Kader ortaklığı

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tarihsel bir değişime girdi. Yeni sistemi ve yaşanacak değişimi AK Parti’nin ilk Grup Başkanı olan Prof. Dr. Naci Bostancı ile konuştuk: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzde 50 +1 oy almayı zorunlu kılıyor. İktidar olmak istiyorsan bir araya gelmek, esnemek ittifak yapmak zorundasın. Böylelikle doğal bir kader ortaklığı oluşuyor.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 16 Temmuz 2018 Güncelleme 16 Temmuz 2018, 01:54
Kader ortaklığı

İÇİNDEKİLER

Yeni bir sisteme neden gerek duyuldu?
TÜRKİYE 40 yıla yakındır sürekli bir yenileşme, tazelenme ve mevcut hali değiştirme arzusu içindeydi. Siyasette değişim çok telaffuz edildi. Rahmetli Özal 12 Eylül Darbesi'nin ardından iktidar olmuştu, en çok kullandığı kavram transformasyondu. Ömrü vefa etseydi başkanlığa geçecekti. 1990'lar Türkiye'de koalisyonlarla geçti güçlü siyasi figürler görmedik. Türkiye siyasetinde değişim imkanı AK Parti döneminde ortaya çıktı. Toplumla bağ kurabilen karizmatik bir lider Recep Tayyip Erdoğan bunu topluma anlatarak önderlik de yaptı. 2017 yılı referandumu ile sonuçlandı. Öteden beri bir yenileşme isteği olmakla birlikte 2013 yılından sonra Türkiye çok önemli meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. MİT Krizi, Gezi Olayları, 17/25 Aralık, 15 Temmuz Darbe Girişimi... Bunlar sadece içerideki gelişmelerle değil dışarıyla da bağlantıları vardı. Zaman geçtikçe bu bağlantılar çok daha iyi bir şekilde görüldü.

Parlamenter sistem sorunları çözemedi mi?
PARLAMENTER sistem demokratik uygulamalardan birisidir. Fakat parlamenter sistem aynı zamanda sosyolojiniz bir takım farklılıklar taşıyorsa, aynı zamanda yaşadığınız coğrafyada bunların istismarı üzerinden bölgeyi sekmentlere ayırma yönünden hayalet dolaşıyorsa, sizin getireceğiniz siyasi sitemin hem demokratik niteliklere sahip olması hem de siyasetin merkez kaç eğilimler doğuran sekmentlere ayıran özelliğinden uzak olması gerekir. Türkiye'de parlamenter sisteme baktığımızda kimlikçi partiyi sistem destekliyor. Aynı zamanda sosyal niteliklerin bütün partilere dağılması gerekirken, toplumsal entegrasyon bakımından dağılmadığı söz konusudur.

Sistem değişikliği zorunluluk mu oldu?
İŞTE Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzde 50 +1 oy almanız gerektiğini zorunlu kılıyor. Yüzde 50'nin üzerinde oy almak demek artık kabile asabiyesi üzerinden yapılanmalar siyasette yer almanın mümkün olmadığı bir duruma işaret ediyor. İktidar olmak istiyorsan bir araya gelmek zorundasın. Toparlanacaksın ve aynı çatı altında bir entegrasyon yaşayarak siyaset yapacaksın. Yani esneyeceksin, yumuşayacaksın, kollarını açacaksın, toplumu kucaklayacaksın... Biz bu sistemle "Milli Birlik" kavramını boş bir laf olmaktan çıkartıp bütün siyasi partilere bir ödev olarak veriyoruz. Sen diğerleri ile birlikte ancak işbirliği ederek iktidar ilişkileri içerisinde var olabileceksin. Bu işbirliği de kaçınılmaz olarak bir kader ortaklığını doğuran bir ilişki biçimi olacak. O yüzden küresel meydan okumalara, Türkiye'nin birliği beraberliği ile cevap verdik.

Sistem değişikliğinde bürokrasinin etkisi var mıdır?
YENİ sistemde üst düzey bürokratik yapılanması çok daha esnek nitelik kazanıyor. Sahayla bağlantılı rasyonel gerçekçi bir şekilde işlerin yürütülebilecek, insanların gelip gidebilmesini kolaylaştıran bir nitelik kazanıyor. Devletin ana omurgası muhafaza edilmekle birlikte siyasi kadroyla birlikte koşacak ve performanstan birinci derecede sorumlu olacaklar. Bürokratik yabancılaşmanın önüne geçilecektir.

Parlamenter sistem ile CHS arasındaki en temel ayrılık nedir?
PARLAMENTER sistemde Yasama ile Yürütme ayrılmaz birdir, iç içedirler. Kim iktidarsa Meclis'i de o kontrol eder. CHS, Cumhur ittifakının kadrolarıyla bir bağı olmakla beraber, aynı zamanda sahaya ve pratiğe dönük bir nitelik taşıyor. Seçim ve seçim çevresi kaygılarından uzak bir kabine olmuştur. Performansı sebebiyle sahadan ya da bürokrasiden gelmiş insanlar... İşini yaparken doğrudan işin niteliğine ve ülkenin ihtiyaçlarına yönelik bir akıl etme nedeniyle bakan olarak aynı şeyleri yapacak. Bakanlar siyasi ve teknik kadrolardır.

Son seçimlerde oylarınızda yaşanan düşüş için ne yapacaksınız?
KOLLARIMIZI İzmir'den Hakkari'ye, Edirne'den Artvin'e kadar açmak durumundayız. Nitekim Cumhurbaşkanımız'ın 49.5'tan 42.5'a inen oy oranımızı değerlendireceğiz derken sadece biz puanı değerlendirmeyeceğiz. Türkiye'nin çatısı olan AK Parti, kollarını bütün bu kesimleri kucaklaması için nasıl açabilir? Asıl değerlendirilmesi gereken olayın diğer tarafı da budur. Çünkü Türkiye'nin milli birliği ve bütünlüğü bakımından bunun siyaseten telaffuzu, en büyük parti olarak mihmandarlık bakımından elimizde tarihi bir sorumluluk vardır.



ÜÇ TÜRKİYE
Son seçimlerde alınan sonuçları dikkate aldığınızda Türkiye'de nasıl bir görüntü oluşuyor?
ÜÇ Türkiye'den bahsediliyor. Laik- seküler eğilimlerin bahsedildiği Türkiye, kimlikçi siyasetin etkin olduğu Türkiye ve Milliyetçi - muhafazakar bir coğrafya... Mevcut parlamenter sistem bunları bir araya getirme eğiliminden yoksun gözüküyor. Nitekim partiler adeta karakteristik şekilde sahip oldukları oyları ürkütmemek için ve diğerlerine açılmanın riskli siyasetini gördükleri için daha ziyade buradaki parametreler üzerinden bir siyaset yapıyorlar. Ama Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi, son seçimde de gördük, buna imkan vermiyor... Laik seküler çevreler ile milliyetçi muhafazakar çevreleri ve aynı zamanda da kimlikçi siyaset yapan o coğrafyayı da hesaba katarak siyaset yapmayı zorunlu kılıyor. Bunu yapmazsan iktidar olma şansın kalmıyor.

ÜLKEYİ KUCAKLAMAK ZORUNDA
TÜRKİYE'DE siyaset çok rekabetçi... Uzlaşma ve işbirliğinden çok uzaklaştı. Koalisyon dönemlerini gördük ve yaşadık. İşbirliği yapıyorlarmış gibi gözüküp masanın altından birbirlerini tekmeleyen partiler olduğunu görüyoruz. İktidarlar, fakat ortaklar kötü taraflarını birbirlerine atıyorlardı. Uzlaşma ve işbirliğinden uzak bu parçalanmayı hızlandırıcı nitelik yaratıyor. Biz siyaseti uzlaşma ve işbirliği istikametinde evrilmesini sağlıyoruz. Bir araya gelip uzlaşma ile iktidar olarak siyaset yaparak başarılı olmayı zorunlu hale getirdik. Türkiye'nin toplumsal entegrasyonu ile de bağlantılı yeni bir siyasi kültür demektir.

ORTAÇAĞ AVRUPASI
İSLAMAFOBİA, yabancı düşmanlığı yükseliyor. Türkiye'ye yönelik son dönemde hasmane politikalar da var. Geçmişten beri sesleri bu arada kısık olsa da Türkiye'nin Avrupa'nın dünya barışına hayrına olduğunu düşünen insanların olduğunu da biliyoruz. Avrupa 2008 küresel krizinden sonra biraz kendi içine gömüldü. Orta Çağ sonrasında Avrupa dünyaya açılmıştı. Bu açılma ekonomik zenginliğe neden olmuştu. Şimdi Avrupa biraz Orta Çağ'laşıyor. Bir anda içine kapanıyor. Avrupa kültürü dünyayı kucaklayarak Avrupa kültürü oldu. Küresel kriz dolayısıyla kendi ekmeğinin derdine düşmüş bir Avrupa vardır. Mülteciler o ekmeğin ucundan biraz kıracak diye sürekli duvarları yükselten bir Avrupa var. Bu Avrupa iyi bir Avrupa değildir, bu Avrupa Avrupa değildir.

MHP İLE İTTİFAK
MHP ile AK Parti işbirliği Küresel meydan okumalara yönelik bir araya gelmedir. Ülkemizde ve bölgemizde meydana gelen olaylar karşısında parti ve tabanlarımız aynı şeyleri hissediyor. Bu birliktelik oy hesabı yapılarak planlanmamıştır. Ülkenin kaderi için bir araya gelinmişti. Bu birliktelik 15 Temmuz'dan önce de belirli alanlarda vardı. 2007 Cumhurbaşkanlığı ve Başörtüsü serbestisi için iki parti birlikte hareket etmişti. Bizim ittifakımız 2023 yılına ve sonrasına yöneliktir. Ortaklık Yerel Seçimler'de de devam edebilir. Her ne kadar yerel seçimlerin kendine has özellikleri olsa da, MHP yönetimi ile bunu konuşabiliriz. Yine belirli, ilkeler çerçevesinde işbirliğine gidebiliriz. MHP yönetimi de bu ittifaka destek verirse neden olmasın. Biz AK Parti olarak ilkeler çerçevesinde böyle bir ittifakı yerel seçimlerde de düşünebiliriz...

ALİ DEĞERMENCİ