Pakdemirli, su havzalarında, yer üstü ve yer altı sularının daha iyi duruma getirilmesi ve sorunlu alanlarda alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla nehir havza yönetim planlarını hazırladıklarını, havzalardaki su miktarının ve kalitesinin tespit edildiğini ve değişimlerinin izlendiğini söyledi.
"TARIMSAL ÜRETİMDE YENİ MOTTO, SUYA GÖRE TARIM"
Üretim planlanmasında suyun öncelik olacağını anlatan Pakdemirli, "Tarımsal üretim havzalarının su potansiyeline göre destek mekanizmasını daha etkin şekilde kullanacağız. Tarımsal üretimde yeni motto, 'suya göre tarım'dır." dedi.
Tarımsal üretimde su tasarrufu sağlayan modern sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılmasını hedeflediklerini belirten Pakdemirli, sağlanan desteklerle toplam 1,1 milyon hektar alanda damla ve yağmurlama sulama sistemi kurduklarını ifade etti.
Pakdemirli, çiftçiye sulama konusunda uyarı ve bilgi sunan akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasının, suyun yeterli ve doğru kullanımı noktasında oldukça önemli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla 7 coğrafik bölgemizde 25 araştırma enstitümüzde yıllık 250'ye yakın proje yürütüyoruz. Yürüttüğümüz Ar-Ge projeleriyle su tasarrufu sağlayan yöntemlere göre sulama programları oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde tarımda suyun etkin kullanımına yönelik sulama yönetimi teknolojilerine öncelik vereceğiz."
Kullanılmış suların, arıtılarak yeniden kullanımı için ilgili tüm paydaşlarla çalışmalara başladıklarının altını çizen Pakdemirli, "Türkiye'de kullanılmış suların, yeniden kullanım oranı yüzde 2,5. Hedefimiz, bu oranı yüzde 47'lere çıkarmak. Geri kazanılacak yaklaşık 3,3 milyar metreküp suyun, 2 milyar metreküpünü tarımsal sulamada kullanmayı planlıyoruz. Böylece, kazanılan kullanılmış sular, tarlalara can suyu olacak ve 3,4 milyon dekar tarım alanının sulanması sağlanacaktır." dedi.
Pakdemirli, 81 il için hazırlanan Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı'nı başarıyla uyguladıklarını da bildirdi.
Yağmur suyu hasadı yöntemini hem kentlerde hem de kırsal alanlarda etkin şekilde uygulamayı hedeflediklerini belirten Pakdemirli, "Konya'da farkındalığı artırmak amacıyla 4 yağmur suyu hasadı göletini hizmete aldık. Ayrıca, yağmur suyu hasadı, özellikle betonlaşmanın yoğun, yeşilin az olduğu şehirlerde, yağışlardan sonra meydana gelen şehir taşkınlarının etkilerini azaltmaya da katkı sağlayacaktır." diye konuştu.
Taşkın tahmin ve erken uyarı sistemini 2023'ün ilk yarısında devreye alacaklarını ifade eden Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu:
"Havzalarımızda sel ve taşkın risklerini azaltmak ve verimli topraklarımızın taşınmasını önlemek için yukarı havzada ıslah ve erozyon kontrolü çalışmalarımız da devam ediyor. Yaptığımız tersip bendi, ıslah sekisi, brit, taban kuşakları gibi yapılar haricinde son dönemde, maliyetleri 5 ila 6 kat daha ucuza mal ettiğimiz geçirgen sel ve rusubat tırmıkları gibi sanat yapılarına da ağırlık veriyoruz."
Pakdemirli, dünyadaki tatlı suyun yüzde 75'inin ormanlık su havzalarından geldiğine işaret ederek, "Yine orman ekosistemleri en büyük karbon yutağıdır ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltma da en büyük silahlarımızdan birisidir. Bu yıl ilk yağmurların başlamasıyla birlikte yıl sonuna kadar Geleceğe Nefes Kampanyası ile her bir vatandaşımıza üçer adet olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı toprakla buluşturacağız."
"SU KANUNU'NU TBMM'YE SUNMAK İSTİYORUZ"
Su Kanunu'nun taslak metninin, Şura kapsamında yeniden gözden geçirildiğini belirten Pakdemirli, "Su Kanunu'nu, suyun tek elden yönetimi hedefimiz çerçevesinde, tüm paydaşların görüşlerini alarak, ortak akılla değerlendirdik. Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğimiz Şura Sonuç Bildirgesi'yle, inşallah Su Kanunu'nu da TBMM'ye sunmak istiyoruz." dedi.
Su konusunda eğitim seferberliği için düğmeye bastıklarına dikkati çeken Pakdemirli, Bakanlık olarak, su bilincinin küçük yaşlardan itibaren kazandırılması amacıyla, anasınıfları da dahil, su okur yazarlığı derslerinin ilköğretim müfredatına girmesi için ilgili kurumlarla görüşmelere başladıklarını anlattı.
"COĞRAFYAMIZ BİZE NEYİ EMREDİYORSA, ONU EKİP BİÇMELİYİZ"
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı da suyun geleceğini şekillendirecek stratejiler doğrultusunda çiftçilerden akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarından bürokratlara kadar ülkenin su yönetim politikasının belirlenmesi amacıyla Şura'nın yapılmasına karar verdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanı Şükrü Karatepe ise Şura'nın sonuç bildirgesinin Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından okunmasının çok değerli olacağını belirterek, "Ortaya çıkacak sonuçların su meselesinin iyi yönetilmesine, Türkiye'nin su yönetimi konusunda daha özenli davranmasına vesile olmasını temenni ediyorum." dedi.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Yunus Kılıç, dünyada son 100 yılda nüfusta 4 kat, su tüketiminde 7 kat artış olduğunu söyledi.
Su kaynakları ve her yılki yağışın bilindiğini kaydeden Kılıç, "Bunların kontrol altına alınması lazım. Coğrafyamız bize neyi emrediyorsa, onu ekip biçmeliyiz. Her ürünü her yerde desteklemekten yavaş yavaş vazgeçmeliyiz. Su Şurası'nın, Su Kanunu'nun çıkmasına kaynaklık edeceğine inanıyorum. Biz de TBMM olarak hem çalışmalara hem kanunlaşma sürecine katkı vereceğiz." diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELESİNDE YOL HARİTASI "İKLİM ŞURASI"YLA OLUŞTURULACAK
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2022 yılının başında "İklim Şurası" düzenleyeceklerini bildirdi.
Bakan Kurum, Pre-COP26 Toplantısı için bulunduğu Milano'da yaptığı açıklamada, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapılacakları değerlendirdi.
İklim değişikliğinin sınır tanımayan bir mesele olduğunu belirten Kurum, "İklim değişikliği sadece bir çevre meselesi değil, pek çok sektörü derinden etkileyen bir kalkınma meselesi, ülkelerin bir milli güvenlik meselesidir." dedi.
Son 200 yılda özellikle gelişmiş ülkelerin vahşi kalkınma modellerini benimseyerek, havaya, suya, toprağa saygı göstermeden büyümeleri ve aşırı tüketimleri nedeniyle dünyanın zarar gördüğüne işaret eden Kurum, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin Türkiye'de de büyük felaketler yaşanmasına neden olduğunu anımsattı.
Küresel ısınma, sel, orman yangını, kuraklık ve çölleşme gibi felaketler nedeniyle iklim göçlerinin tetiklenebileceğine yönelik uyarıları hatırlatan Kurum, "Bütün bunlar sadece 1,1 artışla oldu. Bu artışı ve olumsuz etkilerini durduramazsak dünyamızın geleceğini büyük oranda etkileyecek." diye konuştu.
Kurum, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2053 yılında net sıfır emisyon hedefini ortaya koyduğunu hatırlatarak, net sıfır emisyonun özellikle fosil yakıtlardan kaynaklı sera gazlarıyla, bunları yutan, yok eden okyanus ve yeşil alanların birbirine eşitlenmesi anlamına geldiğini kaydetti.
"Oluşan emisyonların yutak alanlarla dengelenmesi için hem denizlerimizin kirlilikten korunması hem de ormanların ve korunan alanların artırılması gerekiyor." ifadelerini kullanan Kurum, yürütülecek çalışmalarla bu dengenin kurulmasının sağlanacağını, net sıfır emisyon hedefiyle enerjiden tarıma, ulaştırmadan ticarete, sanayiden atık yönetimine kadar ekonomiye yön veren tüm alanlarda politika ve teknolojiler hayata geçirileceğini söyledi.