Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve
Kongre Merkezi'nde düzenlenen
Rumeli-Balkan buluşmasında konuştu:
Bizim kimsenin toprağında,
egemenliğinde gözümüz yok. Biz
kardeşlerimizin, soydaşlarımızın tüm
mağdur ve mazlumların haklarının,
hukuklarının korunması için
mücadele veriyoruz. Aslında bu
mücadele bizimle birlikte
tüm insanlığın ortak
görevidir. Ama söz
konusu Müslüman olunca, söz konusu
Türk olunca maalesef dünyanın pek çok
yerinde gözlerin yumulduğuna, kulakların
tıkandığına, kalplerin karardığına şahit
oluyoruz. Biz asla böyle davranamayız.
İşte son günlerde Hollanda başta olmak
üzere Avrupa'da yaşanan hadiseleri görüyorsunuz.
Vatandaşlarımıza yönelik insanlık dışı
tutuma hep birlikte şahit olduk. Ne pahasına
olursa olsun, elbette onların haklarını ve
hukuklarını korumanın çabası
içinde olacağız.
Şimdi bu Pazar, 26 Mart
Pazar günü Bulgaristan'da seçimler
yapılacak. Bulgaristan'a, oradaki
soydaşlarımıza, kardeşlerimize baskı var.
Bir taraftan 'demokrasi' diyeceksin ama öbür
taraftan oradaki Türklere ciddi manada baskı
yapacaksın, bu olacak iş değil.
Ana muhalefetin başındaki zatın bu
konuda söylediklerini şöyle 20-25 maddelik
liste halinde önüme koyup bakıyorum; sonra
derin bir şüpheye düşüyorum. Acaba biz
mi başka bir ülkede yaşıyoruz, yoksa bu zat
mı? Çünkü söylediği hususların Anayasa
değişikliği ile uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Tutturmuş bir tek adamdır gidiyor.
Sözünü ettiği tek adam nerede ben de
bilmiyorum. Çünkü Anayasa değişikliğinde
söz konusu olan seçimle iş başına gelen,
görev süresi belli olan bir Cumhurbaşkanı.
Ey Kılıçdaroğlu, senin partinin genel
başkanlığını yapmış olan İnönü tek adamdı.
Cumhurbaşkanı yetkisi ile hükümet
faaliyetleriyle ilgili olarak anayasa ve yasalara
uygun kararnameler çıkarmaktan ibarettir.
Anayasaya ters kararname çıkaramaz,
kanunlara ters kararname çıkaramaz. 'Canım
istedi, çıkarırım' yok böyle bir şey. Anayasa
ve yasalara uygun olacak. Buradan tek
adamlık çıkması mümkün mü?
Hadi onu da geçtik, diyelim ki Cumhurbaşkanı
nefsine yenildi, yoldan çıktı, gerçekten
tek adımlık yapmaya kalktı. Her şeyden
önce bu kişinin yakasına kim yapışır. Bu dünyada
millet yapışır. Çünkü biz iki hesaba inanırız
halk, Hak. Meclis soru önergeleri, araştırma
ve soruşturma komisyonlarıyla yasama
yetkisiyle bu kişiye dünyayı dar eder. Şayet
ortada suç varsa iş Yüce Divan'a gider. Hatta
daha kestirme yol olarak Meclis erken seçim
ister, bu kişiye hesabı sandıkta verdirir. Böyle
bir sistemde kim tek adamlığa cüret edebilir.
Bu itham, safsatadan, mugalatadan, millete
söyleyecek sözü olmamaktan kaynaklanan
bir hezeyandır.
Almışlar yanlarına PKK'yı, DEAŞ'ı,
FETÖ'yü onlarla beraber yürüyorlar. Bizimle
baş edemeyeceksiniz. Birşeye bakıyorum,
bakıyorum ki Kandil'dekiler hayır diyor.
Kandil'de kim var, PKK'nın başları var
onlar hayır diyor. PKK hayır diyor, FETÖ,
Pensilvanya'dan sesleniyor hayır diyor.
Burada hayır diye aldatılanlar ne anlama
geliyor sizde onlarla berabersiniz. Bu ne
demek kişi sevdikleriyle beraberdir. Olay bu.
KILIÇDAROĞLU'NA İDAM KARARI ÇAĞRISI:
(İdam isteriz sloganları üzerine) İBen kanaatimi söyledim, onaylarım. Çünkü devletin 249 şehidimiz sebebiyle onların katillerini affetme yetkisi yoktur. O yetki o şehitlerin kendi vasilerinindi. Sayın Bahçeli düşüncesini açıkladı, Sayın Yıldırım'ın kanaatini de biliyorum. Şimdi Kılıçdaroğlu da açıklasın bakalım. Diyor ki 'Tamam getirsinler, ben varım' diyor. Tamam, var mısın? 16 Nisan'dan sonra inşallah bunu görelim.