Akşener'e Demirtaş göndermeli acılı anne tepkisi: "Sizin yüreğiniz Selahattin Demirtaş için atabilir ama..."

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Diyarbakır'da evlat nöbetindeki acılı anneler için HDP ve PKK'yı kullanmayarak cılız bir açıklama yapmasına tepki gösteren Sabah gazetesi yazarı Şebnem Bursalı, "Sizin yüreğiniz masum 52 canın ölümünde parmağı olan Selahattin Demirtaş için atabilir ama bu anaların yüreği, dağa çıkarılan ve ölü mü diri mi olduğunu bile bilmedikleri evlatları için atıyor" diye yazdı.

Giriş Tarihi 11 Eylül 2019, 09:39 Güncelleme 11 Eylül 2019, 09:39
Akşener’e Demirtaş göndermeli acılı anne tepkisi: Sizin yüreğiniz Selahattin Demirtaş için atabilir ama...

İÇİNDEKİLER

Diyarbakır'da çocukları hain terör örgütü PKK tarafından kandırılarak dağa kaçırılan acılı ailelerinin HDP il binası önündeki evlat nöbeti sürüyor. Ailelerin HDP binası önündeki bekleyişlerinin 9'uncu gününde evlatlarını geri isteyen ailelerin sayıları 21'e yükselirken muhalefetin bu duruma kısık sesle tepki göstermesi dikkat çekti.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ise yayınladığı yazılı basın açıklamasında Diyarbakır'daki acılı ailelere destek verirken HDP ve PKK'yı geçirmemesi büyük tepki görmüştü.

Akşener'in evlat nöbetindeki ailelere bu kadar sessiz kalmasını köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Şebnem Bursalı, Akşener'in açıklamasındaki "Çözüm adresi bir partinin kapısı değil, devlet kapısıdır" sözlerine tepki gösterdi.

Bursalı, Akşener'in bu açıklamaları için "Çözümün adresi bir partinin kapısı değil" diye buyurmuş bir partinin Genel Başkanı. Hem de bir kadın... Hem de bir anne... Bunu söyleyen, İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçi... Yani; terörle mücadelenin nasıl yapıldığını bir dönem bizzat yaşayan ve içinde olan biri... "Annelerin acısı üzerinden değer inşa etmeye çalışanlar" olarak nitelendirmiş biz ve bizim gibileri." diye yazdı.

"Peki, siz ne duruyorsunuz hala bir kadın, bir anne, bir kadın siyasetçi olarak bu acılı anaların yanında bugün olmayacaksanız ne zaman olacaksınız?" diyen Bursalı, "Sizin yüreğiniz masum 52 canın ölümünde parmağı olan Selahattin Demirtaş için atabilir ama bu anaların yüreği, dağa çıkarılan ve ölü mü diri mi olduğunu bile bilmedikleri evlatları için atıyor" ifadelerini kullandı.

İşte Şebnem Bursalı'nın o yazısı:

Çözümün adresi bir partinin kapısı değil" diye buyurmuş bir partinin Genel Başkanı. Hem de bir kadın... Hem de bir anne... Bunu söyleyen, İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçi... Yani; terörle mücadelenin nasıl yapıldığını bir dönem bizzat yaşayan ve içinde olan biri... "Annelerin acısı üzerinden değer inşa etmeye çalışanlar" olarak nitelendirmiş biz ve bizim gibileri.
Yapmayın Meral hanım, bari siz yapmayın... Bir kadın, bir anne, bir kadın siyasetçi olarak, bu acılı annelerin haklı feryadını siz eğer değersizleştirir, siz eğer politikaya alet ederseniz, biz diğer erkek politikacılara ne anlatacağız, ne diyeceğiz?
PKK, sizin iktidar olduğunuz dönemde en azgın, en azılı, en kanlı günleri yaşattı bu ülkenin bütün analarına. Bu alçak terör örgütünün sözde zorunlu askerlik yasası sizin döneminizde peydahlandı. Buna göre, Kürt nüfusunun yoğun olduğu köylerde yaşayan her aile en az 1 çocuğunu PKK'ya militan olarak vermek zorundaydı. Bunu kabul etmeyenlerin çocukları da, zorla dağa çıkarılmıyor muydu? Sizin zamanınızda değil miydi bu terör örgütünün stratejisi; her evden 1 kişi mezara, 1 kişi dağa, 1 kişi hapse! Her evden 3 kurban yani. Aynı kalleş örgüt, binlerce çocuğun kanına girmedi mi aynı zamanda? Şimdi bu çocukların kimisi hapislerde çürüyor, kimisi toprağın altında çoktan çürüdü, kimisi de hala dağda. Ben gittim, tek tek hepsiyle konuştum. Her bir sözü yüreğimi deldi geçti evladının yolunu ölüsü ya da dirisiyle gözleyen bu kahraman anaların. Peki, siz ne duruyorsunuz hala bir kadın, bir anne, bir kadın siyasetçi olarak bu acılı anaların yanında bugün olmayacaksanız ne zaman olacaksınız?
35 dereceden fazla sıcağın altında, mesai yapar gibi sabah gelip gece yarılarına kadar orada duruyor bu acılı analar, acılı babalar. Aralarında sadece evlatları dağa çıkan ya da kaçırılan analar yok. Kalleş terör örgütünün yollarını kesip kaçırdığı asker ve polis anaları da onlarla birlikte. İster kandırılsın çıksın ister kaçırılsın, her biri aynı acıda buluşuyor; Evlat acısı. Kız anneleri de geliyor artık oraya. Senin evladın-benim evladım diye görmeden, nedensiz niçinsiz amasız fakatsız ve hatta ideolojisiz buluşmamız gereken başka bir acı, başka bir adres olabilir mi? Biz şimdi dayanışmayacağız da, ne zaman bir ve beraber olacağız? Bu anaların kaybedecek artık başka hiçbir şeyi yok. Onlar umudun kendisi, onlar umudun adresi artık. Ve bunu bir kadın siyasetçi, hem de anne olan bir siyasetçi anlamazsa, bu en asil duyguyu da siyasete alet ederse, siz daha kalkıp ne anlatacaksınız bu millete?
Sizin yüreğiniz masum 52 canın ölümünde parmağı olan Selahattin Demirtaş için atabilir ama bu anaların yüreği, dağa çıkarılan ve ölü mü diri mi olduğunu bile bilmedikleri evlatları için atıyor.
Babaların hıçkırıkları, anaların feryatlarına karışıyor Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde. Ama siz bu anaların yanında olmak, onların acısını paylaşmak yerine, PKK terör örgütü ile iltisaklı olduğu için görevden uzaklaştırılan HDP'li Belediye Başkanlarına sahip çıkın. Selahattin Demirtaş'ın sazının tıngırtısını ayakta alkışlayanlar, yolunu gözleyenler, bu acılı anaların çığlıklarına, feryatlarına kör-sağır-dilsiz kesildiniz ama korkunun ecele faydası yok. Çünkü artık cesaret korkuyu yendi...