosyal desteklere kadar her alanda ülkemize yaptığımız tüm hizmetler aynı zamanda bu günler için bir hazırlıktır. Türkiye'de bütünleşik afet yönetimi dediğimiz önceliği kriz yönetiminden risk yönetimine veren anlayışla AFAD başkanlığını 2009'da kuran biziz. Gerek AFAD gerek çok sayıda sivil toplum kuruluşumuzun, ülkemizde ve dünyadaki pek çok afette insani krizde gösterdiği başarılı çalışmayı yakından takip ettik. Deprem bölgesinde takdire şayan çalışmalar yürüten sivil yardım kuruluşlarına yapılan hakaretleri asla unutmadığımızı, ileride hesabını sormak üzere kayıtlarımızı aldığımızı özellikle belirtmek istiyorum."
Hem felaket öncesi hazırlıkları hem de felaket sonrası ortaya çıkacak maddi, manevi mağduriyetleri vatandaş merkezli anlayışla yürütmeyi sağlayacak yeni vizyona ihtiyaç olduğunu anlatan Erdoğan, "Ülkemizin deprem ve diğer tabii felaketlerle iç içe yaşadığı gerçeğini unutmadan, 'Coğrafya kaderdir' tespitini, körü körüne bir kabulleniş değil, daha güçlü bir mücadelenin çıkış noktası haline getiriyoruz." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, ülkeyi ve milleti hayallerden, hedeflerden, çizilen yoldan alıkoyacak engellerin tamamını; ister tabii felaket, ister siyasi, ekonomik, sosyal risk olsun bir afet olarak görmek gerektiğini vurguladı. Erdoğan, devletin bekası ile birlikte vatandaşın bekasını da gözeten ve önceleyen yeni bir stratejik ortak akıl oluşturmak istediklerini dile getirdi.
"ŞEHİRLERİMİZİ DEPREME DİRENÇLİ YERLER HALİNE GETİRMEYİ PLANLIYORUZ"
Konunun, günlük siyasetle ve seçimle ilgisinin bulunmadığını, polemik malzemesi yapılmasına kesinlikle karşı olduklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin deprem, sel, heyelan, kuraklık, maden kazası, orman yangını gibi başlıklardaki öncelikli ve potansiyel risk alanlarını belirliyoruz. Başka hiçbir ölçüye bakmaksızın kendi alanındaki yetkin bilim insanlarımızı, teknik kadrolarımızı, yabancı uzmanlarla destekleyecek bu çalışmaya inşallah cuma günü bir araya gelerek devam edeceğiz. Böylece Türkiye için bir ulusal bir risk kalkanı modeli oluşturmayı, şehirlerimizi depreme dirençli yerler haline getirmeyi planlıyoruz. Bundan sonra yapılacak tüm çalışmalar da bu modelin tamamlayıcısı olarak tasarlanacak ve uygulanacaktır. Ön toplantısını cuma günü yapacağımız Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çalışmasının koordinasyonunu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum Bey yönetecektir. Esasen bir süredir farklı alanlarda zaten devam ettirdiğimiz çalışmaları, bu modelle bütüncül bir yapıya kavuşturmuş olacağız. Hiç şüphesiz bu sürecin en önemli konu başlığını, şehirlerimizdeki depreme dayanıksız mesken stokunun hızla dönüştürülmesi teşkil edecektir."