DHKP-C'li terörist her şeyi itiraf etti! Dilek Doğan dosyasına bakan savcının iple boğulması, Taksim'de polis memurunu rehin alma...

Son dakika haberleri... Terör örgütü DHKP-C’nin sözde İstanbul Anadolu bölge sorumlusu K.K. jandarma operasyonuyla yakalandıktan sonra itirafçı oldu. K.K., Mehmet Selim Kiraz’a suikastın ardından örgüte sempati duyduğunu söyleyerek Dilek Doğan dosyasına bakan savcının iple boğulması, Taksim'de polis memurunun rehin alınması ve Kartal'da görevli hakimin öldürülmesi gibi talimatlar verildiğini itiraf etti.

Giriş Tarihi 30 Ocak 2022, 12:22 Güncelleme 30 Ocak 2022, 12:32
DHKP-C’li terörist her şeyi itiraf etti! Dilek Doğan dosyasına bakan savcının iple boğulması, Taksim’de polis memurunu rehin alma...

İÇİNDEKİLER

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen soruşturmada jandarma görevlilerince ifadesi alınan örgütün sözde İstanbul Anadolu bölge sorumlusu K.K, 45 sayfalık beyanında önemli bir konumda bulunduğu örgütle ilgili tüm bildiklerini anlattı.

Üniversiteden siyasi olaylara katılmaktan gözaltına alındığı için atıldığını ve hakkında açılmış birçok dosya bulunduğunu belirten K.K, "Terör örgütüne neden ve nerede girdiği" sorusuna karşılık, "yaşadıkları bazı olaylar sonrasında arayış içine girdiği, bir yıl dünyadaki devrimci hareketleri araştırdığı ve Türkiye'de en çok DHKP-C'nin eylemlerini gördüğü" beyanında bulundu.

ÖRGÜTE NASIL GİRDİĞİNİ ANLATTI
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'a yönelik eylemi YouTube'da izleyerek örgüte sempati duymaya başladığını anlatan K.K, örgüte ait "Yürüyüş" dergisi satış standında DHKP-C ile ilk bağlantısını kurduğunu, Okmeydanı Gençlik Derneğine sık sık gidip geldiğini ve bu şekilde devrimciliğe başladığını söyledi.

"EYLEMCİ BİZE HALAY ÇEKTİRDİ"
Okmeydanı'nda tutuklanıp Silivri Cezaevi'nde yattığını ve 60 gün sonra tahliye edildiğini belirten K.K, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Emniyet Müdürlüğüne örgüt tarafından yapılan saldırıyla ilgili şunları kaydetti:

"Üniversite eyleminde tekrar gözaltına alınıp serbest bırakıldık. Avukatım B.T. idi. Gençlik binasında geçirdiğimiz bir günde D.U. bana gelip A.K. ve A.T. ile Grup Yorum'un '5. Tam Bağımsız Konseri Komitesi'nde görevli olduğumuzu söyledi. İdil Kültür Merkezi'nde katıldığımız komite toplantısında A.A, H.B, B.K. ve ismini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. Ertesi gün D.U'nun da bulunduğu komite toplantısında 'Grup Yorum konserinin yasaklanması halinde direnerek bu konseri yapacağız, gerekirse insanlar bizim talimatlarımızla ölecek.' denildi. 3 Mart 2016'daki Bayrampaşa Çevik Kuvvet'e Çiğdem abla ve Berna'nın yaptığı silahlı eylemden 1-2 gece önce Çiğdem abla, gençlikte akşam evlere dağılmadan önce bize orada halay çektirdi. Şarkı, türkü söyleyerek dağıldık. Birkaç gün sonra sabah gençlik binasına gittiğimde, televizyondan Çiğdem abla ve Berna'nın yaptığı silahlı eylemi gördüm. Örnektepe Mahallesi'nde duvarlara 'Berna Yılmaz, Çiğdem Yakşi ölümsüzdür, Halk Cephesi' yazdık."

10 BİN LİRAYA SİLAH ALMIŞ
Gerilla olmak istediğini bildikleri için kendisine disk içinde eğitim talimatlarının verildiğini, Anadolu sorumluluğu görevini birine devrettikten sonra Yürüyüş dergisinde göstermelik bir göreve devam ettiğini ancak asıl işinin malzeme sorumluluğu olduğunu dile getiren K.K, 10 bin liraya silah aldığını da söyledi.

"DİLEK DOĞAN SAVCISINI İPLE BOĞUN' TALİMATI ALDIM"
Örgütte gerilla olma talebinin kabul edildiğini 2016 Aralık ayında Karaköy'de G.S. isimli birinden öğrendiğini, kendisine Bolu'da kır görevine başlayacağının iletildiğini anlatan K.K, İstanbul Adliyesi'nde görevli bir savcının öldürülmesiyle ilgili aldığı talimatı da ifadelerle açıkladı:

"Keşif yaptık. Armutlu'da kaldığımız yerlere baskın olunca ben ve G.S, E.G'nin evine gittik. Böylece 2017 Eylül ayında illegal alana geçmiş olduk. E.G'nin silah bulmasını istedik. Ertesi sabah evdekiler işe ve okula gidince G.S. bana, hareketin talimatı doğrultusunda benim ve yanımızda olmayan üçüncü bir kişinin daha bir savaşçı ekibi olduğumuzu, komutanın da kendisi olduğunu söyledi. İlk hedefimizin Dilek Doğan dosyasının savcısı olduğunu, Çağlayan Adliyesi'ne girerek cezalandırma, iple boğarak ve benzeri şekilde öldürme eylemi yapmamız gerektiğini söyledi. Daha önce de G.S. bana, daha resmi giyinmemizi ve avukat gibi davranmamız gerektiğini söylemişti. Bugünün akşamında E.G. kendisinden bir gece öncesinde istediğimiz silahları ve 50 adet de mermi getirdi. Bu silahı G.S. kendisine aldı. Ben de diğer 9 milimetrelik tabancayı 100 mermisiyle aldım. İkimiz beraber kalmayalım dedik. Ben Ç.G'nin evinde kaldım. Kişisel samimiyetimizden dolayı yardım etmişti.

Kaldığım süreçte Ç.G'nin eşi, A. abinin E.G'ye sohbet sırasında, binada oturan bir hakim olduğunu ve bunun da D. için sıkıntı çıkarabileceğini' söylediğini bana söyledi. Asansörde tesadüfen karşılaştığım düzgün giyimli kişinin, bahsedilen hakim olabileceğinden şüphelendim. Akşam bu kişi hakkında bilgi toplamamız gerektiğini kararlaştırdık. O kısa sürede Kartal Adliyesi'nde hakim olduğunu öğrendiğim kişinin adres ve iş yeri bilgisini harekete not olarak gönderdim. Ancak Ç.G. ve ailesinin oradan taşınma kararı üzerine herhangi bir eylem gerçekleştirilmedi. İleride yapıldı mı bilmiyorum."

TALEPLERİNE KARŞILIK TAKSİM'DE POLİSİ REHİN ALMA EYLEMİ TALİMATI
E.G. ile eğitim gördüklerini, G.S'ye bir SD kartla örgütten gelen talimatta "Yakalanmayacaksınız" ifadesinin yazılı olduğunu ve E.G'nin evine stüdyo sığınak yaptıklarını belirten K.K, S.Ö. isimli örgüt üyesinin kaldığı eve gelip getirdiği hafıza kartını kendisine verdiğini ve açtığında bir askeri program olduğunu gördüğünü anlattı.

İtirafçı K.K, şöyle devam etti:

"İçeriği, Taksim Meydanı'nda hava kararmadan 2 saat önce herhangi bir polis memurunun 3 kişi tarafından rehin alınıp Taksim Anıtı önüne getirilerek 4 talep karşılığında (SEGBİS ve gizli tanık yasasının kaldırılması, devrimci tutsakların serbest bırakılması ve adil yargılanma hakkı), taleplerimizin kabul edildiğine dair Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından ıslak imzayla taleplerimizin onaylanması, karşılığında rehin aldığımız polis memurunu serbest bırakacağımızı, kabul edilmemesi durumunda polis memurunu öldürerek cezalandıracağımızı belirten bir programdı. Bunun imkansız olduğunu düşünüp not ilettim. Bedel ödediğimizden korktuğumuz söylenip 'Tarihimizdeki şehitlerimiz imkansızı başarmıştır, siz de imkansızı başarabilirsiniz.' denildi. Tüm örgüt tarihinde başarılı bir eylem örneği gösterirlerse yapacağımı söylediğimde cevaben öyle bir örnek gelmedi."

"SAVUNMA İSTEDİLER, ÖRGÜTE OLAN TÜM İNANCIM YIKILDI"
Örgütün planına karşılık "Olmaz" dediğini ve bunu örgüte yazdığını kaydeden K.K, "Bir hafta sonra tekrar not geldi. 'Taksim programının iptal olduğu ve S.Ö. ile birlikte çalışmayacağımız' söylendi. '30 Temmuz 2020'de orada ol!' notu vardı. Notla birlikte çam kozalağından yapılmış bir deve kuşu modelini masaya koyarak Bakırköy'deki bir pidecide beklememi söylediler. 'Deve kuşu güzelmiş.' diyen birinin geleceği belirtildi. Gittiğimde H.Ç. aynı sözle yanıma oturdu." beyanında bulundu.

Kendisine "örgüte yakışan tavırlar sergilemediği"nin söylendiğini aktaran K.K, "Savunma yaptım. Yaşadığımız sorunları hafıza kartına yazıp G.Ç'ye vererek gönderdim. Bir hafta sonra örgütten bir yazı geldi ve benim öz eleştiri vermem istendi. Olayların bu hale gelmesine benim sebep olduğum belirtildi. Benim de artık örgüte karşı tüm inancım yıkıldı. Fakat bir boşlukta kaldığımdan, korktuğum ve o ana kadar devlet ve polis hakkında hep, 'İşkenceciler ve herkesi kullanıp atarlar' düşüncesinde olduğum için yine de örgütte kalmaya devam ettim." ifadelerini kullandı.

ÖRGÜTÜN SİLAH TAŞIMA YÖNTEMİNİ ANLATTI
K.K, örgütün silah taşıma yöntemiyle ilgili şu beyanlarda bulundu:

"8 Mart 2021'de hareketten gelen notta, 'artık bir yıl boyunca yoksulluk çalışması yapacağım, gerilla olma talebim bir yıl sonra hala aynıysa o zaman değerlendirileceği' söylendi. Talebime ulaşmak için kendimi yakalatmamam gerektiğini söylediler. Tekrar Esenyurt'taki bir parktaki buluşma yerine gitmemi istediler. Beni bekleyenin kod adı 'Engin' olan G.T. olduğunu gördüm. Kuaför H. ablanın evine gittik. Burada nisan ayına kadar kaldım. Kod adım Cevat'tı. G.T. beni eski olayları kapatmaya ikna etmeye çalışıyordu. Silahımı görünce H. abla korktu, çıkmamı istedi. G.T. ile konuştum. Gezdiğimizde, örgütün bendeki silahı istediğini söyledi. H. abla ile çay paketine koyduk silahı. Daha sonra G.T. çayı, şekeri ve kurabiyeyi alıp gitti. Örgüt silahı genelde bu yöntemle taşır. Bu süreçte G.T, aranması olduğu için 19 Mart'ta gözaltına alınmıştı. G.T. çıktı, sonra Esenyurt'a gittim. Orada parklarda uyuşturucuya karşı bildiriler hazırlıyordum."

"AKIN GÜRLEK'İ CEZALANDIRACAĞIZ" YAZIŞMASI
K.K, bir örgüt üyesinin kendisine "milis eğitim filmleri" verdiğini anlatarak, Dink cinayeti ve MİT tırlarının durdurulması gibi önemli davalara bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek'e yönelik planlanan eylemin de yer aldığı şu bilgileri paylaştı:

"İlk milis eğitimi çalışmasına gittiğimde o kişi bana, 2 temel programımız olduğunu, bunların üzerinde duracağımızı söyledi. Bu programlar bir askeri, bir de ideolojikti, tüp patlatma gibi. 'Akın Gürlek'i cezalandıracağız, imza DKPC' yazışmaları vardı. Mahalledeki polislerin istihbaratı, polislerin GBT yapma noktaları ve saatleri, mahalleye giriş ve çıkış güzergahlarının öğrenilmesi, mahallelerde polislere karşı cezalandırma eylemleri, öldürmenin örgütlenmesi, ideolojik olarak da 'Vietnam Devrimi milis eylemi örnekleri, Nikaragua Devrimi'nin milis örnekleri' gibi bilgiler vardı. Önce Armutlu'da milis eğitimine gideceğim söylendi. Daha sonra Esenyurt İstiklal Mahallesi'nde gözaltına alındım."

"Örgütte partinin yönetim organı, cephenin de uygulama ve hayata geçirme organı olduğunu biliyorum." ifadesini kullanan K.K, örgütün TAYAD, DİH, Halk Meclisleri, Grup Yorum, Halkın Hukuk Bürosu, Kamu Emekçileri Cephesi, Dev-Genç, Liseli Dev-Genç, Yürüyüş Dergisi, İhtiyaç Komitesi ve en üst makam Merkez Komite'den oluştuğunu, ayrıca silahlı propaganda birliklerinin (SPB) örgütün eylem yapan kanadı olduğunu, bir de kırda faaliyet yürüten "Kır SPB"nin bulunduğunu anlattı.

"MERKEZ KOMİTE ALTYAPILARLA İLETİŞİMİ KURYELERLE GÖNDERDİĞİ SD KARTLARLA SAĞLAR"
Örgütteki merkez komitenin aldığı kararları ve altyapılarla iletişimi kuryeler aracılığıyla gönderdiği SD kartlarla sağladığını itiraf eden K.K, "Örgüte ne şekilde eleman kazandırıldığına" yönelik soruya da "Dev-Genç yapılanmasının, üniversitelerde ve mahalli alanlardaki üniversite gençleri ya da üniversite çağındaki gençler arasında kitle çalışması yaparak örgüte eleman kazandırmaya çalıştığı, DİH'in ise aynı çalışmayı işçiler arasında ve mahalli alanlarda yaptığı" beyanıyla cevap verdi.

Örgütün konserler, piknikler, sinevizyonlar, film gösterileri, kitap okuma günleri, sosyal aktivite olarak yemek yapma, kamp, ayrıca Grup Yorum konserlerinin para temin etme çalışmaları olduğunu vurgulayan K.K, "Örgüt legal ya da illegal yapılanmaya örgüt mensubunu nasıl seçer?" sorusuna karşılık da şunları anlattı:

"Kişi kendi isteğiyle aranması çıkması durumunda örgütün isteğiyle illegal alana geçilebilir. Aranması çıkana kadar demokratik alanda kitle çalışması yaptığı süre içerisinde örgüt kişileri bazı testlere tabi tutar. Uzun süreli dergi dağıtmak, sokakta kalmak, parasız kalmak gibi. Kadrosunda deneyim kazandırmak için bu süreçte yapılan korsan eylemlere katılarak askeri deneyim kazanır. Ayrıca illegal alana geçmeden önce illegaldeymiş gibi pratik yapar. Halk meclislerinde çalıştırarak halkı örgütlemek adına yöneticilik tecrübesi kazanmasını ister ve yöneticilik becerilerini sınar. Sorun çözme yöntemini gözetler. Kadronun sorumlusunun teklifi üzerine merkez komite seçer."

ÖRGÜTÜN FİNANS KAYNAKLARI
İtirafçı K.K, "Örgütün finans kaynakları nelerdir?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:

"Örgütün en temel finans kaynaklarından biri ihtiyaç komitesidir. Örgüt adına belediyelerden, ayrıca örgütün kadrolarından, tanıdıklarından, mahallelerdeki iş yeri sahipleri ve maddi durumu iyi olan insanların para, kurumları basıldığında kurumlarının ihtiyaçları (bilgisayar, televizyon masa, sandalye gibi) silah, inşaat malzemeleri ve günlük hayat içerisinde ne ihtiyaç olursa karşılamaktadır. Başkaca örgütün mahallelerden, alanlardan bağlantılarla kurduğu dükkanlar ve insanlardan her ay topladığı belirli miktarlarda paralardır. Ayrıca kestiği cezalardır. İddia bayileri, Tekel bayileri, sanal bahis oynatan internet kafeler gibi. Maddi durumu iyi olan esnaflardan tek seferlik yüksek meblağlar alınır."

"Örgüt adına aldığınız bombalı veya silahlı eğitim var mı?" sorusunun yöneltildiği K.K, bir üyeden pompalı tüfek ve bunun fişekleri konusunda, bir üyeden tabancalar konusunda, bir üyeden silahsız askeri hareket eğitimi, bir üyeden de harita okuma ve haritada yön bulma, örgüte ait pratik el kitabında olan bomba düzenekleri eğitimi aldığı bilgisini verdi.

K.K. ayrıca 3 kişiden molotofkokteyli ve 2 kişiden de EYP parça tesirli bomba yapımını öğrendiğini belirtti.

"SİLAH VE MÜHİMMAT DAHA ÖNCE KAZILMIŞ DEPOLARA GÖMÜLÜR"
"DHKP-C'nin silah ve mühimmat temin etme yolları nelerdir, nerede saklarlar, nasıl dağıtırlar?" sorusuna karşılık K.K, şunları kaydetti:

"İlişkide olduğu halktan insanların evlerinde veya kendilerinde bulunan silahlar, mahallelerde örgütten habersiz kullanılan silahların ceza kesilerek kişilerin ellerinden alınması olur. Silah kaçakçılarıyla kurduğu bağlantılarla parayla satın alarak temin eder ya da maddi durumu iyi olan kişilere aldırır. Bekçiler, polisler ve devlet adına ya da özel bir kurum adına silah taşıma yetkisine sahip kişilerin pusuya düşürülerek silahlarının çalınması ya da ellerinden alınması vardır. Örgütün daha önceki illegal yayınlarında okuduğum 'Halkın silah atölyeleri' başlıklı yazıda, 'Halkın evlerine silah yapılabilecek atölyeleri kurmalı ve işletmeliyiz.' dediğini gördüm. Silah ve mühimmat, örgütlü şahıslar tarafından parçalarına ayrılarak hepsi katı gres yağına tamamen bulanıp bir çöp poşeti ya da dayanıklı kalın bir poşet içerisine koyulup ağzı koli bandı veya hava almayacak herhangi bir nesneyle bağlanıp daha önceden kazılmış depolara gömülür.

Örgütle ilişkide olan kişilerin evlerindeki zulalarda saklanır. Şehir ve mahalle içerisindeki park, bahçe, inşaat, tarla gibi yerlerde, zulalarda saklanır. Silaha ihtiyaç duyan kadro ya da savaşçı, örgüte talebini iletir. Örgüt, silahları zulalarda, silahların yerini bilen kadrosu aracılığıyla daha önceden ayarladığı tampon (doküman ya da silahların geçici olarak birkaç saat veya birkaç gün tutulduğu yer) diye tabir edilen yerlere bırakır ve silahı isteyen savaşçı veya kadrosuna bu tamponların adreslerini ve tariflerini bir parola ile birlikte vererek oradan aldırır."