Uluslararası suç çetesi Facebook, 100 yıl içinde yaşanmış en büyük seçim düzenbazlığına imza attı

Dünyanın en fazla ziyaret edilen ABD merkezli sosyal paylaşım sitesi Facebook dünya üzerinde artık tehlikeli boyuta ulaştı. Ülkelerin iç işlerine karışmada, toplumu dizayn etmede, manipülasyon ve algı yönetiminin merkezi haline gelen Facebook ülkelerin geleceğini de etkileme yönelik operasyonlarıyla da tartışılıyor. Aldatıcı reklamlar ve insanlara sundukları haber akışlarıyla toplumu manipüle eden, ülkelerin iç siyasetine yön veren Facebook’a devletler de müdahale edemiyor.

Giriş Tarihi 24 Haziran 2019, 15:08 Güncelleme 24 Haziran 2019, 15:37
Uluslararası suç çetesi Facebook, 100 yıl içinde yaşanmış en büyük seçim düzenbazlığına imza attı

İÇİNDEKİLER

ABD'li sosyal paylaşım şirketi Facebook dünya üzerindeki kirli algı operasyonlarına hız kesmeden devam ediyor. Ülkelerin iç işlerine direk müdahalede bulunan Facebook toplumu dizayn etme operasyonlarıyla uluslararası bir suç şebekesi olmakla da suçlanıyor. Dünyada milyonlarca insanın kullandığı Facebook insanlara direk ulaşarak herkese farklı içerik gösteriyor. Facebook'un İngiltere'de Brexit oylaması sırasında insanlar üzerindeki etkisi çarpıcı biçimde gözler önüne serildi. İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecinde Facebook'un karanlık misyonu bir İngiliz gazeteci tarafından deşifre edildi.

İNSANLAR FACEBOOK TARAFINDAN NASIL YANILTILIYOR?
İngiliz gazeteci Carole Cadwalladr Brexit oylaması sırasında Facebook'un karanlık yüzünü ortaya koydu. Gazeteci Cadwallad konuşmacı olarak katıldığı TED konferansında Facebook'un dünyada nasıl bir tehlikeli boyuta ulaştığını örnekleriyle anlattı. Brexit oylamasından sonraki gün 26 Haziran'da Güney Galler'e giderek bir rapor yazması istenen Cadwalladr, insanların Facebook tarafından nasıl yanıltıldığını gözler önüne serdi. Cadwalladr şöyle konuştu:​

Brexit oylamasından sonraki gün 26 Haziran'ında Birleşik Krallık güne şok içerisinde başlayıp Avrupa Birliği'nden ayrılacağımızı fark ettiğinde 'Observer' gazetesindeki editörüm büyüdüğüm yer olan Güney Galler'e giderek bir rapor yazmamı istedi. Ben de Ebbw Vale adındaki küçük şehre gittim. Güney Galler Vadileri'nde çok özel bir yer. Zengin sayılabilecek bir çalışan sınıf kültürü var. Galler erkek korosu, ragbi ve de kömürüyle ünlü bir yer. Ama ben gençken kömür madenleri ve çelikhaneler kapalıydı ve tüm alan perişan haldeydi. Oraya gittim çünkü ülkede en fazla 'çıksın' oyu çıkan yerlerden biriydi. Buradaki insanların yüzde 62'si AB'den ayrılmak için oy vermişti. Ben de nedenini öğrenmek istedim.

Oraya gittiğimde biraz şaşırdım. Çünkü Ebbw Vale'e en son gittiğimde orası böyle bir yerdi.


Şimdiyse böyle. Bu gördüğünüz 33 milyon sterlin değerinde yüksek öğrenim kurumu çoğunluğu Avrupa Birliği tarafından finanse edildi. Bu da yeni spor merkezi. 350 milyon sterlin değerinde rejenerasyon projesinin tam ortasında Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor. Bu da 77 milyon sterlin değerinde yeni yok yenileme şeması yeni bir demiryolu hattı da var. Ve tümü Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor.

Bu gizli saklı da değil. Çünkü her yerde böyle büyük levhalar var. Şehri gezdikçe tuhaf bir hisse kapıldım. Son spor merkezinin önünde genç bir adamla tanışınca bir şeyler yapma gereği hissettim. AB'den çıkmak için oy verdiğini söyledi çünkü AB onun için hiçbir şey yapmamıştı. Şehrin her yanında insanlar bana aynı şeyi söyledi. Kontrolü yeniden ele almak istediklerini söylediler ki bu seçim çalışmalarında sloganlardan biriydi. Bana söylediklerine göre en çok bıktıkları şey göçmenler ve mültecilerdi. Ama bir tuhaflık vardı. Çünkü ben gezerken hiç göçmen veya mülteciye rastlamadım. Polonyalı bir kadınla tanıştım o da tek yabancının kendi olduğunu söyledi. Sonra istatistiklere baktığımda Ebbw Vale'in aslında ülkede göçmen oranı en düşük yerlerden biri olduğunu fark ettim. Yani şaşırıp kalmıştım. Çünkü insanların bu bilgileri nereden edindiklerini anlayamıyordum. Çünkü göçmenlik konusunda tüm bu haberleri yapan sağ eğilimli tabloid gazetelerdi. Bu şehirse oldukça sol eğilimli çalışan kesimdi.

HİÇBİR ŞEYİN İZİ YOK HER ŞEY KARANLIK
Ancak makale yayınlandıktan sonra bir kadın benimle iletişime geçti. Ebbw Vale'dendi ve bana Facebook'ta gördüğü tüm o şeylerden bahsetti. 'Nasıl şeyler' dedim. O da bana göçmenlik hakkında korkutucu şeyler olduklarını söyledi, özellikle Türkiye hakkında. Ben de onları bulmaya çalıştım. Ama hiçbir şey yoktu. Çünkü insanların gördükleri reklamlar için kayıt yok veya haber akışlarına gelen şeyler için de. Hiçbir şeyin izi yoktu, her şey tamamen karanlıktaydı. Bir de ortada Birleşik Krallık üzerinde ciddi etkisi olacak bir referandum var şimdiden ciddi etkileri oldu bile: Maden işçilerini yenilemek için Galler'e ve kuzeydoğuya gelen Japon araba üreticileri Brexit yüzünden gidiyorlar. Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti çünkü Facebook'ta gerçekleşti. Facebook'ta olan şey orada gizli kalıyor çünkü haber akışını sadece siz görüyorsunuz ve sonra kayboluyor yani bir şeyi araştırmak imkansız.

FACEBOOK YANIT VERMİYOR
Kimin hangi reklamı gördüğü hakkında hiçbir fikrimiz yok veya bıraktığı etki hakkında veya bu insanları hedeflemede kullanılan veriler hakkında. Veya bu reklamları verenler hakkında veya harcanan para hakkında veya nereli oldukları hakkında. Ama Facebook biliyor. Facebook bu cevapları biliyor ve cevapları bize vermeyi reddetti. Parlamentomuz Mark Zuckerberg'den birkaç kez Birleşik Krallık'a gelmesini ve bize cevapları vermesini istedi ve her defasında reddetti. Nedeni merak konusu. Çünkü ben ve diğer gazeteciler şunu ortaya çıkardık ki referandum esnasında birden fazla suç işlendi ve bunlar Facebook üzerinde oldu. Biz Birleşik Krallık'ta bir seçime yönelik harcanacak parayı kısıtlıyoruz. Çünkü 19. Yüzyılda insanlar kelimesinin tam anlamıyla para dolu el arabasıyla dolaşır ve seçmen satın alırdı. Bunun yaşanmasını önlemek için bu katı yasaları koyduk. Ama bu yasalar artık işlemiyor. Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti. Facebook, Google veya Youtube reklamlarında sınırsız para harcayabilirsiniz ve kimsenin haberi olmaz çünkü tam bir kara kutu. Ve olan da tam buydu. İşin tam boyutunu biz bile bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki Brexit oylaması öncesindeki son birkaç gün resmi 'Çıksın Oyu Verin' kampanyası için bir milyon sterlinin yaklaşık dörtte üçü kadar para döndü. Başka bir kampanya aracılığıyla seçim komisyonunun yasa dışı olarak kabul ettiği bir teşekkül ve konu polise intikal etti. Bu yasa dışı parayla da 'Çıksın Oyu Verin' kampanyası yanlış bilgi yağmuru yağdırdı. Bunun gibi reklamlar.

YALAN, MANİPÜLASYON, ALGI YÖNETİMİ
'Türkiye'nin 76 Milyon nüfusu AB'ye katılıyor' Bu bir yalan tamamen yalan. Türkiye Avrupa Birliği'ne katılmıyor. Avrupa Birliği'ne katılmasıyla ilgili bir mevzu da yok. Çoğumuz bu reklamları görmedi. Çünkü bize hedeflemediler. 'Çıksın Oyu Verin' kampanyası bir grup insanı ikna edilebilir olarak belirledi ve onlar bunları gördü. Şu an bunları bizim de görüyor olmamızın tek sebebi parlamentonun Facebook'u bunları vermek için zorlamış olması.

100 YIL İÇİNDE YAŞANMIŞ EN BÜYÜK SEÇİM DÜZENBAZLIĞI
Belki şöyle diyorsunuz 'Sadece biraz fazla para harcanmış. Birkaç yalan işte' Ama bu Birleşik Krallık'ta 100 yıl içinde yaşanmış en büyük seçim düzenbazlığı. Bir nesilde bir kez yaşanan seçmenlerin yüzde birinin bile önemli olduğu bir seçimde. Ve bu referandum esnasında yaşanan suçlardan yalnızca bir tanesi. Artık teknoloji bir suç mahali haline geldi. Belki de şöyle düşünüyorsunuz 'Sadece bir iki reklam. İnsanlar bundan daha zeki değil mi?' Buna ben 'Bu kanıyla iyi şanslar' diyorum. Çünkü Brexit oyu şunu gösteriyor ki özgür demokrasi kırılmış ve siz kırdınız. Bu demokrasi değil karanlıkta yalanlar yaymak, yasa dışı para harcamak bu bir yıkım siz de buna yardım ediyorsunuz.

A HABER'E DE ENGELLEME
23 Haziran seçimleri öncesinde de İngiliz gazetecinin "suç şebekesi" dediği Facebook, bu kez A Haber'i hedef aldı. Seçimlerle ilgili yapılan haberlerden rahatsız olan ABD'li Facebook, A Haber'i ve takipçilerini radarına aldı. Facebook Türkiye'deki milyonlarca kullanıcısına yalan içerik ve aldatıcı reklam göstererek gerçekleri gizlemeye kalkıştı. A Haber'in haberlerinden rahatsız olan Facebook çözümü sansürde buldu. Seçimlere bir ay kala skandal bir kararla A Haber'in Facebook sayfasına engelleme geldi. Yaptığımız haberler üzerinden A Haber'i hedef tahtasına oturtan Facebook, paylaşımlarımızı daha az kişiye göstermeye başladı. İnsanların haber alma ve habere ulaşma özgürlüğünü hiçe sayan Facebook, seçime iki gün kala paylaşımlarımızdaki engeli kaldırdı. Brexit seçimine direk etki ettiği açıkça ortaya çıkan Facebook'un Türkiye'deki seçimlerde de başka ne gibi oyunlar oynadığı merak konusu oldu.