Hayatı Payitaht Abdülhamid'e konu olan 2.Abdülhamid'in en büyük acısı!

Osmanlı Devleti'nin son padişahı 2.Abdülhamid engin bir kültür yaşantısının yanı sıra, hassaslığı ile de bilinirdi. Hayatı hala merak konusu olan İkinci Abdülhamid, bir insanın yaşayabileceği en acı olaylardan birini yaşadı. 2.Abdülhamid 8 aylık kızı Hatice Sultan'ı, kuşpalazı nedeniyle kaybetti. Derin bir üzüntü yaşayan Abdülhamid Han ardından tarihimizde büyük bir yeniliğe imza attı.

author-1
takvim.com.tr
Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Osmanlı Devleti'nin 34'üncü padişahı Sultan II. Abdülhamid'in, sekiz aylık kızı Hatice Sultan'ın hastalanması üzerine, Yıldız Sarayı'na doktor çağırılmıştı. Saraya çağrılan Dr. İbrahim Bey, Hatice Sultan'a kuşpalazı tanısı koydu.

Hastalık ilerlemiş ve tedavi edilemez duruma gelmişti. Aynı gün, Hatice Sultan vefat etti.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesi'nin açılış töreni 5 Haziran 1899 tarihinde yapıldı.

HATİCE SULTAN'IN ÖLÜMÜ YASA BOĞDU

Abdülhamid, biricik kızı Hatice Sultan'ın ölümüne o kadar üzüldü ki, onun anısını yaşatmak için bir hayır kurumu yaptırmak istedi. O sıralarda ihtisasını bitirip Almanya'dan henüz dönmüş olan Dr. İbrahim Bey'in önerisi üzerine, bir çocuk hastanesi yaptırmaya karar verdi. Hastanenin tüm masrafları, Sultan'ın kendi kesesinden karşılanacaktı.

II. Abdülhamid'in kızı Ayşe Osmanoğlu, hatıratında hastanenin yapılması konusunda babasının şöyle söylediğini nakleder:

"Benim çocuğum kurtulamadı. Kim bilir fakir fukaranın çocukları nasıl bakılıyor? Hiç olmazsa bir hastane yaptıralım da, benim gibi birçok babaların kalbi yanmasın!"

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesi açıldıktan sonra baştabib olan Dr. İbrahim Bey.

İLK ÇOCUK HASTANEMİZ KURULUYOR

Hastane arazisi olarak iklimi ve çevre özellikleri nedeni ile Şişli Balmumcu'da Çiftlik-i Hümayun (Sarayın Çiftliği) arazisi seçildi.

Berlin'deki "Kaiser und Kaiserin Friedrich Kinderkrankenhaus" (İmparator ve İmparatoriçe Friedrich'in Çocuk Hastanesi) hastanesinin planları esas alınarak 2 Haziran 1898 günü inşasına başlandı.

Pavyon sisteminde inşa edilen hastanede; merkez bina, bakteriyoloji ve kimya laboratuvarı, muayenehane (poliklinik) dairesi, beş pavyon, mutfak ve çamaşırhane ile etüv ve kalorifer dairesi olmak üzere on bina vardı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesini görmek için yurt içinden ve yurt dışından pek çok kişi hastaneyi ziyaret etmişti. Avusturya'dan gelen tıp heyeti hastane çalışanları ile birlikte.

TELGRAFLA HEKİME ANINDA HABER VERİLİYORDU

Her pavyon telgraf pilleri vasıtasıyla Merkez Dairesi'ndeki nöbetçi hekim odasına bağlanıyordu. Böylece, nöbetçi hekim istediği zaman her pavyonu kontrol edebiliyor ya da işaret gelen pavyona hızla gidebiliyordu.

Hastaneye gösterilen özen bahçeye de gösterilmişti. Ağaç sayısı bir yıl içinde 1500'ün üzerindeydi. Hastaların dinlenmesi için kameriyeler, bahçe sedirleri yapılmıştı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesinde ameliyat olan çocukların ameliyattan önce ve sonraki durumları.

BİR HATIRANIN İNŞASI: HER ŞEY ÇOCUKLAR İÇİN

Hamidiye Etfal Hastane-i Âlisi, 5 Haziran 1899 Pazartesi günü, 671 çocuğun sünnet edildiği bir düğünle hasta kabulüne başladı. Bu şölen, II. Abdülhamid'in oğlu Şehzade Abdürrahim Efendi'nin sünnet düğününe denk getirildi.

Çocuklara sünnet kıyafetleri hastane tarafından verildi. Sultan ve hayırseverler tarafından çocuklara hediyeler verildi. Sünnet edilen çocuklar hastanede bir gece kaldı ve gece hokkabazlar, ince sazlar, hayal oyunlarıyla eğlendirildiler. Bu tarihten sonra sünnet törenleri her yıl tekrarlanan bir geleneğe dönüştü.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hastane eczanesi.

TÜM MASRAFLARI ABDÜLHAMİD KARŞILIYORDU

16 yaş üstü erişkin hastalar, ancak padişah özel izniyle hastaneye alınırdı. Kadın ve çocuklar, ücretsiz tedavi edilir ve ilaçları hastaneden verilirdi. Tüm masraflar Abdülhamid tarafından karşılanırdı.

Hastane eczanesinde kullanılan tüm ecza kapları, Yıldız Sarayı Bahçesi'ndeki çini fabrikasında özel olarak yaptırılırdı. Hastaneye alınacak mobilya ve tıbbi araç gereçler, Sultan'ın izniyle Almanya ve Fransa'dan getirtilirdi.

Sultan'a hastane faaliyetlerini sunmak için İstatistik Yıllıkları yayımlanırdı. Bir süre sonra, hasta çocuklar için en iyi hastaneyi kurmak tek başına yeterli olmadı. Bu nedenle çocukların bakımı için, Almanya'dan işinin ehli hemşireler getirtildi.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesi muayenehane.

SULTANIN EMRİYLE AŞI ÜRETİLMEYE BAŞLANDI

Hastanede görevlendirilen hekimlerin çoğu Almanya, Paris, Viyana'da tıp eğitimi almış veya ihtisas yapmış, birkaçı ise Gülhane'de ihtisas yapmış hekimlerdi.

Tıbbi aletlerdeki gelişmeler yakından takip edilirdi. Teşhis ve tedavi amacıyla ülkedeki ilk röntgen cihazlarından biri de bu hastaneye alınmıştı.

Kızıl ve Kuşpalazı serumlarının keşfedilmesi üzerine Abdülhamid, hastane bakteriyoloğu Süleyman Nuri Bey'i, serumun imal edilmesini öğrenmek ve hastanede imal edilmesini sağlamak amacıyla Avusturya'ya gönderdi. Sultan'ın isteği ile hastanede Kızıl, Kuşpalazı serumlarıyla Çiçek aşısı laboratuvarı kuruldu ve 1900 yılında aşı üretilmeye başlandı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesi'nde ameliyathane.

ÇOCUKLARIN BESLENMESİNE ÖZEN GÖSTERİLİRDİ

Çocukların yemekleri en yetenekli aşçılar tarafından hazırlanır, kullanılan erzakın kalitesi kimyahanede tetkik edilirdi.

Abdülhamid'in isteği üzerine hasta çocukların halis süt içmeleri için hastanenin 50 metre kuzeyinde inek ahırı yapılmıştı. Abdülhamid, hastanenin gelişimini sağlamak ve suyun şifasından yararlanmak düşüncesi ile Karahisar Maden Suyu'nu (Afyon) hastaneye vakfetti.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesi'nde poliklinik.

HAMİDİYE ETFAL BÜYÜYOR

Padişah'ın özel ilgisi ve başhekim Dr. İbrahim Paşa'nın becerisiyle, kadın hastaların çokluğu sebebiyle, hastaneye açılışından bir yıl sonra bir kadın pavyonu eklendi.

1902 yılında, cerrahi pavyonu hastane yapılarına katıldı. 1903'te fiziko-terapi bölümü hizmete girdi. Türkiye'nin ilk çocuk sanatoryumu 1904'te açıldı. Kadın hastalıkları, bulaşıcı hastalıklar pavyonları ile kimyahane, mescit ve 1907 yılında saat kulesinin eklenmesiyle hastane kompleksi tamamlandı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hastanenin içinde yer alan mescit.

UZMANLIK EĞİTİMİ BAŞLIYOR

Hastane, teşkilat yapısı, modern tıbbi gereçlere sahip olması, hekim kadrosu ve yapılan bilimsel çalışmalarla tıbbın her dalında uzman yetiştirebilecek duruma geldi.

Abdülhamid, 1904 yılında hastanede uzman hekim yetiştirilmesini emretti. Tıbbiye-i Şahane ve Gülhane Seririyat Mektebi ardından Hamidiye Etfal Hastanesi ihtisas veren ilk hastane oldu.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hamidiye Etfâl Hastanesı hasta koğuşları.

HASTALARIN FOTOĞRAFLARI ÇEKİLİRDİ

Hastanede açılan fotoğraf atölyesinde, tedavi olan hastaların ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası durumlarını gösteren fotoğrafları çekilirdi.

Fotoğrafhanenin hazırladığı hastane albümleri, Fransa'da düzenlenen Tourcoing Sergisinde (Ekim 1906), birincilik ödülü aldı. Çok beğenilen albümler, Tourcoing şehri belediye reisinin isteği üzerine belediye müzesine alındı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Giriş, mescit ve saat kulesi.

YARALI ASKERLERE HİZMET VERDİ

Sultan Abdülhamid'in tahttan hâl edilmesi ardından, hastane hamisiz kaldı ve ihmale uğradı. Hastane yönetimi, Maliye Nezareti'nden sonra Belediye'ye bırakıldı. Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke yıllarında, artan ihtiyacı karşılamak üzere yaralı askerlere hizmet verdi.

Cumhuriyet döneminde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlanan hastane, çevrede tam teşekküllü bir hastane olmadığından, 200 yatağın 70'ini yetişkinlere ayırmak zorunda kaldı.

Yoğun erişkin talebi karşılayabilmek için teraslar kapatılıp oda yapıldı; katlar ilave edildi. Hastane artık çocuk hastanesi kimliğini yitirmişti. Zamanla eski pavyonlar yıkılıp yeni binalar yapıldı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

BİRÇOK SAĞLIK PERSONELİ YETİŞTİRDİ

Hastane bünyesinde, Ebe Okulu (1924-1957), Hemşire ve Laborant Okulu (1946-1956), Yardımcı Hemşire Okulu (1954-1967) ve Florence Nightingale Yüksek Hemşirelik Okulu (1961-1965) açıldı.

Düzenlenen kurslarla, biyokimya, bakteriyoloji laborantı, anesteziyoloji, eczane teknisyeni ve gözlükçü gibi yardımcı sağlık personeli yetiştirilir.

1933 yılında üniversitelere getirilen bir düzenlemeyle, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Haydarpaşa'dan Avrupa yakasına taşınmasına rağmen, fakültenin çocuk cerrahi ve ortopedi kliniğinin yeri değişmedi. 1949 yılında klinikler, Cerrahpaşa Hastanesi'ne taşındı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

GERİYE SADECE SAAT KULESİ KALDI

Yıllar ilerledikçe artan talebi karşılamak için hastane gelişmeye devam etti. 1961 yılında hastaneye, cerrahi pavyonu eklendi. Bu pavyon, hastanenin son pavyonu oldu.

1968 yılında pavyonlar yıkıldı ve bugünkü hastane inşa edildi. Hamidiye Etfal Hastane-i Âlisi'nden geriye, sadece saat kulesi kaldı. Hastane, bugün Sağlık Bakanlığı'na bağlı tam teşekküllü bir hastane olup, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi adıyla yirmi bir ihtisas dalında eğitim vermeye devam ediyor.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

ABDÜLHAMİD TAHTTAN NEDEN VE KİM TARAFINDAN İNDİRİLDİ?

31 Mart Vakası, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne, iktidara tam hâkim olmak ve Sultan II. Abdülhamid'i etkisiz hale getirmek için bir bahane olmuştu.

İttihatçılar, kendilerinin sebep olduğu bu isyanın faturasını padişaha keserek "hâl" edilmesine; yani Abdülhamid'in tahttan indirilmesine karar vermişlerdi.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

27 Nisan 1909 günü Meclis-i Umumi-i Milli, Sultanahmet'teki Meclis dairesinde 240 mebus, 36 ayandan oluşan bir heyetle, Sultan II. Abdülhamid'in hâl'ine karar verdi.

Heyet, Veliahd Mehmed Reşad Efendi'nin tahta çıkmasına oy birliğiyle hükmetmişti.

Fakat bu kararın gerçekleşmesi için, fetva alınması şarttı ve fetvanın şeriat hükümlerine uygunluğunu denetleyen "Fetva Eminliği"nce tasdiki gerekti.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hâl' fetvasının ilk metnini Elmalılı Hamdi (Yazır) Hoca kaleme almıştı. Fetva Emini Hacı Nuri Efendi, Meclis'e davet edilmiş ve onayı istenmişti. Fetvada hâl' gerekçeleri olarak şunlar sıralanmıştı:

"İmamü'l- Müslimin olan Zeyd, bazı mesail-i mühime-i şer'iyyeyi, kütüb-i şer'iyyeden tayy ü ihrac ve kütüb-i mazkureyi men' ü hark ü ihrak ve beytü'l-mal'de tebrir ü israfla müsevvek-i şer'i hilafında tasarruf ve bila-sebeb-i şer'i katl ü habs tağrib-i raiyye ve sair guna mezalimi itiyad eyledikten sonra salaha rücu' etmek üzere ahd ü kasem etmişken yemininde hanis olarak ahval ü umur-u müslimini bi'l-külliye buhtel kılacak fitne-i azime ihdasında ısrar ve mukatele ika etmekle men'a-i Müslimin Zeyd-i mezburun tagallübünü izale ettiklerinde bilad-ı İslamiye'nin cevanib-i kesiresinden mezburu mahlu' tanıdıklarına dair ahbar-ı mütevaliye vürud edüb mezburun bekasında zarar-ı muhakkak ve zevalinde salah melhuz olmağın Zeyd-i mezbure imamet ve saltanattan feragat teklif etmek veya hal' etmek suretlerinden hangisi erbab-ı hall ü akd ve evliya-yı umur tarafından ercah görülür ise icrası vacip olur mu? El-Cevap: Olur. Ketebehu el-fakir es-Seyyid Muhammed Ziyaeddin ufiye anhu"

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Verilen fetva, günümüz Türkçesi ile şunları söylüyordu:

"Müslümanların imamı olan kimse, bazı önemli şer-i konuları şeriat kitaplarından çıkarsa ve bu kitapları yasak etse, yaksa, yırtsa devlet hazinesini israf edip şeriata aykırı şekilde harcasa, idare ettiği kimseleri şer'i sebep olmadan öldürse, hapsetse, sürse, başka türlü zulümleri de adet edindikten sonra, doğru yola yemin etmişken sözünden dönse, Müslümanların yaşayışını tamamen bozacak şekilde fitne çıkarmakta direnip onları birbirine öldürtse, buna engel olacak durumdaki Müslümanlar, onun zora dayanan tutumunu ortadan kaldırıp, İslam memleketlerinin pek çok yelerinden metbuu tanınmadığına dair haberler gelip yerinde kalmasında zarar ve ayrılışında iyilik olduğu düşünülürse, kendisine imamlık ve sultanlıktan vazgeçme teklif etmek veya hâl etmek şekillerinden hangisi erbab-ı hâl ve akd tarafından uygun görülmüşse, bu kararın uygulanması yerinde ve gerekli olur mu?"

Elmalılı Hamdi Yazır, daha sonra bir konuşmasında "Hayatımda yaptığım en büyük hata, Sultan Abdülhamid'in hâl'ine karışmamdır" şeklinde, o dönemde karıştığı bu olaydan duyduğu pişmanlığı dile getirmişti.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Bu fetvada öne sürülen "Şer-i kitapların yasaklanması ve yakılması, tebaanın öldürülmesi, hazinenin israf edilmesi" gibi konular tümüyle iftiradan ibaretti. Çünkü Sultan II. Abdülhamid, kendisine bu iftiraları atanlardan daha dindar olmakla meşhurdu.

Kan dökmekten kaçınmasıyla tanınmış, hatta Hareket Ordusu'na da bu sebeple karşı koydurmamıştı.

Ayrıca Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinden beri artan borçların ödenmesi, kendi döneminde olduğu halde, israfla itham edilmişti.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hacı Nuri Efendi, fetvanın gerçekleri yansıtmadığını öne sürerek imzalamayı reddetmiş, padişaha kendiliğinden feragat teklif edilmesi tavsiyesinde bulunmuştu.

Bu sebeple fetvanın son kısmı değiştirilerek, usule aykırı bir tarzda Şeyhülislam Ziyaüddin Efendi tarafından imzalanıp oya sunulmuş, İttihatçı mebuslar da "Hâl'i, hâl'i" diye bağrışmıştı.

Bunun üzerine Sadrazam Said Paşa "Efendiler, okunan fetva-yı şerife ve millet tarafından gösterilen arzu-yı umumi mucibince Sultan Abdülhamid Han-ı Sani'nin Hilafet ve Saltanattan hâl'ine karar veriyor musunuz?" diye sormuştu.

İçlerinde feragat teklifine taraftar olanlar bulunmasına rağmen Talat Paşa'nın tehditvari bakışları ve baskısıyla onlar da ayağa kalkınca hâl'e oybirliği ile karar verilmişti.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Hâl' kararını Sultan II. Abdülhamid'e tebliğ etmek için, Ermeni Ayan (Senato) üyesi Aram Efendi; Draç Mebusu Arnavut Esad Toptanî (sonradan 'hizmetlerine mukabil' Paşa yapıldı); Yahudi Selanik Mebusu Emanuel Karasso ve Abdülhamid Han'ın vaktiyle nice iltifatına mazhar olarak Koramiralliğe kadar yükselmiş bulunan Arif Hikmet Paşa'dan oluşan bir heyet teşkil edilmişti.

Sultan Abdülhamid'e hâl' edildiğini bildirmeye giden heyetin üyeleri.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

İttihatçı yazarlarca dahi "azim bir hata-yı siyasi", "af olunmaz bir hata ve silinmez bir leke" olarak nitelenen bu heyetten Esad Toptanî Sultan'a şöyle demişti:

"Biz Meclis-i Mebusan tarafından geldik. Fetva-i şerife var. Millet seni azl etti (görevden aldı). Amma hayatın emindir (güvencededir)"

Sultan Abdülhamid bu sözü şöyle düzeltir: "Zannedersem hâl' etti (tahttan indirdi) demek istiyorsunuz. Pekâlâ, buna gösterilen sebep nedir?" diye sordu Abdülhamid.

Heyetin okuduğu fetvanın ardından bağırarak sordu: "Ben hangi şer'i kitabı yakmışım?"

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Abdülhamid, hâl kararını tebliğe gelen heyet ile bu konuşmanın ardından tarihe geçecek şu sözleri söyledi:

"Ben 33 sene millet ve devletim için, memleketimin selameti için çalıştım. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resulullah'tır.

Bu memleketi nasıl buldumsa, öylece teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim.

Hizmetimi ancak Cenab-ı Hakk'ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular."

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Sultan Abdülhamid, şu sözü ekleyerek salondan çıktı:

"Bu memleketi benden sonra 10 sene idare etsinler, 100 sene idare etmiş sayacağım."

27 Nisan 1909 ile Osmanlı'nın teslim olduğu 31 Ekim 1918 arasında sadece 9,5 yıl vardı ve ne acıdır ki, 10 sene gerçekten de tamamlanamamıştı.

Hayatı Payitaht Abdülhamid’e konu olan 2.Abdülhamid’in en büyük acısı!

Ulu Hakan Sultan Abdülhamid'e bu sözlerle 32 sene, 7 ay, 27 gün süren saltanatının sona erdiğini bildirilmişti. "Hüküm Allah'ındır" sözleriyle durumu kabullenen Sultan II. Abdülhamid'i, hâl edilmekten çok; teşkil edilen heyetin yapısı ve kararın tebliğ şekli üzmüştü.

Sultan Abdülmecid, Abdülhamid'in hâl' edilişini böyle resmetmiş, tablonun adını "Osmanlı'ya veda" olarak isimlendirmişti.