Sabah gazetesi yazarı Erhan Afyoncu yazdı! Ayasofya'daki moziklerin tarihi şifreleri

Sabah Gazetesi yazarı Erhan Afyoncu Danıştay kararı ile cami statüsüne geçen Ayasofya’da bulunan mozaikleri köşesine taşıdı. Afyoncu, “Fetihten sonra Ayasofya’nın mozaiklerinden namaz kılmaya engel olanlar kireçle kapatılmış, mihrabın üstündeki kubbedeki Hz. Meryem mozaiği örtüyle aşağıdan görünmez hale getirilmiş, diğer kubbelerde ve üst galerilerde olan resimlerin bir kısmı ise 19. yüzyılın ortalarına kadar açık kalmıştı” diye yazdı.

Giriş Tarihi 19 Temmuz 2020, 09:10 Güncelleme 19 Temmuz 2020, 09:39
Sabah gazetesi yazarı Erhan Afyoncu yazdı! Ayasofya’daki moziklerin tarihi şifreleri

İÇİNDEKİLER

İşte Afyoncu'nun konuyla ilgili o yazısı:
İstanbul'un fethinden sonra Fatih'in emriyle üç gün içinde Ayasofya'nın cuma namazı kılınacak hâle getirilmesi için yoğun bir çalışma başlatıldı. Ustaların gece-gündüz çalışmasıyla mihrap tarafındaki fresklerin üstleri mermerler ile kapatıldı. Mabedin diğer kısımlarındaki tasvirlerin üzerleri de namaz kılmaya mani olmayacak şekilde mermerlerle kapatılarak Ayasofya, cuma namazı için hazır hâle getirildi.

MOZAİKLER KİREÇLE KAPLANDI
İlk cuma namazından sonra Fatih döneminde mozaiklerin bir kısmının kireçle kapatıldığı, bazı mozaiklerin ise örtüyle namaz kılanların göremeyeceği bir hale getirildiği anlaşılıyor. III. Murad döneminde sarayın Yahudi hekimlerinden Domenico Hierosolimitano, 16. yüzyılın sonlarında Ayasofya'daki bu durumu şöyle anlatır: "Eskiden kilisenin içi de mozaiklerle harikulade dekore edilmiş olmasına rağmen İstanbul'u alan Türk Mehmed bütün bu emeği kaldırttı ve büyük kubbenin ortasındaki hariç her şeyi kireçle kaplattı. Yalnızca Grek tarzında mozaikle işlenen Yüce Bakire Meryem'in tasviri korundu, orada bırakıldı ve meçhul bir sebepten dolayı muhafaza edildi. Aşağıdan yukarı bakıldığında Türk'ün oraya yerleştirilmesini sağladığı örtü arkasından neredeyse hiç görünmez, fakat üst kata çıkıldığında görebilirsiniz"

19. YÜZYIL ORTALIRINDA KAPATILDI
1670'lerin başında İstanbul'da bulunan Guillaume-Joseph Grelot'un eserindeki Ayasofya'nın planı, caminin içini ve dışını teferruatlı olarak çizdiği gravürler önemlidir. Ayasofya'nın cami olduktan sonraki yeni durumunu Avrupa'ya tanıtmıştır. 1670'lerde mihrabın üstündeki kubbede Hz. İsa'yı kucağında tutan Hz. Meryem ve kubbedeki diğer melekler, ve kemerlerde aziz resimleri gravürlerde gözükmektedir. Grelot'tan sonra 1710'da İstanbul'da bulunan İsveçli Cornelius Loos Ayasofya'yla ilgili çok kıymetli gravürler çizmiştir. Gravürlerde mihrabın üstündeki kubbede Hz. İsa'yı kucağında tutan Hz. Meryem, oradaki kubbenin yanlarındaki iki melek ve kubbedeki diğer melekler ve kemerlerdeki azizler Grelot'ta olduğu gibi Loos'daki gravürlerde de mevcuttur. Bu Hz. Meryem'in sağında olan Cebrail bugün kısmen varken, soldaki meleğin sadece ayakları kalmıştır.1847-1849 yılları arasında Ayasofya'da büyük bir tamirat başlatıldı. Fossati kardeşlerin restorasyonu sırasında bazı mozaikler badana altından çıkarılıp, tamir edilerek tekrar örtüldü. Daha önce açık olan birçok mozaik de kapatıldı. Kubbedeki meleklerin yüzleri de levhalarla örtüldü. Bugün bu meleklerden sadece birinin yüzü açılmıştır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ