İki kızının da katilini karşısında gören anne gözyaşlarını tutamadı!

Konya’da platonik aşık olduğu komşusunun 25 yaşındaki kızı Şeyma Sarı ile kız kardeşi Tuğba Sarı’yı tabancayla öldüren, anneleri Hacer Sarı’yı da yaralayan Muzaffer Canpolat’ın yargılanmasına başlandı. Anne Hacer Sarı, kızlarının katil zanlısını karşısında görünce gözyaşlarını tutamadı.

Giriş Tarihi 21 Kasım 2019, 13:54 Güncelleme 21 Kasım 2019, 15:15
İki kızının da katilini karşısında gören anne gözyaşlarını tutamadı!

İÇİNDEKİLER

Olay, 27 Haziran günü Selçuklu ilçesi Binkonut Mahallesi Revan Sokak'taki apartmanda meydana geldi. 2014 yılında Hollanda'dan ülkeye dönen ve eşinden ayrı olduğu için yalnız yaşayan Muzaffer Canpolat, karşı komşusu Burhanettin Sarı'nın evden ayrıldığını görünce, eline aldığı tabancasını arkasına gizleyip, evden çıktı. Ayakkabı atölyesinde çalışan 3 çocuk babası Canpolat, kapıda bekleyen Hacer Sarı ile kızları Şeyma ve Tuğba'nın yanına gitti. İddiaya göre, ''Sizinle konuşmamız gereken konu var. Konuşup, halledelim'' diyen Canpolat'a, Hacer Sarı ''Bizim, sizinle konuşacağımız bir şey yok'' yanıtını verdi. Bu sırada kendilerine yaklaşan Canpolat'ı itti. Canpolat da arkasında gizlediği tabancayı çekip, Hacer Sarı'yı başından vurdu. Bunun üzerine Şeyma ve kardeşi Tuğba Sarı, evin içine kaçtı. Peşlerinden içeri giren Muzaffer Canpolat, odaya saklanan Şeyma Sarı ile salona saklanan Tuğba Sarı'ya da tabancayla vurdu. Canpolat, yakındaki polis merkezine giderek, teslim oldu.

Şanlıurfa Eyyübiye Mutlukaya İlkokulu'nda görev yapan ve okulların kapanmasıyla ailesinin yanına gelen öğretmen Şeyma Sarı'nın, kalbine isabet eden mermiyle yaşamını yitirdiği belirlendi. Şeyma Sarı'nın doğum gününde hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Göğsünden yaralanan Tuğba Sarı ise kaldırıldığı Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde kurtarılamadı. Başından vurulan uzun süre yoğun bakımda kalan anne Hacer Sarı, tedavisinin ardından taburcu oldu. Muzaffer Canpolat ise çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Şeyma ve Tuğba Sarı kardeşleri öldüren, anneleri Hacer Sarı'yı ağır yaralayan Muzaffer Canpolat hakkında 'kasten öldürme' suçundan 2 kez müebbet hapis ile 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan da 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Konya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Mahkemeye sunulan iddianamede, sanığın, genç kızın öksürük ve hareketlerinden kendisine yönelik anlamlar çıkardığı ve değişik duygular beslediği belirtilerek, Muzaffer Canpolat'ın şu sözlerine yer verildi: "Tuğba ve Şeyma'yı çocukluklarından beri tanırım. Şeyma'nın bana karşı hareketlerinden dolayı değişik duygular içerisine girdim. Şeyma ben evdeyken değişik şekilde öksürüyordu. Şeyma benimle iletişim kurmak için bu şekilde öksürüyordu. Şeymaların evinden benim evimin duvarına vurma gibi sesler geliyordu. Bir gün balkonda sigara içerken Şeyma'nın aşağıya gittiğini gördüm. Balkona el işarete yaptığını, bu el işaretinden Şeyma'nın benimle konuşmak istediğini anladım. Ben de aşağıya indim. Şeyma ile dolmuş durağında karşılaştık. Şeyma'nın beni beklediğini hissettim. Şeyma bilerek, dolmuşa binmedi. Bu sırada Hacer evden çıkarak Şeyma ile konuşmama fırsat vermedi. Fırsatım olsaydı Şeyma'ya onu sevdiğimi söyleyecektim. Bir süre sonra Şeyma'nın babası Burhanettin bana, Şeyma'yı neden takip ettiğimi sordu. Aramızda tartışma çıktı. Sarı ailesinin, nasıl olduğunu bilmiyorum ama evime girdiklerini hissediyorum. Tuvaletin içerisinde ve lavabonun altına sarı bir şeyler dökülmüş. Yatak odasında da bayan parfümü gördüm."

Canpolat, ifadesinin devamında ise şunları anlattı: "Olay günü Şeyma ile konuşmaya karar verdim. Camdan Şeyma'nın babasının aracının aşağıda olup olmadığını kontrol ettim. Arabanın aşağıda olmadığını görünce daha önce satın aldığım tabancayı evin yüklüğünden çıkarttım. Silahın içerisinde 5-6 mermi vardı. Cebime de 8 yedek mermi aldım. Silahı elime aldım ve belimin arkasına sakladım. Kapının dürbününden baktığımda Hacer Sarı'yı ve kapının açık olduğunu gördüm. Hacer'in yanına gidip konuşmak istediğimi söyledim. 'Kafamdaki sorunu bitirmek istiyorum' dedim. Hacer konuşmama fırsat vermedi. Bu sırada Tuğba ve Şeyma merdivenlerden çıkıyorlardı. Hacer beni konuşturmadı ve itekledi. O anda kendimi kaybettim. Tabanca ile kapıda duran Hacer'e ateş ettim. Hacer yere düştü. Şeyma içerideki odaya geçti. Ben de peşinden gittim. Şeyma'ya birkaç el ateş ettim. Sonra Tuğba'nın bulunduğu odaya gittim. Tuğba'ya kızgın olduğum için ona da ateş ettim. Daha sonra koşarak, daireden çıktım. Bina çıkışında beni komşunun eşi gördü. Bana ne olduğunu sordu. 'Bana bu hayatı zehir ettiniz' dedim. Karakola gidip teslim oldum."

Şeyma ve Tuğba Sarı'yı öldürdüğü için pişman olduğunu, Hacer Sarı'yı vurduğu için ise pişmanlık duymadığını belirten Canpolat, "Şeyma'nın nişanlı olduğunu karakolda öğrendim. Nişanlı olduğunu bilseydim, hayatımdan silerdim. Şeyma'nın egosunu tatmin etmek için bu şekilde bana davrandığını sandım. Şeyma'nın beni sevdiğini babasının da bu durumu engellediğini sandım. Şeyma'nın beni sevdiği için okula ara verdiğini düşündüm" dedi.

Tutuklu sanık Muzaffer Canpolat'ın yargılanmasına başlandı. Davanın ilk duruşmasına Burhanettin Sarı, eşi Hacer Sarı, tanıklar, çeşitli STK temsilcileri ve taraf avukatları katıldı. Çok sayıda vatandaş ise adliyeye gelerek aileyi yalnız bırakmadı. Anne Sarı, katil zanlısı Muzaffer Canpolat'ın salona getirilmesinin ardından gözyaşlarını tutamadı.

İlk kez ifade veren Hacer Sarı, "Olay günü kızım Tuba ile dışarı çıkacaktık. Ben tam evin kapısını örtmüştüm ki; Muzaffer'in kafama silah dayadığını gördüm. Ben bir şey söyleyemeden silahı ateşledi. Daha sonra neler oldu bilemiyorum. Şeyma öğretmenlik yapıyordu. Bir keresinde kızım bana Muzaffer'in kendisine baktığını ve kendisini tedirgin ettiğini söyledi. Ben de bir gün Muzaffer'in zilini çaldım. Yaptığı bu hareketlerin yanlış olduğunu söyledim. Muzaffer bana kendisinin iftira attığını söyledi. Ben de bu durumdan tedirgin olduğum için kızımı bindirmek için her gün dolmuş durağına kadar gidiyordum. Bir gün Muzaffer'in evden erken çıktığını görünce kızımla dolmuş durağına kadar gitmedim. Bir süre kızım bana mesaj atarak Muzaffer'inde aynı dolmuşa bindiğini söyledi. Ben de kızıma yolda inmesini söyledim. Muzaffer'den şikayetçiyim" dedi.

Sanık Muzaffer Canpolat ise "Şeyma ve ailesi beni dinliyorlardı. Evime girip çıkıyorlardı. Ben de bu durumu Şeyma'ya sormak amacıyla konuşmak istediğimi söyledim. Yanıma tabancamı da almıştım. Tabancamı yanıma almamın sebebi Hacer Sarı ve kızlarının tavırlarına göre hareket etmekti. Tuba ve Şeyma içeri girdiler. Hacer'e konuşmak istediğimi söyledim. O da beni itekledi. Daha sonra neler oldu hatırlamıyorum. Olay nedeni ile pişmanım. Bu olaydan 4-5 ay kadar önce Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde psikolojik tedavi gördüm. Ben basında çıkan haberler gibi Şeyma'yı sevmiyordum. Amacım sadece konuşmaktı" diye konuştu

Davada tanık olarak dinlenen aynı apartmanda oturan Remzi Duruer ise Muzaffer Canpolat'ın Şeyma'yı takip ettiğini söyledi. Duruer, "Bir gün Burhanettin benim evime gelerek Muzaffer'in Şeyma'yı takip ettiğini söyledi. Bu nedenle de Muzaffer'e kızdığını söyledi. Ben de eşim ile Muzaffer'in evine gittim. Muzaffer'i benim evime getirdik. Ona neden Şeyma'yı takip ettiğini sordum. Ben öyle bir şey yapmadım dedi. Ben ısrar edince ona bir şey danışacaktım dedi. Muzaffer ile Burhanettin arasında tartışma çıktı. Tartışma kavgaya dönüştü ve biz ayırdık. Muzaffer'i evden çıkardık" dedi. Ailenin avukatı Ferit Atalay ise sanığın suçunun sabit olduğunu, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve kasten adam öldürmeye teşebbüs suçlarından ceza alması gerektiğini, olayı tasarladığını ve hunharca bir aileyi katlettiğini söyledi.