SETA'nın yayınladığı bu rapor, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Birleşik Krallık'taki yapılanmasıyla birlikte eğitim, medya, ekonomi ve sivil toplum alanlarındaki faaliyetlerini incelemekte ve İngiliz devletinin örgüte yönelik tutumunu masaya yatırmaktadır. Bu rapor kapsamında yapılan saha araştırması neticesinde 170'e varan ülkede örgütlenen FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta da oldukça kapsamlı ve çok boyutlu bir yapılanma içinde bulunduğu görülmüştür. Örgüt lideri Fetullah Gülen'in 1993'te Londra'yı ziyaretiyle başlayan yapılanma kısa sürede eğitim kurumlarından lobi örgütlerine, düşünce kuruluşlarından medya ve kültür faaliyetlerine birçok alanda ilerleme kaydetmiştir.
FETÖ, faaliyetlerinin ilk yıllarında özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere ağırlık verirken 2000'lerde etkinlik gücünü tüm Birleşik Krallık topraklarına yaymıştır. Kurumsallaşma politikası ekseninde 2004'te Anadolu Müslüman Topluluğu kurulmuş, daha fazla kitleye ulaşabilmek amacıyla 2008'de Mevlana Camii ve Rumi Kültür Merkezi'nin açılışı yapılmıştır. 2013'te "Voices in Britain" adı altında birçok örgüt kurumunun tek çatı altında toplanması Türkiye'de girişilen yasa dışı faaliyetlerle doğrudan ilinti olmuş ve kurulan konsorsiyum üzerinden Birleşik Krallık kurumlarına yönelik sözde "şeffaflaşma" politikaları izlendiği görüntüsü verilmeye çalışılmıştır
FETÖ 29 YILI AŞKIN SÜREDİR İNGİLTERE'DE
Örgüt bir taraftan Türkiye'de tevessül ettiği 17-25 Aralık yargı darbesi girişimleri sonrasında Birleşik Krallık'ta başlattığı şeffaflaşma politikasını 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hızlandırırken diğer taraftan vakıf ve kurumlarındaki yöneticileri değiştirerek kamuoyunda daha az görünmeye dayalı sessizlik politikasına yönelerek adeta yer altına inmiştir. Genel olarak Birleşik Krallık'ta yürütülen faaliyetler Türkiye ve diğer ülkelerdekilere benzerlik göstermekte ve Türk diasporası içinde daha fazla destek arayışının yanında birebir markaj yoluyla kimi siyasetçi ve parti temsilcileriyle ilişkileri geliştirme stratejisi izlenmektedir. Özellikle Türkiye'de 250'den fazla vatandaşın şehit edildiği ve 2 bini aşkın kişinin yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde Birleşik Krallık hükümetinin darbenin sorumlusunun FETÖ olduğuna yönelik açıklamalarına rağmen bazı medya organları, milletvekili ve siyasi parti temsilcileri tarafından örgüte verilen desteğin hala aktif bir şekilde sürdürülmesi
FETÖ'nün yirmi yılı aşan Birleşik Krallık yapılanmasında kurduğu bağlantıların boyutunu gözler önüne sermektedir. Birleşik Krallık hükümetinin gerek Brexit kararı sonrası Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olma arzusu gerekse 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde sergilediği kendine özgü tutum iki ülke ilişkilerinde ivme sağlamış ve uzmanların stratejik bir birlikteliğin doğmakta olduğu şeklinde yorumlar yapmasına yol açmıştır. Fakat FETÖ konusunda hükümetin net tutumu ve Türkiye'yi destekleyen açıklamalarına rağmen kimi siyasi çevrelerin örgüt ile aralarına çizgi çekememesi ilişkilerin selameti açısından risk teşkil etmektedir. Her ne kadar hükümetin FETÖ konusundaki Türk tezlerine yakın tavrı Türkiye karar vericileri ve kamuoyu nezdinde memnuniyet oluştursa da Birleşik Krallık medyasının kahir ekseriyetinin Ankara'nın FETÖ'ye yönelik mücadelesini itibarsızlaştırmaya yönelik yayın politikası sürmektedir. Bunun yanında marjinal milletvekilleri ve siyasi parti temsilcilerinin
örgütün faaliyetlerine açıktan destek vermeye devam etmesi ikili ilişkiler açısından problemli bir alan olarak dikkat çekmektedir.