Fetullahçı Terör Örgütü uluslararası istihbarat örgütleri tarafından keşfedilip, onların desteği ile uluslararası nitelik kazandırılan, dünyanın 169 ülkesinde STK, okulları, ticari faaliyetleri ve militanları olan uluslararası bir suç örgütüdür. Ben bu örgütü ahtapota benzetiyorum. Bütün dünyanın her tarafını ahtapot gibi sarmış, istihbarat örgütlerinin talepleri doğrultusunda o ülkelerle ilgili faaliyetlerde bulunan bir terör örgütü... Sadece ülkemizde değil, Azerbaycan'da öğretim görevlilerinin, okul öğretmenlerinin CIA adına bilgi toplayan kişiler oldukları ortaya çıktı. Bu örgüt, uluslararası suç örgütüdür.
Örgütün nihai amacı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetimine talip olmak ve ele geçirmekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yönetim tarzından hoşlanmayan birçok ülke var. Erdoğan'ı devre dışı bırakmak istiyorlardı. Birçok ülke Erdoğan ile çalışmak istemiyor. Bu konuda bazı denemeleri oldu. Önce MİT Krizi planlandı. MİT Müsteşarı'nı tutuklayıp amaçlarını yapmak istediler, olmadı. Arkasından 17/ 25 Aralık Operasyonları yapıldı. Sonra 29 Ekim'de ekonomik kriz planlandı. Bu girişimlerde başarılı olmadılar, sonunda da 15 Temmuz Darbe Girişimi yapıldı.
Bütün bunlar planlı şekilde yapıldı. Bu planların biri başarılı olsaydı sonrasındaki olmayacaktı. Adım adım şiddetin dozu arttırılarak bu işleri planladılar. En sonunda da silahları kullanarak darbe yapmak istediler. Benim kanaatim bu darbe Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı yapıldı. Erdoğan'a karşı silahlı darbe girişimi oldu.
Askeri Lise ve ve Harp Okulları'na her yıl 5 bin civarında öğrenci alınıyor, bunların sınav sorularının çalınması ile giriş yapılıyor. Soru çalma işi standart uyguladıkları bir işti. Soru çalarak son 10 yılda sınavla alınan öğrencilerin yüzde 80'i Fetullahçı Terör Örgütü ile irtibatlı olarak girdiler. Bu anormal bir rakam. Sadece son 10 yılda 40 bin kişi TSK'ya girmiş oldu. Burada sınav komisyonlarının da ele geçirilmesi ile bu işleri kolaylaştırdılar. Biliyorsunuz sınav komisyonunda mülakatları yapan heyetlerin, muayenelerde rapor veren doktorların tamamı tutuklandı.
Bugün artık herkesin hemfikir olduğu konu bunların bir inançlarının olmadığıdır. Yani İslam inançları üzerine kurulu bir örgüt olmadıkları anlaşılmıştır. Bunlar uluslararası istihbarat güçlerinin belirlediği hedefler doğrultusunda hareket ediyorlar. Bunların inanç diye hedefleri yok, onun için TSK içinde içki de içebiliyorlar, modern de giyebiliyor.
TSK'nın yapısında gizli bir yapıları vardı. Abi, müdür, imam gibi. Gizliliğe çok büyük önem veriyorlar. TSK'da farklı yapılanmaları var. Mesela 3'erli gruplar yaparak hücre yapılanması kurmuşlar. Bu grupların başına bir abi koymuşlar ve kod ismiyle biliniyor. Bütün abiler 6 ayda bir değişiyor. Gizliliğin en ilginç yanı ise 3 kişi, diğer 3 kişiyi tanımıyor olmasıdır. İlişkili olduklarını bilenler vardır ama TSK içindeki 40 bin kişi birbirinden haberdar değillerdi.
MİT Müsteşarılığı'na gelen binbaşının darbeyi açıkladığına, deşifre ettiğini düşündüler. Onun için acilen harekete geçtiler. Halbuki o saatte darbe deşifre edilmemişti. Darbe planının duyulacağını düşünerek darbeyi erkene aldılar ve harekete geçtiler. MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı'nın yanına gidince tedirgin oldular. Daha fazla önlem alınmadan bu olayı gerçekleştirmek için saati öne çektiler.
Darbe başarılı olsaydı Türkiye'nin güneydoğusunda bir Kürt Devleti, doğusunda bir Ermeni devlet yapılanması olacaktı. Türkiye parçalanacaktı. Daha sonra Türkiye'de büyük bir katliam olacaktı. İçeride kendilerine muhalif olarak gördükleri kişileri yargılamayı bırakın darbe sürecinde herkesi öldüreceklerdi. Darbe sonrasında Türkiye'nin başına getirecekleri yeni kişilerin mutlaka ve mutlaka istihbarat örgütlerinin bağlı olduğu ülkelerin emrinde olacaklardı. Bunu sadece iki tane eylemle değil Türkiye'nin bundan sonraki bütün adımlarında bu kişilerin olacağını ve istihbarat örgütlerinin istekleri doğrultusunda Türkiye yönetilecekti. Adımız belki Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktı ama Atatürk'ün kabul etmediği bir manda ile yönetilecektik. Ne yazık ki Amerikan mandası olacaktık...
Bu örgütü kim yönetiyorsa, kimin emirlerini yerine getiriyorsa onlar adına bu işleri yapıyorlar. Uluslararası istihbarat örgütleri bunları istiyor bunlar da yapıyor.
Mesela CIA. Şuan FETÖ, ABD'de korunup kollanıyor. Örgüt liderinin hem ABD'ye yerleşmesi hem de korunması CIA tarafından sağlanıyor. CIA'in eski ajanlarının tavsiye ve destekleri ile örgütün lideri Amerika'da oturma izni alabildi. Bunları artık herkes biliyor. Bu darbe ülkenin yapısal değişimi olacaktı. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, 50 yıldır çok partili hayata geçtikten sonra kazanımların hepsi kaybedilecek ve CIA'in emirleri doğrultusunda hareket eden bir yönetime geçecektik.
Yani. Bize yıllar önce teklif edilen Atatürk'ün reddettiği Amerikan Mandası bugün bu şekilde olacaktı.
Eskiden Türkiye ekonomik krizlerde yönetim bunalımı içindeydi. Dolayısı ile böylesi ülkeleri yönetmek çok daha kolaydı. 10 milyar Doları bankalardan çektiğiniz zaman ülkede ekonomik kriz meydana geliyordu. 10 tane bakanı ya da milletvekilini satın aldığınızda hükümeti düşürüyorlardı. Ama son yıllarda Türkiye, 10 milyar dolarla, 10 milletvekilini satın almakla kontrol edilebilir bir ülke olmaktan çıktı. Türkiye ekonomik olarak güçlenirken, emperyalist ülkelerin söylemlerine ters söylemlerde bulunmaya, onlara karşı dış politika izlemeye başlayınca Türkiye kontrol edilemez ülke oldu. İşte kontrol edilemezliği ortadan kaldırmak için bu örgütlerle iş yapıyorlar.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşmalarında askeri okullara alınan öğrencilerle ilgili yapılan incelemede her yıl 5 bin öğrencinin yüzde 80'inin FETÖ ile irtibatlı olduğu bilir kişi raporları ile tespit edilmiş durumdadır. Böyle baktığınızda son 10 yılda 40 bin kişi oluyor. Bunun dışında tutukluların ifadelerini okuduğunuzda da, 1990'larda 2000'lerde askeri sınav sorularının çalındığını görüyoruz. 1986 yılından bugüne kadar her yıl bin kişi girmiş olsa 30 bin kişi eder. 40 bin de son yıllarda girdiği tesbit edilmişti, toplan 70 bin kişi eder. TSK'dan 7 bin 500 kişi atıldı. Geriye ne kaldı? Onlar halen TSK'nın içinde değil mi?
Desteğini çekeceklerini hiç düşünmüyorum. ABD'nin de terör örgütü liderini Türkiye'ye vereceğine asla inanmıyorum. CIA'ya bağlı bir örgütü verirseniz diğer örgütler onlara bağlılıklarının risk olduğunu anlayacaktır ve sorun olacaktır. Onun için bu gibi servisler elemanlarını teslim etmez.
Ahmet Zeki Üçok, Fetullahçıların halen TSK içinde olduğunu iddia ediyor.
ADİL ÖKSÜZ HAVA İMAMI DEĞİL TSK İMAMIYDI
Bütün bu yapının TSK'daki en üst kısmında şimdilik bilinen kısmıyla ilgili olarak Adil Öksüz vardı. Ona her ne kadar Hava Kuvvetleri İmamı diyorlarsa da onun TSK İmamı olduğunu biliyorum. Bir tarafta bizim Genel Kurmay Başkanımız varken, darbecilerin Genel Kurmay Başkanı da Adil Öksüz'dü.
CUMHURBAŞKANI OLMASA DARBE BAŞARILI OLURDU
RÖPORTAJ: ALİ DEĞERMENCİ