
Başkan Erdoğan'ın Bloomberg için kaleme aldığı makale şöyle:
Türk ordusu, geçtiğimiz yılın bu dönemlerinde Suriye'de muhalefetin son kalesi olan İdlib'e yönelik yeni bir saldırıyı durdurmak ve masum insanların yerlerinden edilmesini veya öldürülmesini engellemek amacıyla Suriye rejiminin pozisyonlarına müdahale etti. Böylece milyonlarca hayat kurtardık.
Bu dönemde Türkiye'ye övgüler yağdıran ülkeler, kısmen koronavirüs salgınının etkisiyle, Suriye'de yaşanan insani krizi unutuverdi. İç savaş, Batı'nın bir sonraki vicdani krizine dek 'bayat haber' statüsüne geri döndü.
Demokrasi, özgürlük ve insan haklarının yeniden moda olduğu şimdilerde insanlığın Suriye'deki icraatları, samimiyetimizin nihai ölçüsü olacaktır. Bölgede barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinin, Batı'nın Türkiye'yi samimi ve güçlü bir şekilde desteklemesine bağlı olduğuna inanıyorum.
Suriye krizinin onuncu yıldönümünde, sadece demokrasi, özgürlük ve insan haklarını talep ettikleri için yüz binlerce insanın öldürüldüğünü ve işkenceye maruz bırakıldığını, milyonların ise yerlerinden edildiğini hatırlamalıyız. Esed rejiminin ve destekçilerinin bu meşru talepleri yok etme girişimi, terör ve düzensiz göç gibi korkunç sonuçları beraberinde getirmiştir. Birçok ülke, çeşitli neden veya bahanelerle Suriye ihtilafına müdahil olmuşlarsa da yaşanan trajedinin çıkış noktasını ıskalamışlardır.
Neticede Orta Doğu'nun en önemli ülkelerinden biri, asla bitmeyecek gibi görünen bir katliamın ortasında yapayalnız bırakılmıştır.
Gururla söylüyorum ki Türkiye'nin pozisyonu, Suriye iç savaşının başlangıcından itibaren hiç değişmemiştir. Türk milleti, tüm Suriyelileri temsil kabiliyetine sahip bir siyasi sistem kurulmasının, barış ve istikrarın yeniden tesisi için şart olduğuna inanmaktadır. Suriye halkının en temel insan onuru taleplerini karşılamayan tüm planları reddediyoruz. Zira bu tür seçenekler krizi ancak derinleştirecektir. Aynı zamanda barışçıl ve kalıcı bir çözümün, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygı gösterilmemesi hâlinde mümkün olamayacağını vurguluyoruz.
Hükümetim, geride kalan on yıllık dönemde sözlerini icraatlarıyla tahkim etmiştir. Türkiye, bir yandan milyonlarca mülteciyi ağırlarken, diğer yandan DEAŞ başta olmak üzere Suriye'de faaliyet gösteren terör örgütlerine karşı muharip güçlerini kullanan ilk ülke olmuştur. Terörden temizlenen yerlerde güvenli bölgeler kurduk; orada umudu yeniden yeşertmek için sabır ve kararlılıkla tüm gerekli adımları attık.