Ege'deki Yunan provokasyonuna Bakan Çavuşoğlu'ndan sert tepki: Vazgeçmezlerse adaların egemenliği tartışılır

Son dakika haberi! Yunanistan'ın Lozan ve Paris anlaşmalarına karşı gelerek adaları silahlandırdığına dikkat çeken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu canlı yayında flaş açıklamalarda bulundu. Çavuşoğlu, "Yunanistan bundan vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır. Adaya koyduğun birkaç asker ve silahla mı tehdidi önleyeceksin. Yani doğru söylemiyorlar. İnsani konularda da sürekli yalan söylüyorlar. Tehdit varmış, ondanmış. Biz bunun peşindeyiz peşini de bırakmayacağız." dedi.

Giriş Tarihi 10 Şubat 2022, 11:28 Güncelleme 10 Şubat 2022, 11:38
Ege’deki Yunan provokasyonuna Bakan Çavuşoğlu’ndan sert tepki: Vazgeçmezlerse adaların egemenliği tartışılır

İÇİNDEKİLER

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, canlı yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yunanistan'ın Ege'deki provokasyonlarıyla ilgili konuşan Bakan Çavuşoğlu, "Biz BM'ye yazdığımız mektuplarda, Yunanistan buralarda anlaşmaları ihlal ediyor." dedi.



Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları;

"KITA SAHANLIĞIMIZIN BATI SINIRINI BELİRLEDİK, TAVİZ VERMEYİZ"
Biz kıta sahanlığımızın batı sınırlarını belirledik BM'ye kaydını yaptırdık. Buradan taviz vermemiz mümkün değildir. Son bir yıl içinde Rum tarafı ve Yunanistan 9 defa kıta sahanlığımızı ihlal etmek istedi. Biz bazılarını diplomatik yolla engelledik. Sonuç itibarıyla bazılarını bu girişimlerimizden dolayı engelledik, bazılarını da sahada deniz kuvvetlerimiz tedbirlerini alıyor. Gerekli uyarıları yaparak kıta sahanlığımıza hem güneyde hem de batıda bu gemileri biz sokmadık. Kararlılığımız açık nettir. Burada ancak Türkiye ile iş birliği yaparsanız olabilir. Bilimsil araştırma mı? Türkiye'den izin alırsanız olabilir. Bu konuda tutumumuz hiç bir zaman değişmez. Kıta sahanlığımızı savunacak güçte ve kararlılıktayız.

"ADAYA KOYDUĞUN BİRKAÇ SİLAHLA MI TEHDİDİ ÖNLEYECEKSİN?"
BM'ye iki tane mektup gönderdik. Bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü Yunanistan ihlal ettiği için gönderdik. Bu adalar Lozan ve Paris anlaşması ile Yunanistan'a silahsızlandırma şartıyla verilmiştir. Biz BM'ye yazdığımız mektuplarda, Yunanistan buralarda anlaşmaları ihlal ediyor. Yunanistan bundan vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır. Çünkü şartı ihlal ediyorsunuz. Gerekirse son uyarılarımızı yapacağız ve bu tartışma başlar. Yunanistan aslında kabul ediyor, neymiş Türkiye'den bir tehdit görüyorlarmış ve o yüzden ihlal ediyorlarmış. Adaya koyduğun birkaç asker ve silahla mı tehdidi önleyeceksin. Yani doğru söylemiyorlar. İnsani konularda da sürekli yalan söylüyorlar. Tehdit varmış, ondanmış. Biz bunun peşindeyiz peşini de bırakmayacağız. Bu anlaşmaların tarafları var Lozan, Paris Anlaşması. Uluslararası arenada elbette tartışmayı başlatacağız.

YUNANİSTAN'IN GÖÇMENLERE ZULMÜ
Yunanistan'ın göçmen politikasına ilişkin kapalı kapılar ardında bundan duydukları üzüntüyü söylüyorlar. Fakat insan hakları konusunda hassas ülkeler bile gerekçeler buluyor. Yunanistan'a çok sayıda göçmenin geldiğini dillendiriyorlar. Biz ne yapalım 5 milyon göçmeni denize mi dökelim böyle bir anlayış olabilir mi? Çok göçmen gelmesi demek sorunların kökenine gittiğimizde transit ülkeler gerçek anlamda iş birliği yapmak lazım. Bu konuyu gündeme getirenleri Türk ajanı diye suçluyorlar. Biz iki yılda 34 bin insanı ölümden kurtardık. Bunlar ölümden son anda kurtardığımız insanlar. Denizin ortasından geri getirdiklerimizden bahsetmiyorum.

Avrupa'da vatandaşlar ve STK'lar da çok rahatsız bu görüntülerden. Soruşturma başlattı Avrupa Parlamentosu ne oldu hemen kapatıldı. Temel insan hakkından bahsediyoruz. Bu siyasi bir sorun değil. İnsandan bahsediyoruz, kadınların çocukların darbedilmesinden, ölüme itilmesinden bahsediyoruz. Fransa'da İslam düşmanlığı bir devlet politikası haline geldi. İnsan hakları nerede kaldı? Avrupa Konseyi de ses çıkaramadı.

TÜRKİYE'NİN UKRAYNA DİPLOMASİSİ
Türkiye'nin pozisyonu gayet net, biz her iki tarafla da ilişkileri iyi olan bir ülke olarak bölgemizde zaten çatışma, ihtilaflar var ilave bir çatışma olmasın diyen bir ülke olarak gerginliğin azaltılması için adımlarımız devam ediyor. Bazıları görünen adımlar bazıları perde arkasında yürüttüğümüz adımlar.

En son Ukrayna ziyaretimizde de bu tutumumuzu Cumhurbaşkanımız açıklamıştır. Burada mesele ilk önce gerginliğin azaltılması ve istikrara kavuşturulması. Her çaba kıymetlidir fakat bazıları ben de bu işin içinde varım demek için atılan adımlar. Burada samimiyetsizlikleri görüyoruz. Gereksiz açıklamalardan da kaçınılması lazım. Rusya bugün işgal edecek, yarın işgal edecek gibi yapılan açıklamalar Ukrayna'da huzursuzluğa neden oluyor. Ekonomik olarak da Ukrayna'ya zarar veriyor. Görüyoruz ki gerçek tablo bu değil. Gerçek tabloda gerginlik var mı var, çatışma olasılığı var mı var fakat bunu bazı Batılı ülkelerin açıkladığı gibi megafon diplomasisi ile dillendirmenin gereği yok. Türkiye'nin ara buluculuğundan bahsediliyor.

"BÖLGEDE BARIŞ İSTİYORSAK HERKES DENGELİ POLİTİKA İZLEMELİ"
Ukrayna tarafı ara buluculuğu istiyor hazır, Rusya tarafı kapıyı kapatmış değil. Putin'in Türkiye'ye gelmesiyle yapılacak toplantıda ev sahipliği sırası bizde. Şimdi Ruslardan tarih önerisi istedik. Diğer taraftan da çabalarımızı sürdürüyoruz. Biz burada çok iddialı davranmıyoruz. Ara buluculuk eş başkanlığını BM'de, İİT'de yürütüyoruz. Burada sorumluluğumuzu biliyoruz. Bölge dengesi ortaya çıkmaya başladı bir yandan da. Bölgede barış ve huzur, ekonomik kalkınma istiyorsak herkesin dengeli bir politika izlemesi lazım. Ortada bir kriz var herkesin elinden gelen çabayı göstermesi lazım.

"İLİŞKİLERİ NORMALLEŞTİRMEK FİLİSTİN DAVASINDAN VAZGEÇMEK DEĞİL"
Bir ülke olarak millet olarak biz tüm konularda ilkesel bir politika izliyoruz. Yanlış gördüğümüz şeyi açıkça söylüyoruz. Görüş ayrılığı ülkelerle görüşmeme sebebi değil. İki tarafı bir araya getirmek sorunu çözmek için adım atabilirsiniz. Suriye bunlardan bir tanesi. Biz Rusya ile de olsun başka ülke ile de olsun politikaları ile ilgili rahatsızlığımız olduğunda açıkça söylüyoruz. Karşı tarafta samimiyetinizi ilkesel tutumunuzu görüyor. Memnuniyetle karşılanmasa bile saygıyla karşılanıyor. İsrail ile de bir diyalog başladı yeni hükümet ile birlikte. İsrail ile Cumhurbaşkanımız Herzog ile görüştü, Başbakan ile görüştü, ben Dışişleri Bakanı ile görüştüm. İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirme demek temel tutumlarımızdan vazgeçmek anlamına gelmez. Filistin davası pahasına biz ilişkilerimizi normalleştirmeyiz. Bunu İsrail tarafı da biliyor. Biz şimdi orada Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına evet diyebilir miyiz? Bu konuda politikamız net. İşte biz Rusya ile ilişkilerimizi de bu şekilde yürütüyoruz.

TMT TEPKİSİ
Türk Mukavemet Teşkilatı'na (TMT) yönelik bir televizyon programında son derece üzüldüğümüz bir söylem gördük. Büyük bir yanılgının olduğuna inanmak isterim gerçekten. Çünkü TMT KKTC'nin Kuvayı Milliyesidir. Böylesine bir Kuvayyi Milliye dediğimiz TMT'nin mafya ve diğer faaliyet ya da cinayetle anılması hepimizi üzer. Kıbrıs bir milli politikadır. Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin davasıdır Kıbrıs. O yüzden dün akşam böyle bir söylemi görünce ben inanamadım sonra bir kez daha dinledim. . Açıkça bir hanımefendi bir televizyon kanalında böyle söylem içinde olduğunu gördük. İnşallah düzeltici bir açıklama yaparlar. Çünkü dün KKTC'de ve Türkiye'de infial yarattı açıklama. Kıbıs meselesine gelirsek hidrokarbonda gelir paylaşımı. Aslında Rublar evet dese samimi olsa AB'de Rumlara baskı yapsa çok kolay. Hakça gelir paylaşımı gerçekleştirilebilir. Doğu Akdeniz'deki gerginlik de böylece çözülmüş olur. Basit bir hakça paylaşımdan bahsediyoruz.

"BİR DAHA FEDERASYON İÇİN MÜZAKERE ETMEYECEĞİZ"
Biz 54 sene müzakere ettik ve başarıya ulaşamadık. Bunun nedeni de Rum kesiminin tutumu olmuştur. TMT niye kuruldu bu mezalime karşı Kıbrıs Türk halkını korumak için kuruldu. 1960 anlaşmasında Kıbrıs Türklerine verilen hakları savunuyoruz. Rum kesimi tüm müzakerelerde masayı devirmiştir. Şimdi artık egemen eşitlik üzerinde samimi çaba sarfettik fakat şunu da söyledik bir daha federasyon adına müzakere yapmayacağız. İki egemen devlet kendi arasında nasıl bir iş birliğine gideceğini kendileri karar verirler. Bu olur olmaz başka bir şey. Son seçimlerde Ersin Tatar bunu savunarak gidip kazanmıştı.

"ŞUŞA BEYANNAMESİ YÜRÜRLÜKTE"
Azerbaycan ile iki devletiz. Bir millet iki devletiz. Fakat bizim kaderimiz bir, dinimiz, dilimiz bir. Yeri geldiği zaman da bir devlet gibi davranmasını biliyoruz. Karabağ zaferi böyle bir duyguyla elde edildi. Şuşa beyannamesi ile beraberliğimiz çok farklı bir konuma geldi, tam bir müttefiklik. Bu içimizde olan duygunun somut hale dönüşmesi. Sonuçta Azerbaycan ile birbirimizi korumaya kollamaya devam edeceğiz. İkili ilişkilerimizi de artırarak devam edeceğiz her alanda. Azerbaycan da bizim olmadığımız yerlerde tüm Azerbaycanlı kardeşlerimiz Türkiye'nin hakkını savunmuştur. Bu eskiden beri olan politikaların Şuşa Beyannamesi ile kağıda dökülmesi.

"AZERBAYCAN DA ERMENİSTAN İLE KAPSAMLI BARIŞ İSTİYOR"
Azerbaycan bu süreci destekliyor. Azerbaycan ile istişare etmeden biz adım atmadık. Azerbaycan da bizim Ermenistan ile doğrudan temas içinde olmamızı tercih eder. Şimdi Güney Kafkasya'da bu problem Azerbaycan'ın Karabağ Zaferi ile sonlandırıldı. Artık barış, iş birliği olması lazım. Bölgede önemli projeleri hayata geçirerek bölgenin kalkınması için çalışmamız lazım. Bunun için de tüm ülkelerin aynı anlayış içinde olması lazım. Herkesin bu sürecin içinde olması lazım. Kimsenin dışlanmaması lazım Ermenistan da dahil. Karabağ Zaferinden çıkan bir ders ve fırsat var. Biz zaferden hemen sonra olumlu mesajlar verdik. Paşinyan seçimi kazandıktan sonra önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanımız buna olumlu cevaplar verdi. Özel temsilciler atadık. Moskova'da görüştüler. Şimdi 24 Şubat'ta Viyana'da görüşecekler. Azerbaycan da Ermenistan ile kalıcı bir barış istiyor.

TÜRKİYE-KÖRFEZ İLİŞKİLERİ GELİŞİYOR
Cumhurbaşkanımızın kendisi evinden çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle dış politika çerçevesinde ara ara görüşüyoruz. Sesi de çok iyi geliyor. BAE ziyareti de programında. İkili ilişkelerde ne dedik karşılıklı çıkar yarar. Elbette ilişkilerin iyi olmasının faydası var iki tarafa da. Geçmişte şu oldu, bu oldu olabilir. Geçmişte başka ülkelerle de oldu. Uluslararası ilişkilerde oluyor bu. İki ülke ilişkileri artık düzelterek dostane götürmek istiyorsa bunda ne mahsur var. Ömür boyu düşman mı kalacaksın? Türkiye yatırımcılara fırsat sunuyorum. Türkiye'ye farklı ülkelerden yatırımcı gelmesi ayıp bir şey mi? Türkiye'ye en çok Hollandalı yatırımcılar geliyor. Bu tartışılıyor mu? Katar'dan gelince neden tartışıyor sunuz? BAE'de Türkiye'de start-up dediğimiz gençlerimiz de içinde gözde bir ülke olduk. Tedarik zincirinde önemli bir ülke olduk. Bunları görüp yatırım yapılmak isteniyorsa neden ayıplanıyor. İş insanı, şirketler nerede bir fırsat görürse gidip yatırım yapar. Neden para kazanmak ister. Bizim görevimiz de bunun önündeki engelleri kaldırmak.

ABD İLE F-35 GERGİNLİĞİ
Blinken'i Türkiye'ye davet ettim, programına bakacak. Washington'a gidip gündemde olan konuları daha geniş ortamda konuşmak istediğimi söyledim. Karşılıklı ziyaretlerde bulunalım dedik mutabık kaldık. Türkiye'nin şu süreçte önemini herkes daha fazla görmeye başladı. Türkiye gibi dost müttefik bulunmaz. Fakat F-35 sorunu bu konularda tablonun değişmesini oturup beklememek lazım. Başka seçenekler üzerinde durmak lazım. Türkiye'de görüşmeler devam ediyor. ABD'de uzmanlarımız, askerlerimiz ilgili arkadaşlarımız gittiler. F-16 yeni nesil alınması ve mevcut F-16'ların modernizasyonu için görüşmeler devam ediyor. Geçtiğimzi yıllara göre en azından retorik bakımından gerginlik yok. Biraz daha sakin ve fazla diyaloğumuz var. Bunları da somut adımlara dönüştürmemiz lazım.

ANTALYA DİPLOMASI FORUMU
Öncelikle TRT'ye çok teşekkür ediyoruz. Geçen yıl da çok destekledi. Bu sene de TRT ve AA medya sponsorumuz. Destekleriniz için çok teşekkür ediyoruz. Geçen yıl ilk toplantı olmasına rağmen katılımcıların görüşü son derece başarılı bir forum oldu. 20 tane ana panel var. Yuvarlak masalar var. İşin içinde herkes var. Devlet Başkanları, Dışişleri Bakanları, AB Genel Sekreteri gibi önemli şahsiyetler var. Parlamenter düzeyinde hem Meclis başkanları, hem komisyon başkanları bizden de dışarıdan da var. Şu anda katılımcı lider sayısı 13-14 oldu. Bakan düzeyinde ise 53 Bakan 7 Bakan yardımcısı oldu. 40'tan fazla uluslararası örgütün temsilcisi var. Latin Amerika'dan 6 Bakan katılımını teyit etti. Herkesin sesi burada duyulsun istiyoruz.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN