
Terör örgütü PKK'yı anlatan ve Türkiye'yi bölmek için hayaller kuran Demirtaş'ın kitabını tavsiye eden Bülent Arınç skandal sözlere imza atmıştı.
Nedim Şener'in çok konuşulan köşe yazısı:
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Konseyi üyesi Bülent Arınç, Selahattin Demirtaş'ın 'Devran' isimli kitabını önerirken şunları söyledi: "Bu kitabı okuduktan sonra siz Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi belki değiştirmeyeceksiniz. Ama Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travma üzerinden kafanızda çok şeyler değişecek."
Arınç travma görmek istiyorsa, 1978'de kurulan ve ilk önce bölgedeki köyleri basarak hamile kadınları, çocukları hatta bebekleri kurşunlayarak, diri diri yakarak öldüren PKK'nın terör tarihine bir baksın. O kadar geçmişe gitmek istemiyorsa, daha yakın zamana bizzat Demirtaş'ın içinde olduğu, Kobani ayaklanması ya da PKK'nın çukur eylemleri hatta sözde özerklik ilan ederlerken ki hallerine, PKK'lıların katlettiği Yasin Börü'ye, Eren Bülbül'e, 11 aylık Bedirhan bebeğe baksın.
Ama Arınç o vicdan noktasından oldukça uzak, havayı koklayan bir siyasetçi. En iyisi ben ona Selahattin Demirtaş'ın neyin arkasında olduğunu ve nasıl bir gelecek hayal ettiğini anlaması için 'Seher' isimli diğer kitabını önereceğim.
SONU MUHTEŞEM OLACAKMIŞ!
Hikâyesi farklı anlatılsa da Demirtaş'ın kitabına 'Seher' adını, 13 Mart 2016 günü Ankara Kızılay'da toplam 38 kişinin hayatını kaybettiği, 19'u ağır 125 kişinin yaralandığı saldırıda PKK'nın canlı bomba olarak kullandığı terörist Seher Çağla Demir'e atıfla verdiği basına yansıdı.
Kitabın adının nereden geldiği de önemli değil, içinde ne yazdığı önemli. O yüzden Bülent Arınç'a, özellikle 'Seher' kitabının sonunda yer alan 'Sonu Muhteşem Olacak' bölümünü dikkatli okumasını öneriyorum. Demirtaş'ın orada hâlâ PKK'nın "özerklik" hayalinin sözcülüğünü sürdürdüğünü görecektir.
Demirtaş o bölümde, babası PKK'nın çukur eylemleri sırasında öldürüldükten hemen sonra dünyaya gelen Bekes isimli bir çocuğun 28 yaşına gelmiş ve doktor olmuş oğlunu anlatıyor.
İlk okuyuşta isimler ve olaylar kurgu gibi gelebilir ama küçük isim değişiklikleri ya da üstü örtülü geçen olaylarla anlatılanlar gerçek hayatla son derece uyumlu.
Şimdi Demirtaş'ın kitabındaki o bölümden alıntılar aktaracağım.
KİTAPTAN SATIRLAR
Şimdi gelelim Demirtaş'ın satırlarına:
"Kent Konseyi'nin uzun süren toplantısından çıkıp eve geldiğinde heyecanı her halinden okunuyordu...
'Sana bir sürprizim var anne, konferans için Amerika'ya gidiyorum. Kent Konseyi toplantıda beni görevlendirdi bunun için' dedi.
Annesi gururla baktı oğluna...
O'na hamileyken öldürmüşlerdi kocasını...
Oğlu okul çağına geldiğinde artık kendi anadillerinde eğitim yapan okulları vardı.
Mahalle Meclisleri ve Kent Konseyi'nin aldığı kararla açılan okullarda kendisi bile geç de olsa okuma yazma öğrenmişti.
Oğlu da doktor olup kasabaya döndükten sonra Kent Konseyi'nin görevlendirmesiyle Halk Sağlığı Merkezi'nde çalışmaya başlamıştı.
Her yıl yapılan Kent Konseyi seçimlerinde önce meclis üyesi ardından da Meclis Eşbaşkan Sözcüsü seçilmişti.