Yeşilçam efsanelerinden Erol Taş’ın kahvehanesi harabeye döndü! Son hali içler acısı! Yeşilçam’ın en ünlü mekanlarındandı...

Acı Günler filmiyle Yeşilçam'a "Merhaba" diyen Erol Taş, canlandırdığı kötü karakterlerle hafızalara kazındı. 600'e yakın filmde oynayan ve adını Türk sinemasına altın harflerle yazdıran Taş, hem canlandırdığı karakterler hem de performansıyla yıllarca adından söz ettirdi. 1998'de aramızdan ayrılan merhum sanatçı, yıllar sonra Cankurtaran'daki kahvehanesiyle gündem oldu. Yeşilçam'ın en ünlü mekanlarından olan kahvehane son haliyle dikkat çekti. İşte yıllara yenik düşen kahvehanenin son hali...

takvim.com.tr

Giriş Tarihi: 13 Temmuz 2023 10:08 Güncelleme Tarihi: 13 Temmuz 2023 10:43

Sinemaya ilk 1957 yılında Mümtaz Alpaslan'ın çektiği "Acı Günler" filmiyle adım atan Yeşilçam'ın efsane isimlerinden Erol Taş, Türk sinemasında 600'e yakın filmde oynadı.

1998 yılında hayata gözlerini yuman Erol Taş, yıllar sonra Cankurtaran'daki kahvehanesiyle gündem oldu.

Türk sinemasında 600'e yakın filmde oynayan ve genellikle 'Kötü Adam' rolleriyle bilinen Erol Taş'ın işlettiği Fatih Cankurtaran'da bulunan kahvehane kapandı.

"DEĞERLENDİRİLSEYDİ BAMBAŞKA OLURDU"
Erol Taş'ın yeğeni ve Cankurtaran Mahallesi Muhtarı Nevin Taş, geçen aylarda verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullandı: "Ben doğma, büyüme Cankurtaranlıyım, Cankurtaran Mahallesi Muhtarıyım. Benim çocukluğum burada geçti. Burası iki defa el değiştirdi. Burası değerlendirilemedi. Sonra vakıfa geçti. Bildiğim kadarıyla burası otele dönüştürülecek. Burayı adres olarak biliyorlar Erol Taş Kahvesi olarak. Herkes burayı kolaylıkla bulabiliyordu. Burası bir nostaljiydi. Burası değerlendirilseydi bambaşka olurdu"

"BU EMANETİN YOK OLUP GİTMESİNE ENGEL OLSAYDI KEŞKE"
Yüksel Altuğ ise bugün yayınlanan köşe yazısında şunları söyledi: "Cankurtaran'da bulunan Yeşilçam'ın efsane kötü adamı Erol Taş'a ait kahvehane; ilgisizlik, bakımsızlık ve vefasızlıktan viraneye dönmüş. İBB Başkanı İmamoğlu, elin Viyana'sında müzayede takip ettiği kadar, bu emanetin yok olup gitmesine engel olsaydı keşke.

Samatya ve Cankurtaran semtleri rahmetli annem ile babamın önce komşu, sonra da tanışıp birbirlerine aşık oldukları semtler. Bu nedenle özellikle Cankurtaran'ı onlardan çok dinledim. Tabii semtin sembolü, Yeşilçam'ın efsanesi, kötü adamların en iyisi Erol Taş'ın orada bulunan kahvehanesini de...

Hatta burası dünya sinema tarihine de geçti. Bir filminden sonra Erol Taş'ın canlandırdığı kötü karakter yüzünden, işlettiği kahvehane taşlandı, camı çerçevesi kırıldı. Söyler misiniz, hangi Oscar heykelciği böyle bir "ödülün" yerini tutabilir ki?

O tarihi mekanın; ilgisizlik, bakımsızlık ve hepsinden önemlisi vefasızlık yüzünden önce madde bağımlılarının dadandığı bir viraneye döndüğünü, sonra da yıkıldığını haber bültenlerinden öğrenince içim cız etti...

Sözüm, iki yıldır Kanuni'nin yurt dışında bulunan portresini satın alıp ülkeye getirmekle övünen Ekrem Başkan'a...

Elin Viyana'sında müzayede takip ettiğin kadar, burnunun ucundaki yaşayan sinema müzesinin yok olup gitmesine engel olsaydın keşke..."

EROL TAŞ KİMDİR?
İki yaşında iken, babası Hamza Bey'in ölümü üzerine annesi Nefise Hanım ile birlikte İstanbul'a taşındı. Ailesine yardım etmek için okuldan ayrıldı ve çeşitli işlerde çalıştı. Bunların arasında hamallık, tezgâhtarlık sayılabilir.

O dönem aynı zamanda boksörlük de yapan Taş, 1947 yılında İstanbul ve Türkiye ikinciliğini kazandı. Yine o yıl askere gitti ve üç yıl askerlik görevini yaptı. Askerden dönünce Cankurtaran'da bir iplik fabrikasında çalışmaya başladı.

SİNEMAYA BAKIN NASIL BAŞLAMIŞ
Erol Taş'ın sinemaya girişi de o sıralarda oldu. Sinemaya tesadüfi girişini şöyle anlatır sanatçı: "Lütfi Akad o bölgede bir film çekiyordu. Biz de işten kaytarıp çekimleri izliyorduk arkadaşlarla.

Günlerce süren çekimlerden birinde mahallede oturan birkaç serseri, film ekibine musallat olup onları rahatsız etmeye başladı.

Film ekibini korumak için birkaç arkadaşımla birlikte, serserilerle kavgaya giriştik ve Lütfi Bey'in yanında onlara bir güzel dayak çektik.

Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad daha sonra haber göndermiş bana, 'Bir kavga sahnesi var, gelsin oynasın' diye. Böylece sinema hayatım başladı. Filmdeki rolümü diğer yönetmenler de beğendi ve ardı ardına teklifler gelmeye başladı."

Erol Taş