İletişimci Ali Saydam'dan TAKVİM'e özel açıklamalar: Ekonomik kriz inşa etmeye çalışanlar var

Seçimlerde, seçmen vaat ve güven ilişkisine çok dikkat ediyor. Ekonomi ve güvenlik konuları da önemli. Ama vaat etmenin karşılığında nasıl yapacağınızla ilgili güven vermeniz gerekiyor. Sürekli eleştirmek seçmen için çok anlam ifade etmiyor. İletişimci Ali Saydam ile 31 Mart seçimlerini değerlendirdik.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 04 Mart 2019 Güncelleme 04 Mart 2019, 08:03
İletişimci Ali Saydam’dan TAKVİM’e özel açıklamalar: Ekonomik kriz inşa etmeye çalışanlar var

İÇİNDEKİLER

Bu seçimlerin özelliği var mı?
Çok farklı bir seçim atmosferi yaşıyoruz. Birincisi, bu seçimde diğerlerinden çok farklı olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ciddi bir etki var. Seçim sisteminin belediyeler düzeyinde de etkisi var. Haziran seçimlerinde ittifaklar nasıl kurulduysa, bunların bir türevi bugün yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, önünde sonunda iki partili, iki üç partili çok dar bir alanda bundan sonra cereyan edecek. İngiltere'de, Amerika'da ve Almanya'da olduğu gibi. Türkiye'de şu anda AK Parti–MHP, CHP, İyi Parti, HDP, Saadet Partisi olmak üzere altı parti yarışıyor. Şu anda liderler ve partiler, genel seçimmiş gibi bir havaya bürünüyor. Bunun nedeni işte yine o ittifaklar. Genel seçim havası oluşuyor.

16 YILLIK İKTİDAR PARTİSİ DEĞİL DE, CHP YIPRANIYOR

Diğer enteresan durum, 16 yıldır iktidar olan partinin yıpranması gerekirken ve bu yıpranmanın muhalefet partisine yaraması gerekirken aradaki farkların açılması gerekirken, yani 25 bandından CHP'nin 45 bandına sıçraması gerekirken olmuyor. CHP hala AK Parti'yi tehdit etmiyor. Bu üç durum seçimi özel kılıyor. Neticede bir genel seçim havasında gidiyoruz. Beka meselesi gibi bir mesele. Hiçbir yerel seçimde beka tartışma maddesi olmazdı.

Neden oldu?
Beka meselesi her zaman vardı. PKK terörü ile Türkiye 1984'ten beri savaşıyor. 1984'ten beri binlerce insan ölmüş. Türkiye'yi bölmeye çalışan, o bölgenin ismini değiştirmeye çalışan zihniyetle Türkiye Cumhuriyeti arasında ciddi bir savaş var.

Bir de FETÖ diye tehdit unsuru var?
Uluslararası bir sorun var. Türkiye'nin coğrafi ve stratejik önemi artıyor. Tüm bunlar birleşince bu seçimler bir beka sorunu oluyor.

Bu sistem kime avantaj sağlıyor?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi AK Parti aleyhine bana sorarsanız. Böyle ittifaklar dünyası, giderek birer partide temerküz edecekler önümüzdeki on sene içinde belki. Bu olmadan önce, parlamenter sistem döneminde AK Parti yüzde 30 küsurla tek başına iktidar oluyordu, şimdi 51 almak zorunda.

Seçmen açısından durum nedir?
Seçmen açısından da bence kolaylığı var. Tercihini 15- 20 parti arasından yapacağına iki üç parti arasında yapınca seçmen tercihleri hızlanıyor.

EKONOMİK KRİZ ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR

Meyve ve sebzede ciddi fiyat artışı seçmeni etkiler mi?
Türkiye'de ciddi bir ekonomik kriz yaratmaya ve oluşturmaya çalışanlar, o ekonomik krizi inşa etmeye çalışanlar ve bunlar yararlanmaya çalışanlar var. Bunlara karşı da hükümet kanadının bir duruşu var. Tabi ki muhalefet birinci olarak ekonomi, enflasyon, geçim derdi ve hayat pahalılığı üzerine kuruyor. Antalya'daki son doğal afet, hortumun ertesi günü sebze ve meyve fiyatlarının bire dört, bire beş arttığını tespit ettiğimizi bir kenara koyalım, geçmişte kaç defa oldu Antalya'da böyle olaylar? Hangi birinde bunlar tartışıldı? Bu bir tesadüf değil. Önümüz seçim olmasa böyle bir meyve sebzede fiyat artışı kesinlikle yaşanmayacaktı. Muhalefetin ekonomi alanında bu işi kurması onlar açısından mantıklı oluyor.

VAAD, GÜVEN, KORKU, UMUT

Bir yurttaş, seçmen bir tarafın beka sorununu görecek, diğer taraftan da hayat pahalılığını? Bunların içerisinde önceliği hangisidir?
İnsanların davranış biçimini değiştiren unsur siyasi iletişim boyutunda iki tanedir. Bir tanesi vaat ve güven. Şimdi burada ne vaat ediyor ve bu vaadin karşılığında hangi güveni oluşturuyor? Ben size dünyaları vaat edebilirim ama size o güveni oluşturmuyorsam o vaatlerin hiçbir kıymeti yoktur. Geçmişi hatırlayın. Beş bin lira asgari ücret, çift anahtarlar… Bunların hiçbirinin bir işe yaramadığını biliyoruz, hatırlıyoruz. Diğer taraftan da korku ve umut. Bu ikisi yönetir siyasi iletişimde davranış değişikliğini. Bunlar üzerine kurarsınız. İkincisi de korkutursunuz o korku ile kurtulmanın umudu da benim dersiniz. Orada da güven gerekiyor. Korku ve umutla vaat ve güvenin, bu dördünün bir arada olması lazım.

KILIÇDAROĞLU'NA GÜVEN HİÇ YOK
Buradan bakınca hala AK Parti kuvvetli. Lidere güven skalasında çok üzerinde duruyor. Aynı güveni CHP saflarında, partiye gönlünü vermiş insanlar safında Kemal Bey'in sağladığını iddia etmek zor. Bir liderlik problemi olduğu uzun zamandır biliniyor. Bu yüzden de sürekli bir liderlik mücadelesi var CHP'nin içinde. AK Parti de bu nedenle bu beka meselesini ortaya atıyor. Bu bir korku ve umut. Beka da Türkiye Cumhuriyeti'nin parçalanması ve güneyimizde oynanan oyunlara karşı mücadele edebilecek gücün sadece AK Parti'de olduğunun anlatılması… Öbür taraf, "Beka problemi yoktur, bu seçimler lokaldir" diyor. Tam da öyle olmuyor. O sırada bir gece ansızın girebiliriz var, Fırat'ın Doğusu var. Amerikalılar geliyor onlar gidiyor, Ruslar geliyor, İranlılar gidiyor. Bu atmosferde beka sorunu iyi çalışıyor.

Bu toplumsal tabanda tuttu mu?
Araştırmalara bakarız. Türkiye'nin bir numaralı meselesi deyince ekonomi çıkar, iki numaralı mesele güvenlik çıkar. Eğitim, sağlık ve çöpler sonra gelir. Bütün araştırmalar bunu söylüyor. O yüzden tutar mı sorusunun yanıtını buradan cevaplamak gerekir.

CHP'de parti geleneğinden gelmeyen kişiler seçim öncesi partiye katılıp onları aday gösteriliyor. CHP kendi tabanından aday üretemiyor mu?

Dokuz seçimdir, kazanamıyorsun, sürekli 23- 27 bandında dolanıyorsun. Mümkün değil tek başına Ankara ve İstanbul'u alabilmen hatta belediyeleri kazanabilmen. Mecburen ittifak yapacaksın. Almanya'da, Hristiyan Demokratların, Hristiyan Sosyal Birliği ile ittifak yapması gibi.

CHP ŞİRAZESİNDEN ŞAŞTI
CHP'de şirazenin şaşması ya da şaftının kayması, fabrika ayarlarının bozulmasından söz edilmesinin nedeni bu. Taviz vermek zorunda kalıyor. Bakın MHP ile AK Parti bir ittifak kurarken ikisi de temel değerlerinden vazgeçmiyorlar. Ama CHP ve HDP ile dirsek teması ve işbirliği ortada. "Direkt ittifak yapmıyoruz" diyorlar. Bu CHP'nin temel değerleriyle zıt. Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü vesaire. Biri Kürdistan'dan bahsediyor. Türkiye'nin yeni gerçekliğinde CHP mecbur kalıyor, zaaf içinde olması nedeniyle tek başına AK Parti iktidarları ile mücadele edebilecek güçte değil. O yüzden dörtlü, üçlü ittifaklara girmeye mecbur.

KARARSIZ SEÇMEN SAYISI ÇOK CİDDİ

HDP ile CHP'nin ittifakından Kemalist, Laikçi, Cumhuriyetçi ve Ulusalcı bir partinin tabanı nasıl etkilenir?
Araştırmalardaki kararsız sayıları inanılmaz derecede fazla. CHP'li olup da "Ben seçime gitmeyeceğim" diyenlerin oranı çok yüksek. Ben götürüp AK Parti'ye, MHP'ye oy vermem ama bu CHP'ye de oy vermem diyenlerin oranı da az buz değil. HDP ile ittifak ve bir de sürekli hata yapan, Atatürk'ün Köy Enstitüleri'ni ne zaman kurduğunu bilmeyen, arkasından Zeytin Kanunu'nu Atatürk'ün 1939'da çıkarttığını iddia eden bir başkan var. Berat Albayrak'ın özel görevle İsrail'e gönderildiğini iddia etmesi ve ertesi gün Albayrak'ın "Hayatımda İsrail'e gitmedim" açıklamasını yapması. Sürekli bir güven kaybının yarattığı bir olumsuz hava var. Benzer durum AK Parti için de geçerli. İki puan o yukarıda, üç puan bu aşağıda diye yaptığı hesapların hepsinde yüzde yirmilere varan kararsızlar ve sandığa gitmeyeceğim diyenler var. Bunlar son anda ne tarafa döner, bilinmez. Benzer bir durum 7 Haziran seçimlerinden sonra Kasım'da seçimler tekrarlandı. O iki seçim arasında oluşmuştu. Bir anda dört, beş puan kaydı.

Kim bundan fayda ya da zarar görür?
Bugün CHP seçmen kitlesine soralım, 24 Haziran'da kime oy verdiniz? CHP'ye. İkinci soru: CHP'nin AB politikası nedir? Eğer somut bir yanıt alırsanız vallahi bravo derim. Mümkün değil alamazsınız. Ya da CHP'nin Kıbrıs politikası nedir? CHP'nin Suriye politikası nedir? Bir sürü soru sayabilirim. Bu belirsizlik CHP'nin siyasi iletişim bağlamında yürüttüğü çalışmaların yüzde 99'u Erdoğan düşmanlığı ve AK Parti icraatı eleştirisi dışına çıkmıyor. Bu kararsızlık, tabiri caizse son andaki seçmen hareketleri, seçmen itidale, dengeye, güvenliğe, gelecek tasarımında kendisini daha emin bir noktaya götürecek çözümlere yönelir.

MİLLETE DAYANMAYAN KAZANAMAZ

Türkiye 2011'den beri çok siyasal, sosyal, ekonomik ve uluslararası tehditler ciddi krizler atlattı. Tüm bunlara rağmen muhalefet partisinin dokuz seçim kaybedip oyunu yükseltememesinin nedeni nedir?
Birincisi CHP politikaları nereye dayanıyordu? Millete mi dayanıyordu yoksa bürokrasiye, sivil aydın yapıya, askere mi? CHP'nin 1950'den sonra milli irade ve halkın iradesine dayanarak iktidar olma, oy alma, siyasi iletişimi onun üzerine kurma şekline bir yaklaşımı olmadı. 1950'den bu yana CHP'nin, eğer Ecevit'in Güneş Motel olayı ile milletvekilini devşirmesini ve hükümet olmasını hariç tutarsak tek başına iktidar olduğu bir seçim yok. Muhafazakâr cephenin tek başına çıkardığı iktidarlar var. Demek ki problem, öteki tarafta. İktidar yıpranmasını kullanamıyor. AK Parti yıpranmıyor mu, bunu ben söylemiyorum, Cumhurbaşkanı söylüyor, metal yorgunluğu diyor, kültürel açıdan başarısız olduk diyor. Bu çok önemli bir lider için. Bunu söyleyebilmek ciddi bir özgüven göstergesidir. Böyle bir yıpranmayı iktidara tahvil edememek, sırtını milli iradeye dayamaktan yoksunluk hala var.

Muharrem İnce'nin liderlik girişimi…
Muharrem İnce'nin topladığı imzalar karşısında kağıt üzerindeki çoğunluğa bakmaz, kurultaya giderdiniz. Bunu kendisine karşı bir rahatsızlık unsuru olarak görür. Yarıdan bir fazlası vardı, sonra çeşitli sayımlarla düştü. B,n 200 delegeden 600'den fazla imza toplandı da 500'e düşürdüler. 500 rakamıyla da iyi bir lider kurultaya giderdi. Ya hiç seçim kazanamadı diyorsun Kılıçdaroğlu için "Bütün kurultay seçimlerini kazanıyor" cevabı alıyorsun. Birincisi milli iradeye dayanmamak, ikincisi ise bir ana fikir ekseninin olmayışı. Üçüncüsü de CHP'li kadroların aşağıdan yukarı doğru kariyer yollarının açık olmayışı.

Toplumda güvensizlik mi var?
Tanzim satışı olmaz, kuyrukları yarattınız. İşte kuyruklar azaldı. O olmaz, bu olmaz. Ne yapılırsa olmaz. Havalimanı yanlış. Bu zihniyet birinci köprüye karşı çıktı. Şimdi birinci köprünün haline bakın, yetiyor mu yetmiyor mu? İkinci köprüye karşı çıktı. Üçüncü köprüye karşı çıktı. Osmangazi Köprüsü'ne karşı çıktılar, Marmaray'a… Her şeye karşı oldular. Buna karşın neden yana olduklarını ve neyi savunduklarını doğru dürüst ifade edememenin getirdiği bir durum var.

Bu etkili mi?
Çok. Ben ilçe teşkilatından girip bir gün milletvekili olurum diye düşünmenin zor olduğu bir parti CHP

Cumhur İttifakı'ndan kim kazançlı çıkar?
Cumhur İttifakı'nın kazanması daha çok MHP'ye yarar. Çünkü MHP, görünen o ki Devlet Bahçeli'nin ciddi devlet adamlığı ve politik öngörüsü ile Türkiye'deki ciddi virajlarda dramatik rol oynamıştır. AK Parti içinde eriyip gitme ihtimali olan bir parti gibi duruyor ama buna rağmen bir ideolojik duruşu var hiç olmazsa, ülkücülük gibi.

MİLLET İTTİFAKI HDP'YE YARAR

CHP-İyi Parti-HDP ve SP ittifakı kime yarar?
Çok gülerek söyleyeyim ama genelde zayıflara yarar. İyi Parti ve HDP'ye yarayacaktır. Burada İyi Parti ve HDP kazanacaktır. HDP, CHP ile işbirliği yaparken kendi ideolojik duruşundan taviz vermiyor. HDP, ben Kürt milliyetçiliğini, Kürdistan sevdasını bir kenara bıraktım, Kandil ile bağlarımı sıfırladım, Öcalan'ı takmıyorum demiyor. Sapasağlam duruyor. İlkelerinden taviz veren CHP

BERAT ALBAYRAK ETKİSİ

Her iki blok arasında bir hikayesini en iyi kim anlatıyor?
Zor soru ya. Sayın Cumhurbaşkanının önemli vasıflarından biri müthiş bir hatip. Hatip ne demek, kendini iyi anlatan, ifade eden demek. Bu noktada Cumhurbaşkanı'nın eline su dökecek ikinci bir siyasetçi tanımıyorum. AK Parti kendini iyi anlatıyor demek değil. Orada bir Berat Bey unsuru var. Ekonomi konusunda inanılmaz bir efor gösteriyor. 13 Ağustos finansal darbe girişimi oyunlarını püskürtüp pat arkasından banka sektörünün kıpırdanmalarını kontrol altına alıp, küt arkasından gıda darbesini göğüsleyip, ekonomik programları çerçevesinde o da bir şekilde ifade konusunda Cumhurbaşkanı'nın yanında meseleyi götürüyor. Öbür taraf ise kendisini ifade etmekte o kadar zayıf ki. Doğru dürüst ifade etseler bu ekonomik sorunlardan çok büyük fayda sağlayabilecekken bence şu durumda bu ifade konusunda CHP tarafının daha özürlü olduğunu düşünüyorum, daha sorunlu olduğunu düşünüyorum.

SEÇİM SONRASI CHP'DE CİDDİ TARTIŞMA ÇIKAR

Dokuz seçim oldu, muhalefet kaybetti. 10. Seçimi kaybetmesi durumunda tabandan değişim tartışması olur mu?
Ben ya yeni parti kurulacağını düşünüyorum ya da CHP içinde bir patlama olacağını. AK Parti'ye muhalefet edenlerden oluşacak yeni bir parti oluşacağı kanısındayım. Çünkü ciddi bir muhalefet olmaması ülkenin rahatsızlık unsurlarından biri.

DSP'nin sol tarafta bir toplanma merkezi olacağını düşünüyor musunuz?
Çok kısa bir süre sonra DSP yok olur. Tekrar arz ediyorum. Bir siyasi partinin gelişmesi ve iktidara yürümesi için üç şey gerekiyor: Güçlü bir lider, güçlü bir fikir ve güçlü bir teşkilat. Bunların üçü de DSP'de yok. Millet neye inansın.

Bu üç konuyu CHP'ye yönlendirirseniz?
Orada da güçlü lider yok, güçlü fikriyat yok ama teşkilat güçlü. Onunla ayakta duruyor.

ANKARA BIÇAK SIRTI

İstanbul, Ankara ve İzmir seçimlerini nasıl görüyorsunuz?
İzmir son seçimlerinde AK Parti oyunu 7 puan arttırmıştı yine arttıracak. Seçimi kazanmaya yeter mi bilmiyorum ama İzmir'de oylarını arttıracak. En heyecanlı seçim Ankara'da olacak. Orada tam bıçak sırtında. Neden bıçak sırtında diyorum, anketlere şundan dolayı itibar etmiyorum, kararsız oranı çok, bunları dağıtırken matematik olarak dağıtıyor ama insan kararlarını matematik olarak değil, duygusal olarak veriyor. Bu matematik çalışmayacak. Bir sürü faktör var. Ankara'da kararsızlar çok büyük rol oynayacak. Geçen seçimde de öyleydi. İstanbul'da Ekrem Bey gayet iyi gidiyor. CHP söylemlerinden uzak bir seçim yarışı götürüyor. Kimse tanımıyordu ve tanınmasını arttırıyor ama soluğu yetmeyecek. İstanbul'da Binali Bey çok kuvvetli. Aday seçimlerinde çok büyük hatalar yaptı CHP yönetimi. İstanbul ilçelerinde de problem var. İstanbul haritasını da koyu sarı olarak göreceğiz.

NASIL OLUYOR / ALİ DEĞERMENCİ