Kılıçdaroğlu küreselcilerin kuklası mı?

CHP içerisindeki koltuk kavgası ve "çete" tartışmaları sıcaklığını koruyor. Son olarak parti içindeki bir grubun Muharrem İnce'yi siyaseten "gömme" kumpası, "CHP'yi yöneten çete" iddialarını tekrar gündeme getirmiş, İnce'yi bitirenin CHP lideri Kılıçdaroğlu olduğu konuşulmuştu. Sabah Gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, bugünkü "İpin ucu Kılıçdaroğlu'nda mı?" adlı köşe yazısında Kılıçdaroğlu için "sadece bir figüran" diyerek CHP'yi yöneten daha derin bir unsura dikkat çekti.

Giriş Tarihi 30 Kasım 2019, 12:40 Güncelleme 30 Kasım 2019, 12:48
Kılıçdaroğlu küreselcilerin kuklası mı?

İÇİNDEKİLER

İşte Hasan Basri Yalçın'ın bugünkü köşe yazısı:

Muharrem İnce'yi siyaseten gömdüler. Allah taksiratını affetsin.
Ama tam olarak kimin gömdüğü şimdilik muamma. Kimileri asıl kaynak olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu işaret ediyor. Bu zamana kadar parti içi muhalefeti teker teker devre dışı bıraktığı için İnce'yi de bitirenin Kılıçdaroğlu olduğu söyleniyor.
Ben bu fikre katılmıyorum. Ne öncekilerini ne de İnce'yi Kılıçdaroğlu'nun gömdüğünü veya gömebileceğini sanmam.

"KILIÇDAROĞLU HEP FİGÜRANDI"
Evet, CHP'nin delege yapısı Kılıçdaroğlu'nun elinde kurumsal anlamda önemli bir koz. Bu sayede kolayca tasfiye gerçekleştirebilir. Ama bu seferki durumun delege yapısıyla alakası yok. Kendisinin de bir figüran olduğunu düşünüyorum. Muharrem İnce'nin ima ettiği ama açıklama cesaretini gösteremediği çete ve o çeteye müzahir tüm küreselci isimler uzun süredir CHP'yi kontrol ediyor. Kılıçdaroğlu bu resmin içinde aslında hep bir figürandı.



Asıl özelliği düşük profilli olması. İşe yaramaz. Aday olmaz. Siyasi geleceği yok. Bu nedenle partiyi uzaktan kumandayla yönetmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat. Bir adam sırf işe yaramaz diye işe yarar mı? Olabiliyormuş. Çünkü bu zamana kadar her neyi ve kimi dayattılarsa Kılıçdaroğlu kabul etmek durumunda kaldı. İşte bu yüzden hâlâ o koltukta oturuyor.

"LİDER DİYE GELİP MÜDÜR OLUR"
Gerçi başlarda kendisini de Gandi Kemal diye sunmuşlardı ama alakası bile olmadığı ortaya çıktı. Bazen öyle olur. Lider diye getirilir ama müdür haline dönüşür. Gelen evrakı imzalar ama siyasi etkinliği yoktur. Siyasi etkinlik kurumsal etkinlik değildir. Parti içinde parti tüzüğünün kendisine verdiği yetkiyi küçük işlerde kullanmak partiyi yönetmek anlamına gelmiyor. Aksine asıl güç başka yerde. Ve Kılıçdaroğlu elini temiz tutmak isteyenlerin ve sahneye çıkma şansı olmayanların kullandığı bir genel başkan.



Karakteri de buna uygun. Zaman zaman bu tür yönetici görünümlü etkisiz elemanlara rastlamışsınızdır. Bunlar çok farklı nedenlerden bu tür görevlerde tutulabilir. Genelde de bir denge unsuru haline gelirler. Başka bir kıymetleri yoktur. O kadar işe yaramaz ki hiçbir kimseye hiçbir kuruma zarar vermesi mümkün değil. CHP'nin bütün günahlarını onun sırtına yükler başka isimleri öne sürersiniz. Öyle olmadı mı? Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül, Ekrem İmamoğlu hep bu projelerin bir parçasıydı. Azıcık becerikli ve siyaseten azıcık kendisine saygısı bulunan bir genel başkan kendisini bu hale getirir mi? Genel başkan dururken başka isimlere başvuruluyorsa durup bir düşünmesi lazım. "Ben burada niye oturuyorum" diye.

"EN AZINDAN KOLTUĞU TUTARIZ"
Aslında kendisi de durumun farkında. Ama yapacak daha iyi işi olmadığı için rıza gösteriyor. Bu saatten sonra daha iyi bir senaryo mümkün değilse en azından koltuğu tutarız havasında.



"KENDİSİNİ ORAYA KOYANLAR İPİNİ ÇEKER"
Düşük profillilerinin genel eğilimidir. Küçük oyunlarla ve çetecilik faaliyetleriyle küçük hesaplarını yürütmenin derdindedir. Herkes bilir. Kendisi de bilir ama bu gerçeği görmemek ve göstermemek için çabalar. Aslında bunlar hem kurumlarının hem de ülkenin sırtına yüktür. Doğru düzgün bir parti işleyişinin ve parti içi akışkanlığın önündeki engeldir. Bu yüzden partinin içinden veya dışından çıkan başka isimler Kılıçdaroğlu'nun önüne geçmektedir. O da kendini oyalamaktadır. Ama gün gelir ihtiyaç biter. Yeni hesaplar ortaya çıkınca kendisini oraya koyanlar ipini de çeker.