Son dakika: Tezkere kabul edildi: Mehmetçiğin Afrika'daki görev süresi uzatıldı

Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde icra ettiği harekat ve misyonlar kapsamında, TSK'nın yurt dışına gönderilmesi ve kuvvetlerin kullanılması konusunda hükümete verilen yetkinin uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Giriş Tarihi 06 Ekim 2020, 21:25 Güncelleme 06 Ekim 2020, 22:53
Son dakika: Tezkere kabul edildi: Mehmetçiğin Afrika’daki görev süresi uzatıldı

İÇİNDEKİLER

TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı, AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, "Biz, içimizde mücadelemizi yaparız ancak milli meselelerde bir ve beraber olduğumuzu yedi düvele göstermeli 'söz konusu vatansa gerisi teferruattır' diyebilmeliyiz." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde icra ettiği harekat ve misyonlar kapsamında hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tespit edilmek üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi konusunda hükümete verilen izin süresinin 31 Ekim 2020 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi kabul edildi.

Tezkere üzerinde CHP Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Engin Altay, görüşülen Mali ve Orta Afrika tezkeresi ile görüşülecek olan Suriye ve Irak ile Lübnan tezkerelerine "evet" oyu vereceklerini dile getirdi.

Altay, "Mali ve Orta Afrika'ya, Lübnan'a asker ve polis gönderilmesi noktasında CHP'nin 'evet' demesinin altında yatan şudur. Türkiye, büyük bir ülkedir, dünya milletler ailesinin önemli ve saygın bir üyesidir. Birleşmiş Milletler, dünya milletler ailesinin ortak üst örgütüdür ve burada alınmış bir karar dünyada artık küresel olarak en meşru zemin ve organdır ve bizim burada bu ailenin içinde görevimizi yapmamız lazım. Yani Büyük Atatürk'e geliyoruz yine 'Yurtta barış, dünyada barış.' Buralara onun için gidiyoruz." diye konuştu.

"Mısır'da darbe yapana 'Bu darbeci, ben bunla muhatap olmayacağım.' deyip Mali'de darbe yapanın ayağına bir ay sonra Dışişleri Bakanı göndermenin alemi nedir?" diye soran Altay, "Türkiye'nin menfaatleri için gitmesi gerekiyorsa buna itirazım yok, o zaman Mısır'da zorunuz neydi?" sorusunu yöneltti.

Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türk dış politikasını ihvan sevdası üzerinden ve şahsım paranoyası üzerinden yapmasının Türkiye'ye çok şey kaybettirdiğini" öne sürdü.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a yönelik eleştirilerde de bulunan Altay, şunları kaydetti:

"Ukala, edepsiz, hadsiz demiş ki 'Aydınlanmış bir İslam oluşturacağız.' Hadi oradan. Sen kimsin? Senin gibiler insanları uyuşturarak gerçek İslam'dan kopardılar, bu cihatçı teröristler dediğimiz onlar. Macron'a bir tavsiyem var, Kuran-ı Kerim'i aç oku. Kuran-ı Kerim'de öldürmek yok, hırsızlık yok, kul hakkı yok, kan akıtmak yok. Onu, İslam adına yapanlar, cihatçı kisvesi altında yapanlar Batı'nın, emperyallerin içimize soktuğu, dinle ilgisi olmayan, Kuran-ı Kerim'le, Allah'la ilgisi olmayan kafirlerdir. Kimsenin İslam'ı aydınlatma haddi ve hakkı yoktur."

Altay, Karabağ işgalinin kabul edilemeyeceğini de belirterek, "Azerbaycan doğrulduğunda gerekirse biz atlamalıyız. Bu, savaş çığırtkanlığı da değildir. Orada bir işgal var ve bizim o insanlarla kardeşlik hukukumuz var. Uçaksa uçak, tanksa tank, askerse asker. Hiç şüphesiz buna karar verecek olan, bu talepte bulunacak olan kardeşlerimizdir." dedi.

"MUHALEFETTEN, PELOSİ'NİN DUYARLILIĞINI GÖSTERMESİNİ İSTİYORUZ"
AK Parti Grubu adına söz alan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, AK Parti'ye siyaseten karşı olmanın başka bir şey, milli hassasiyet taşıyan konulardaki politikalarına karşı olmanın başka bir şey olduğunu ifade etti.

Yılmaz, "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti Azerbaycan, Kıbrıs, Filistin meselesinde milli bir duruşa sahiptir. Kıbrıs, Azerbaycan ve Filistin meselesinde devlet geleneği içinde bunların apayrı bir yeri vardır, her biri bir milli davadır dense yeridir. Türkiye, Azerbaycan ilişkisine bir dış göz, tabiri caizse el alem gibi bakmak bir Türk siyasetçi için söz konusu olamaz. Biz, içimizde mücadelemizi yaparız ancak milli meselelerde bir ve beraber olduğumuzu yedi düvele göstermeli, 'söz konusu vatansa gerisi teferruattır' diyebilmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, ABD Temsilciler Meclisinin demokrat partili Başkanı Nancy Pelosi ile ABD cumhuriyetçi partili Başkanı Trump arasında karşılıklı çok ağır suçlamaları olduğunu, Nancy Pelosi'nin geçen yıl Fransa'yı ziyaretinde gazetecilerin sorusu üzerine "Vatan topraklarının dışındayken ülkemin başkanı hakkında konuşmam, beni konuşturamazsınız" dediğini anımsattı.

Muhalefetten fazla değil Pelosi'nin gösterdiği duyarlılığı göstermesini istediklerini ifade eden Yılmaz, "Türkiye, 80 milyon insanıyla bir bütündür, birlikte Türkiye'yiz. Bu ülkede herhangi bir vatandaşın diğer vatandaşa göre bir üstünlüğü yoktur. Bu ülkenin tapusu 83 milyonun eşit paydaşlığıyla oluşmuştur. Bu noktada, her türlü ayrımcı dil, her türlü zehirli dil kesinlikle reddedilmesi gereken bir dildir. Bu ülkede ayrımcılığı değil birleştiriciliği, kapsayıcılığı ortak bir söylem olarak oluşturmak durumundayız." dedi.

Türkiye olarak başından bu yana Libya'daki soruna askeri bir çözümün mümkün olmadığını; mevcut sorunlarının Birleşmiş Milletler himayesinde, Libyalı tüm kesimlerin katılımıyla, bizzat Libyalılar tarafından yürütülecek bir siyasi süreçle kalıcı çözüme kavuşabileceğini savunduklarını belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Libya'da bugün çatışan kardeş kabilelerin kaderleri ortaktır, ortak bir geleceği de birlikte kuracaklardır. Türkiye'nin asli vazifesi de bu kardeş kabileleri bir araya getirerek barışın kaybedenin olmayacağını göstermektir. Bu tezkerenin asıl amacı ateşkes ve istikrar sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Geçen zaman bizim o gün söylediğimizi haklı çıkardı. O zaman da söylemiştik. Bu tezkerenin adının geçmesi bile bölgede farklı bir hava estirmeye yetmiştir. Bugüne kadar Trablus'u ele geçirmeye çalışan gayrimeşru güçlere destek verenler şimdi Libya'da siyasi bir çözümün olmazsa olmaz olduğunu ifade etmektedirler. Geçen süreç içerisinde bu milletin hakkını, hukukunu, menfaatini korumaktan başka bir şey yapmadık. Bugün Ermenistan Başbakanı dahi 'Eğer Türkleri durdurmazsanız, bizden sonra Viyana'ya kadar gidecek' diyorsa, bu Türkiye'nin başarısını gösterir. Türkiye hiç şüpheniz olmasın bugün, dünden daha güçlü. Vatandaşının hakkını, hukukunu korumak doğrultusunda kararlıdır. TBMM'nin bütün üyelerinin, eksiksiz herkesin desteğini istiyoruz. Sizin desteğiniz ne kadar bizimle olursa Türkiye o kadar güçlü olur. Dolayısıyla gelip hep beraber Türkiye'yi güçlendirelim. Bu tezkereye de açıkça destek vereceğini beyan ettiği için de İYİ Parti'ye, MHP'ye, CHP'ye teşekkür ediyorum."