Rekabet Kurumu kendisine gelen ihbarları değerlendirerek başta Ayşe Barım'ın sahibi olduğu ID İletişim olmak üzere 21 menajerlik şirketine soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında Ayşe Barım hakkında yurt dışı yasağı konulurken Barım'ın menajerliğini yaptığı Serenay Sarıkaya ifadesinden sonra basına verdiği demeçte "İtibarsızlaştırma çalışması" demiş, Deniz Işın ise mağdur sıfatıyla adliyeye çağrılmıştı.
Ayşe Barım'ın tekelleşme çarkının sadece bir parçası olduğunu söyleyen oyuncu Sedef Şahin, tüm yaşananların perde arkasını takvim.com.tr'ye anlattı.
Şahin, sistemi eleştirenlerin "yeteneksiz" diye yaftalanmasına tepki göstererek yıllar önce yaşadığı bir olayı anlattı.
İşte Sedef Şahin ile yaptığımız o röportaj:
Küçük yaştan beri dizi sektörünün içerisindesiniz. Neler oluyor?
Eskiden bir "yüz eskimesi" tabinin olduğunu söyleyen Sedef Şahin, "Bir tarafım diyor ki neler oluyor, diğer tarafım da diyor ki neler olmuyor. 9 yaşından beri bu sektörün içinde olduğum için çok fazla isimle çalışma fırsatı buldum sektörün her alanından. Herkesin yakından tanıdığı ustalarım oldu. Dolayısıyla bir şeylerin değiştiğini fark ediyorum. Benim aklımın almadığı bir yere oturtamadığım sorulardan bir tanesi "Neden hep aynı insanlar" oldu. Eskiden böyle değildi. Bir isim bir işi yaptığında biraz dinlendirildi seyirci özlesin diye. Mesela yüzü eskimesin diye bir tabir vardı. Şimdi duyuyor musunuz böyle bir tabiri? Ne değişti mesela? Böylesinin daha iyi olduğuna mı karar verdik. Bana halktan binlerce mesaj geliyor mesela "Neden göremiyoruz sizi" diye. Açıklayamıyorum.
Eskiden birlikte çalıştığım benden büyük isimler bir iş yapardı ondan sonraki sezon dinlendirilirlerdi, seyircinin de inandırıcılığını kaybetmemesi için. Biraz kendilerini unutturmak açısından. Ama şimdi her yerdeler. Her platformdalar. Eskiden bir oyuncunun bir dizisi tutmadığında da bir oturturlardı. Ama şimdi dizileri tutmamasına rağmen bu insanların ısrarla "Dur orada olmadı ama burada da bir bakalım" bu bana tuhaf geliyor." dedi.
KİM BU YUKARISI
3 sene önce dizi sektöründen vazgeçtiniz. Bu yaşananlarla ilgisi var mı?
"Dizi sektöründen vazgeçmedim, vazgeçirildim" ifadelerini kullanan Şahin, "Ben işimi yapmak istiyorum. Ben hatırlıyorum 15 yaşındaydım. O zamanki çalışma şartları çok daha uzun saatler olmasına rağmen bütün oyuncu abilerim ablalarım uyurlardı. "Eyvah bana üzülmesinler" diye ben gece yarısı gözlerim açık etrafı takip eden bir çocuktum ben. Ben oyunculuk için hayatımı adadım. Kendime alan bulamıyorum. Bu bazı insanlar tarafından o zaman 'yeteneksizsin' algısı yaratılıyor. Bu bizim için çok onur kırıcı bir şey. Dolayısıyla ben birden mi yeteneksizleştim. Son 3 yıldır iyice zorlaşmaya başladı çünkü. Mesela şunu çok duyuyorum. Biz tam bir projeyle anlaşmaya başlıyoruz. Yönetmen çok beğeniyor. Yapımcı çok beğeniyor. Sonra bize bir telefon geliyor. "Ya kusura bakmayın. Bu isim yukarıdan geldi" bak ben bunu defalarca duydum. Kim ya bu yukarısı. Oyunculara çoğu zaman geri dönüş bile yapılmıyor. Kimse bu yukarısı o zaman ben de gideyim bulayım onu" sözleriyle dizi sektörüne nasıl müdahale edildiğini anlattı.
İPİN UCU KAÇTI
Ayşe Barım bu tekelleşmenin bir parçası diyebilir miyiz?
Oyunculuk sektöründe de işinde bilgili eğitimli isimlerin olması gerektiğini ancak gelinen noktada 3-5 ay koçluk eğitimiyle başrol bile verildiğini söyleyen Şahin, "Bu bir özel sektör, bir takım işverenler var. Tırnak içinde yetenek meselesine de sadece o karar merciileri belirliyor. Bu hangi standarda göre, kime göre yetenek belirleniyor. Ben eğitimin önemli olduğunu düşünenlerdenim. Ama bizim sektörde eğitim önemsiz. "Ya gel sana bir koç tutarız biraz çalışır oyuncu olursun" durumuna gelince işte ipin ucu çok kaçtı. Bir oyuncunun kendini eğitmesi halk için de önemli. Nitelikli işlerin çıkması için oyuncunun kendini eğitmesi gerekiyor. Bir dönem sektörde eğitimlilere karşı bir duruş vardı. Ben çocukluğumdan beri bu işi istiyorsam bunun okulunu okumalıyım diye gezdim. İyiki de eğitimini almışım. Yine olsa yine alırım. Konservatuar sınavlarını girenler bilir, giremeyenler daha çok bilir. Biz yüzlerce kişinin içinden seçiliyoruz. Orada da bir jüri var ve orada da yetenekli ya da yeteneksiz diye karar veren birileri var. Demekki biz de birilerine göre yetenekliyiz ki konservatuardan geçmişiz" dedi.