Tarihi barış süreci

PKK ile barışın söz edildiği bugünlerde Sultan Abdülhamid, Osmanlı tarihinde görülmemiş bir biçimde muhalifleriyle barışmıştı. Yemekte özellikle yedi kardeş tatlısı ikram edilmişti...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 14 Ocak 2013 Güncelleme 14 Ocak 2013, 00:20
Tarihi barış süreci

İÇİNDEKİLER

Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahı Sultan Abdülhamid'i ya da kendisine muhalif olup da Ahmet Rıza'yı sevenler; barış sözlerinin en çok geçtiği bugünlerde umarım tarihi barış yemeğinin önemini ve değerini anlarlar ve gerçekten de barışa şans verirler. Yedi kardeş tatlısının ikram edildiği o yemekte ne Abdülhamid ne de Ahmet Rıza Bey şereflerinden bir şey kaybetmişlerdi; sadece barışın gelmesi için büyük bir adım atıyorlardı... İşte tarihi yemekte yaşananlar... Mebus Efendiler, Bütün Osmanlı milletinin ve şahane tebaasının vekilleriyle yani bütün milletimle bu akşam birlikte yemek yediğimden dolayı hakikaten ve cidden memnun oldum. Bu geceki şu hâl zannedersem, devletimizin tarihinde ilk defa görülmüş, uğurlu ve hayırlı bir hadisedir; tebrik ederim. Allah, birçok benzerleri ve tekerrürü ile cümlemizi şereflendirsin. İLK

KEZ TOPLANDILAR
31 Aralık 1908, yer Şale Köşkü Büyük Muayede (merasim) Salonu... Sultan II.Abdülhamid'in Mabeyn Başkâtibi Ali Cevat Bey'in, padişah adına okuduğu nutuk bu cümlelerle başlıyordu. Salon alkış ve tezahüratlarla inliyordu. Sultan haklıydı, devletin tarihinde böyle bir barış yemeği ilk kez oluyordu. Menüde yumurtalı et suyu, peynirli börek, mayonezli levrek, sebzeli sığır filetosu, dana ciğeri ezmesi, hindi kebabı, tavuklu pilav, dondurma, peynir, meyveler ve yedi kardeş tatlısı vardı. Tam anlamıyla mükellef bir sofraydı. Osmanlı'nın yedi milletten kardeş olduğu düşüncesiyle özellikle bu tatlı seçilmişti.

ARALARI LİMONİYDİ...
17 Aralık 1908'te seçimler yapılmış, meclis Sultan'ın konuşmasıyla açılmıştı.
Meşrutiyet sonrasıydı, haliyle Sultan Abdülhamid ve mebusların arası limoniydi.
Daha doğrusu ülkede genel bir sıkıntı ve "şimdi ne olacak" kaygısı vardı. Sultan Hamid, bu ortam içinde mebusları yani milletvekillerini davet ederek büyük bir yemek düzenlemişti.
Yemeğe katılanların siyah setre yani düz yakalı önü ilikli ceket ve pantolon giymesi mecburiydi. Meclis'e gönderilen 120 adet faytonla mebuslar Şale Köşkü'ne geldi. Sultan Abdülhamid'in sağ tarafında Sadrazam Kamil Paşa, Dâhiliye Nazırı Hüseyin Hilmi Paşa, Meclis-i Mebusan Başkan Vekili Aristidi Paşa; sol tarafında Meclis-i Mebusan Başkanı Ahmet Rıza Bey Meclis-i Mebusan Başkan Vekili Talat Bey ve Adliye Nazırı Manyasizâde Refik Bey oturuyordu. Abdülhamid, yıllar boyu en inatçı muhalifi olan Ahmet Rıza'ya nazik davranıyor ve sürekli sohbet ediyordu. Jest olarak Ahmet Rıza'nın bardağına su koyunca Ahmet Rıza da ayağa kalkıp bardağını göstererek su içti ve temenna ederek, yerine oturarak başka bir jestle karşılık verdi.

GÖZYAŞLARI ARASINDA YAPILAN KONUŞMA
Yemek bitip de sıra en son olarak yedi kardeş tatlısı yemeğe gelince Sultan adına okunan konuşmayı Ali Cevat Bey yapmıştı. Alkışlar ve hatta gözyaşları arasında okunan bu nutuk sonrası cevap olarak Ahmet Rıza ayağa kalkıyor ve o da bir konuşma yapıyor. Onun konuşması da şöyle başlıyordu: Şevketli Padişahımız, Zamanın meşhur vakalarını geleceklere bir ibret olmak üzere nakleden medeniyet tarihleri, bu akşamki muayede-i hümayunlarını bir lisan-ı şükr ve sitayişle yazacaklardır. İlk defa olarak bütün Osmanlıların hükümdar-ı ziliktidarı (güçlü iktidarın hükümdarı), bütün mebuslarıyla bir sofrada bulunuyor, bir karavanada cins ve mezhep ayırmayarak bir vatan evladından mürekkep bir aileye en muhterem ve müşfik bir peder olarak riyaset ediyor.

TAYFUN ER