Başkan Erdoğan'dan Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda önemli açıklamalar

Son dakika haberi... Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda önemli açıklamalarda bulundu. Yerel seçimlerin ardından el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat'ı hatırlatan işler yapıldığına dikkat çeken Erdoğan, "El değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalar görülüyor. FETÖvari taktikler kullanılarak üniversiteli kız çocuklarımıza güvenli yurt imkanı sunan vakıf ve derneklerimiz hedef haline getiriliyor." dedi.

Giriş Tarihi 08 Eylül 2019, 15:29 Güncelleme 08 Eylül 2019, 16:31
Başkan Erdoğan’dan Önder İmam Hatipliler Buluşması’nda önemli açıklamalar

İÇİNDEKİLER

Başkan Recep Tayyip Erdoğan Malatya'da düzenlenen Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda konuştu. Başkan Erdoğan 31 Mart ve 23 Haziran'da yapılan yerel seçimlerin ardından el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamaların başladığına dikkat çekerek, "İmam hatiplere ve gönüllü kuruluşlarımıza yönelik tacizlerin arttığı günlerde bu buluşmayı çok anlamlı buluyorum. Son seçimlerde ortaya çıkan sonuçların imam hatip hazımsızlığını tekrar nüksettirdiğini görüyoruz. 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atılıyor." dedi.

İşte Erdoğan'ın açıklamasından öne çıkanlar:
"Buradan ülkemizin dört bir yanındaki imam hatipli kardeşlerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Bugün bir kez daha imam hatip nesliyle, imam hatipli dostlarla bir araya gelmenin bahtiyarlığı içindeyim. Bu sene 16'ncısı düzenlenen imam hatip kurultayının başarılarla dolu olmasını temenni ediyorum.

Tek parti döneminde kapatılan bu okulları 1951 yılında tekrar açan şehit başbakan Adnan Menderes'e onun MEB Başkanı Tevfik İleri'ye rahmet diliyorum. Son nefesine kadar mücadele eden Celalettin Ökten hocamızı, Ahmet Muhtar Büyük Çınar'ı, Ahmet Hamdi Akseki'yi yad ediyorum. Onlar öncüler önderler olarak mücadeleleriyle yolumuzu aydınlattılar. Onlar bizim için, gelecek nesiller için zor zamanlarda sadece Hakk'a ve halka sığınarak çok büyük işler başardılar. Onlar köy köy, ilçe ilçe gezerek imam hatipleri kurmak için çetin mücadeleler verdiler. Her türlü engele, imkansızlığa rağmen idealden vazgeçmediler.

"ŞEREF PAYESİ OLARAK TAŞIYACAĞIM"
Biz de imam hatipli olarak o büyük insanların talebesi olarak, bu yapıyı boynu bükük koymamak için çalıştık. Emanet olan bu okulları 3-5 kendini bilmezin insafına terk etmedik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan Cumhurbaşkanlığı'na kadar üstlendiğimiz görevlerde imam hatipli yetişmesine önem verdik. O güzel çatı altında önce vefayı öğrendik. Bu çatı dürüstlüğü, samimiyeti, ülkesine milletine bayrağına bağlı olmayı öğretti. Biz bu okullarda mücadeleyi, sabrı, dirayeti öğrendik. Biz imam hatiplerde ahlakı, dayanışmayı, ekmeğimizi paylaşmayı öğrendik. Biz bu okullarda kardeşliğin, muhabbetin eşsiz lezzetini tattık. Hepsinden önemlisi bu okullarda hayat karşısında soylu bir duruş sahibi olmayı öğrendik. 4 evladımı 4'ünü de imam hatip okullarına gönderdim, bundan da çok huzurluyum. Kendim de imam hatip lisesi mezunu olmayı büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğimde taşıdım. Bu onuru şeref payesi olarak üzerimde taşımaya devam edeceğim.

"İETT'DE SAKALLA UĞRAŞMAYA BAŞLADILAR"
İmam hatiplere ve gönüllü kuruluşlarımıza yönelik tacizlerin arttığı günlerde bu buluşmayı çok anlamlı buluyorum. Son seçimlerde ortaya çıkan sonuçların imam hatip hazımsızlığını tekrar nüksettirdiğini görüyoruz. 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atılıyor. Gönüllü teşekküllerimiz hakkında intikam güdülüyor. Vakıf ve derneklerimiz hedef haline getiriliyor. Millete ve gençlere hizmetten başka amacı olmayan kuruluşlara itibar suikastı düzenleniyor. Burs vermekten, ücretsiz yurttan bahsedenler işe vakıf ve derneklere saldırmakla başladılar. İnançlara dem vuranlar milletin kılık kıyafetiyle uğraşıyor. İETT'de sakallarla uğraşmaya başladılar.

SANATÇILARA ÇAĞRI
Seçim döneminde takılan özgürlük maskesi yerini baskıya, fişlemeye, faşizmi aratmayan tahammülsüzlüğe bıraktı. Hiç kimsenin aşıyla ekmeğiyle oynamayacağız diyenler binlerce insanı kapı dışarı etti. Bir tas çorbaya göz diken, bölücülere gösterdikleri empatiyi evladı dağa kaçırılan insanlardan esirgeyen nobran bir zihniyet aldı. Cumartesi Anneleri için her cumartesi Galatasaray'a gidenler yok muydu? Cumartesi Anneleri için buraya gidenler, şimdi Diyarbakır Belediyesi'nin önünde evlatları dağa kaçırılmış annelerin yanına niye gitmiyorlar? Çünkü bunlar ikiyüzlü, dürüst değil. Aynısı Taksim'de 12-13 ağacın yeri değiştiriliyor diye kıyamet koparanlar, ormanlarımız yakıldı, PKK üstlendi mi üstlendi. Bu ormanların yakılışını üstlenen PKK'ya karşı çevre dostları niçin durun demiyor? Dürüst değiller.

"İDEOLOJİK SAPLANTI HALİNİ ALMIŞTI"
Milletin kökleriyle bağını koparmak için daha önce pek çok teşebbüs yapılmıştı. Toplumun belli bir kesiminde ideolojik saplantı halini almıştı. Tek parti döneminde bu adeta devlet politikasına dönüşmüştü. Batılılaşma adı altında yapılanlar milletimizde çok derin yaralar açmıştır. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği günlerimiz oldu. Kur'an-ı Kerim'in ahırlarda, derme çatma binalarda gizli saklı şekilde öğretildiği dönemlerden geçildi. Zor zamanlarımız oldu. İmam hatipte bazı hocalarımız 'Siz ölü yıkayıcısı mı olacaksınız' dediler, bizim onurumuzla oynamaya çalıştılar. Onların gassal diye düşündüklerinden Cumhurbaşkanı, Başbakan çıktı. Bizim birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz çok ama çok önemli. Bizi bölmek, parçalamak gayreti içinde olanlar olabilir. Bu oyunu bu kadrolar bozacak.

"KUTLU YOLCULUĞA KİMSE SET VURAMAZ"
Türkiye üstadın ifadesiyle Allah ve ahlak demenin yasak olduğu, ıstırap dolu günlere şahitlik etti. Bu ülkede insanlar sakalından, kılık kıyafetinden dolayı sokaklardan toplantı. Anadolu insanı 'takunyalı' diye aşağılamaya çalıştı. Göbeğini kaşıyan adam, makarnacı diyerek kin kustular. Başörtülü kızlarımıza 'sıkma baş' diye hakaret ettiler. Ne dediler, 'sen git temizlikçi ol', 'sen git tarlada çalış'. Niye başörtülüden hakim, savcı, doktor olamaz. Hesapların üzerindeki hesap rabbimizin hesabıydı. Bunun karşısında duramadılar. Bu ülkede onların kabullenemediği bu makamlara imam hatip mezunları da geldi. Tek parti döneminden 27 Mayıs darbesine, 28 Şubat'a kadar demokrasinin askıya aldığı dönemleri milletle hesaplaşmaya döndürdüler. Dernek, vakıf ve kurumlarımızı hedef aldılar. hiçbirisi de başarılı olamadı. Hakkın ve halkın iradesi galip geldi.

Bin kere mazlum olmak, bir kere zalim olmaktan iyidir. Çünkü zulm ile abat olanın ahiri berbat olur. Milletin kurumlarıyla, değerleriyle kavga edenler bugün de kendilerini bekleyen akıbetten kurtulamayacaklar. Vakıflarımızın yıpratılmasına milletimiz müsaade etmeyecektir. Bundan sonra da dişinden tırnağından artırdıklarıyla teşekküllerimizi desteklemeye devam edecek. Bu topraklardaki 1071'den 2071'e giden kutlu yolculuğumuza kimse set vuramaz. Bu millet asla yeni 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların yaşanmasına izin vermez. Türkiye'de 3 Kasım 2002 itibariyle vesayetin kapısı tekrar açılmamak üzere kapanmıştır.

Ciğerpareleri dağa kaçırılan anaların direnişi Kandil'deki kan tüccarlarına diz çöktürecektir.