Safer ayı ne demek? Safer ayı anlamı ve önemi nedir?

Safer ayı anlamı ve önemi nedir? Saferi ayı ne demek? Safer ayı ibadetleri vatandaşlar tarafından sorgulanmaya başlandı. Aşure gününün de yer aldığı Muharrem ayı geride bırakılırken Safer ayına giriş yaptık. Vatandaşlar da Safer ayı anlamını ve Safer ayında yapılacak ibadetleri merak ediyor. İşte merak edilen soruların yanıtları…

Giriş Tarihi 17 Eylül 2020, 15:35 Güncelleme 17 Eylül 2020, 15:35
Safer ayı ne demek? Safer ayı anlamı ve önemi nedir?

İÇİNDEKİLER

Safer ayı ibadetleri nelerdir? Safer ayı anlamı ve önemi nedir? Safer ayı ne demek? Hicri aylardan biri olan safer ayı 18 Eylül'de idrak edilmeye başlanacak. Mübarek Muharrem ayının bitişiyle başlayacak Safer ayında ibadetler yerine getirilecek. İşte, Safer ayı anlam ve önemi!

SAFER AYI ANLAMI VE ÖNEMİ!

Safer, kamerî/hicrî takvimin Muharrem ayından sonra gelen ikinci ayıdır. Safer ayının uğursuz olduğu ve bu ayda bela ve musibetlerin çokça meydana geldiği şeklinde bir anlayış Cahiliye dönemine ait olup (Ebû Dâvûd, Tıb, 24), dinimizde yeri yoktur. Dolayısıyla böyle bir anlayış hurafedir. Bu ayın diğer aylardan hiçbir farkı yoktur. Hz. Peygamber (s.a.s.) böyle bir anlayışı reddetmiş ve "Safer ayında uğursuzluk yoktur" buyurmuştur (Buhari, Tıb, 19).
Safer ayına has özel bir dua veya ibadet şekli de yoktur. Hz. Peygamberin (s.a.s.) yaptığı günlük ibadet ve dualar, bu ayda da yapılır.

Bazı kimseler: "'Safer' diye adlandırılmasının sebebi; Mekke halkı bu ayda yolculuğa çıktıkları zaman Mekke'nin insanlardan boşalması ve yalnız kalmasından dolayıdır", demişlerdir.

Bazı kimseler de: "Bu ayın Safer diye adlandırılmasının sebebi; Arapların bu ayda kabilelerle savaşmaları ve savaştıkları kabilelerin her türlü mallarını alarak onları mal ve mülkten yoksun (elleri boş) bırakmalarından dolayıdır", demişlerdir.

Bu ay hakkındaki konumuz, aşağıdaki noktaları içermektedir:

1. Câhiliye arapları tarafından bu ay hakkında gelen şeyler.

2. Câhiliye halkının, bu ayda İslâm şeriatına aykırı olan hareketleri.

3. İslâm'a mensup kimselerde bulunan bu ay hakkındaki bid'atlar ve bâtıl inançlar.

4. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında bu ayda meydana gelen savaşlar ve önemli olaylar.

5.Safer ayı hakkında gelen uydurma ve yalan hadisler.

Birincisi: Câhiliye arapları tarafından bu ay hakkında gelen şeyler:

Câhiliye araplarının Safer ayında iki büyük çirkin davranışları vardı:

Birincisi: Takdim ve tehir konusunda bu ayla diledikleri gibi oynamalarıdır.

İkincisi: Bu ayın uğursuzluğuna inanmalarıdır.

1. Bilindiği üzere Allah Teâlâ yılı, on iki ay olarak yaratmış, bunlardan dört tanesini "Haram aylar" saymış ve şânlarının yüceliğinden dolayı bu aylarda savaşmayı haram kılmıştır.

Bu haram aylar şunlardır: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb.

Bunu doğrulayan söz, Allah'ın kitabından Allah Teâlâ'nın şu sözüdür:

"Şüphesiz, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü hükmünde (ve Levh-i Mahfuz'da yazılı olduğu), ayların sayısı on iki ay olup bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru dîn budur.O halde bunlarda (bu aylarda) nefislerinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekün savaşın ve bilin ki Allah, (desteği ve yardımı ile) takvâ sahipleriyle beraberdir."

Nitekim müşrikler bunu böyle bilmişler, fakat bu ayı, kendi arzularına göre takdim ve tehir etmişlerdir. Bu takdim ve tehir işinden birisi de, Muharrem ayının yerine, Safer ayını öne almalarıdır (üç ay arka arkaya haram olmasın diye Muharrem ayının haramlılığını Safer ayından sonraya ertelemişlerdir).

Müşrikler, hac aylarında umre yapmanın, günahların en büyüğü olduğuna inanırlardı.

SAFER AYINDA NELER YAPILMALI?

Safer ayına has özel bir dua veya ibadet şekli yoktur. Hz. Peygamberin (s.a.s.) yaptığı günlük ibadet ve dualar, bu ayda da yapılır. Kamer aylarının ikincisi olan Safer ayında belalardan korunmak için günahlara tövbe etmeli, çokça istiğfar çekmeli, kaza namazı kılmalı. Ayrıca sadaka vermeli ve salavatlar ile meşgul almalıdır.

Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz şöyle buyurdu: "Sadaka belâyı def eder ve ömrü uzatır." (Heysemi, Mecmaü'z-Zevaid, III/63)