"Bu sefer ne dümen dönüyor?"

Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç bugünkü yazısında kongre sonrası parlatılmaya çalışılan CHP yönetimini yazdı ve Doğan medyasına gönderme yaptı: “Baksanıza, Aydın Doğan'ın adamlarına sorarsanız Sayın Kemal'in yeni parti yönetimi bir "gölgekabine"ymiş.” Türkiye’de can güvenliği olmadığı bahanesiyle yurtdışına kaçmaya hazırlanan Murat Belge’nin FETÖ bağlantısına da değinen Ardıç’ın yazısı şu sözlerle son buluyor: “Çocuklar bile bunu görüyorlar, görmemekte direnen muhalif basın hariç.”

Giriş Tarihi 14 Şubat 2018, 00:00 Güncelleme 14 Şubat 2018, 11:11
Bu sefer ne dümen dönüyor?

İÇİNDEKİLER

İşte Engin Ardıç'ın "Bu sefer ne dümen dönüyor?" başlıklı bugünkü yazısı:



Darbeden dört ay kadar önce, daha net söyleyelim, 24 Mart 2016 günü burada yayınlanan yazımın başlığı aynen şöyleydi:
"Fetullahçı subaylar darbe yapabilirler mi?" Yapabilirlermiş.
Ondan üç hafta önce, 4 Mart günü de gene başlıkta şöyle demiştim:
"Başka türlü bir serseriliğe kalkışabilirler."
Kalkıştılar.
Şimdi, şu soru ister istemez karşımıza geliyor:
Gerek ABD gerek CHP, gerekse Fetö kalıntısı kılıç artıkları, iktidarı devirmek için "bu saatten sonra", bu sefer ne yapabilirler? (Fetö'yle işbirliği yapan "liberal üniversite mollaları" pabucu pahalı görüp ufak ufak yurt dışına tüymeye bakıyorlar, onlardan hayır beklemesinler.) Baksanıza, Aydın Doğan'ın adamlarına sorarsanız Sayın Kemal'in yeni parti yönetimi bir "gölgekabine"ymiş.
Okuyucu gıdıklamak için edilmiş bir boş laf mı yoksa bir kör umut mu?
Yüzde 25 oyla neyin kabinesi bu?
Ne biçim bir hazırlık? Ezan sesi duymaya tahammül edemeyenlerle, şehitlere küfür edenlerle kitlelerden oy moy alınamayacağı aşikâr olduğuna göre, neye yatırım?

***

Amerikan gizli servisinin, darbe tutmadığına göre, ne yapabileceği bellidir:
Bir: Tayyip Erdoğan'a suikast.
İki: 12 Eylül öncesi denedikleri (ve de başardıkları) şekilde "sokağı karıştırmak", ülkeyi çığırından çıkarmak.
Eylemler, polisle çatışmalar, ölümler, vb.
Yani, yeni ve daha etkili birtakım "Gezi" olayları.
Öyle "çakma yürüyüşler" falan değil, daha sert eylemler. Buna da "sivil itaatsizlik" gibi fiyakalı kılıflar uydurmak suretiyle...
Belki, belki değil kuvvetle muhtemel, gene kaşınacak bir Alevi-Sünni çatışması...
CHP'yi "ele geçirenlere" bakın anlarsınız, figüranlar da hazırdır.
"Babadan" CHP'li, ama "eski" CHP'li Hurşit Güneş, CHP'nin giderek "dışarıdan tavsiye üzerine getirilen kişiler"in eline geçtiğini söylüyor...
O dışarısı neresidir? Tavsiye edenler kimlerdir?
Çocuklar bile bunu görüyorlar, görmemekte direnen muhalif basın hariç.

***

Bu arada, cılkı çıkmış bazı "müseccel" isimler bir yana, parti içinde birkaç haftada "başdöndürücü bir hızla yükselen" sevgili kardeşim Ünal Çeviköz'ün durumu da çok ilginçtir.
Ünal'a yeni parti yönetiminde "kamu diplomasisinden sorumlu" diye bir görev icat edilmiş. "Yurt dışında lobi faaliyetinin" kibarcasıdır.
Ne yani, örneğin Almanya'da bu hükümet aleyhinde atıp tutmak gibi mi?
Bugüne kadar yaptıklarınız yetmedi de bir de uzman mı getirdiniz?