Sabah yazarından Emin Çölaşan'ın FETÖ'den ceza almasına tepki gösterenlere eleştiri

Sabah yazarı Melih Altınok, bugün köşesinde kaleme aldığı yazıda Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün açıklamalarından yola çıkarak FETÖ'den ceza alan Sözcü yazarı Emin Çölaşan'ın ceza alma nedenlerini yazdı.

Giriş Tarihi 05 Ocak 2020, 08:14 Güncelleme 05 Ocak 2020, 08:20
Sabah yazarından Emin Çölaşan’ın FETÖ’den ceza almasına tepki gösterenlere eleştiri

İÇİNDEKİLER

Sabah Gazetesi yazarlarından Melih Altınok, bugün yazdığı yazıda Sözcü yazarı Emin Çölaşan'a FETÖ'den verilen cezayı kaleme aldı. Adaletin terazisinin şaşmaması için "kime ne ceza verirseniz kim ne der" diye bakmaması gerektiğinin altını çizen Altınok, Çölaşan'ın ceza almasına neden olan gerekçeleri yazdı.

İşte Melih Altınok'un "Minik kuşun ontolojisi" başlıklı o yazısı
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, dün CNN Türk'te Hakan Çelik 'in sorularını yanıtladı.
Bakan Gül, Çelik'in Sözcü gazetesi davası ile ilgili "Bazen öyle kararlar görüyoruz ki, acaba bu karar mücadeleyi sulandırmaz mı diyoruz" şeklindeki tespitine şöyle karşılık verdi:
"Milyonlarca yargı mensubunun önünde kararlar veriliyor. Sürecin bir üst merciinde de karar veriliyor. Özellikle FETÖ davaları gibi kritik davalarda bu konular sulandırılmamalı. FETÖ'ye ontolojik olarak karşı çıkmış insanları da bu süreçlere soktuğunuzda elbette sulandırma olarak yorumlanabiliyor. Bizim güvencemiz bir üst mercinin karar vermesidir. Hafızamız taze, deliller üretilerek mağduriyetler yaratıldı. 300 bin kişi değil 3 milyon FETÖ'cü olsa buna en çok FETÖ'cüler sevinir."

***

"Gerçeğin tespiti, mahkemenin amaçlarından sadece biridir" derler.
"Peki diğerleri nedir" diye sorarsanız, ülkeden ülkeye göre değişir...
Mesela "demokratik bir hukuk devletinde" yargının "kamuoyu algısı yönetme" gibi amacının olmasını asla düşünemezsiniz.
Delil neyse ona göre karar verirsiniz.
Kime ne ceza verirseniz kim ne düşür diye kaygılanmaya başlarsanız, hukuku tesis edemezsiniz, terazi illa ki şaşar.
Adaleti temsil eden Themis'in gözünde bağın işlevi de budur.
Elindeki kılıç havaya kalktığında, Arınç'ın damadı mı, bekar mı, dul mu, öğretmen mi, öğrenci mi, diye sormaz. "Ontolojinize" bakmaz.

***

Bakmamalıdır.
Çünkü bakarsa yanılır...
FETÖ'nün, devlete açık savaş ilan ettiği, seçilmiş meşru hükümeti devirmeye yeltendiği, yani hukuken suça konu olacak bir forma büründüğü günlerde sempati duymaya başlayanları "yapısal olarak" FETÖ karşıtı sanabilir.
Darbeye sayılı günler kala, 29 Ekim 2015'te, "Şimdi cemaati savunma zamanı" yazanların "Atatürkçü" olduğunu düşünebilir...

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN