İşgal edilen Afganistan'dan kaçışın ardından... ABD'nin sistemi çöküyor mu?

Terör üretim merkezi olduğu ve kadınların büyük haksızlığa uğradığı sloganlarıyla 20 yıl önce Afganistan'a giren Amerika Birleşik Devletleri, Orta Asya'nın güneyinde yer alan İslam ülkesini büyük bir yıkıma uğrattıktan sonra ülkedeki vatandaşlarını ve kendisine çalışan Afganları bile doğru dürüst tahliye edemeden hızlıca çekildi. Konuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, ABD'nin hazırladığı propagandanın işgale zemin hazırlamaktan ibaret olduğunu belirtti. Liberal düzen söylemini irdeleyen Yalçın, süper gücün yönettiği düzenin artık yürümediğini söyledi. Haberin detayları...

Giriş Tarihi 06 Eylül 2021, 11:43 Güncelleme 06 Eylül 2021, 12:42
İşgal edilen Afganistan’dan kaçışın ardından... ABD’nin sistemi çöküyor mu?

İÇİNDEKİLER

ABD'nin Afganistan'da 20 yıl sürdürdüğü savaş, ülkeye çok sayıda ölüm, yerinden edilme ve ekonomik maliyet getirdi. Bu en uzun savaşında 2 trilyon dolardan fazla para harcayan Amerika, filmin sonunda yerle yeksan ettiği Afganistan'dan çekildi. Kadın hakları ihlali ve terör üssü propagandasıyla yapılan işgalin ardından Afganistan'dan çekilirken büyük bir insani dram dünyanın gözü önünde yaşandı. Devlet sisteminin içinin boşaltıldığı ülkede çekilme sonrası temel hizmetler çöktü. Afganlar ülkeden kaçmak için Kabil Havalimanına yığıldı. Büyük can kayıpları yaşandı. Öte yandan düşman olarak yansıttığı Taliban'ın Kâbil'de kontrolü ele geçirmesinden sonra bahsedilenlerin hiçbiri yaşanmadı. Küresel medya gücüyle köpürtülen korku ve paranoya Afganistan işgalinin misyonunu tamamlamasının ardından bir anda rafa kaldırıldı.

En modern teknolojiyle yapılan işgali sonlandıran ABD'nin kurduğu liberal düzen çöküyor mu?

Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, "Liberal düzen söyleminin sonu" başlıklı yazısı şöyle:

"Taliban 1996'da Afganistan'da gücü ele geçirdiğinde dünya kamuoyu bir anda Afgan kadınlarıyla ilgilenmeye başlamıştı. Hiç unutmam. Amerikan dizilerinde bile bu konuya temaslar vardı. Taliban'a dair okumaların temelinde nedense hep bu kadın meselesi sürdü gitti. Bugün de Batı'yı takip etmek isteyen fakat bu anlamda her zaman olduğu gibi geç kalan içimizdeki çakma liberaller hala aynı türküyü söylüyor. Ama size kötü bir haberim var. Amerika artık Afganistan'la da Taliban'la da ilgilenmiyor. Bu nedenle kadın meselesini şişirmeye de niyeti yok.

Afganistan'da kadınların haksızlığa uğramadığını falan ima etmiyorum. Aksine Afganistan'da çok uzun yıllardır her türlü canlının hakkı hukuku çiğneniyor. Ama kadınlar üzerinden üretilen söylem artık yok. Çünkü zaten hiçbir zaman samimi bir yaklaşım değildi. Amerikan müdahalesine zemin hazırlayan liberal bir enstrümandan ibaretti. Bugün Amerika çekilirken elinden gelse Taliban üzerinden yeni bir imaj çalışması bile yapacak. Yakında Taliban'ı sevimli göstermek bile isteyebilirler. Artık Taliban'ın çok değiştiği falan söylenir. Her şey bir anda normale dönüverir. Afgan kadınları meselesi de gömülür gider.

Yakın zamanda gömülmesini beklediğim bir başka abartılı hikâye de "terörle savaş" meselesi. Doksanlardan bu yana Amerikan merkezli liberal dünyanın sıkça başvurduğu bir başka tema da terörizmdi. Hayır, terörizmi de küçümsemiyorum. Ama Amerika'nın abartılı terör ilgisini anlatmaya çalışıyorum. Teröre verdiği kurban sayısı uyuşturucuya verdiği kurban sayısıyla kıyaslanamayacak kadar az olan ve terörle mücadele adı altında girdiği her yeri talan eden Amerika için terör bahsi geçtiği kadar ciddi bir sorun değildi. Aksine bir düşman imgesini üretmek ve Amerika'nın uluslararası müdahalelerini sağlamak için faydalı olduğundan bu kadar şişirilmişti. Ama artık Amerika bu konuya da ilgisini yitiriyor.

NEDEN Mİ?

..."

YAZININ TAMAMI