Kızıl şehir, şişman (Grassa) şehir, bilgili şehir olarak adlandırılan, Roma, Milano, Napoli gibi İtalya'nın turizm kalbi olarak nitelendirilebilecek şehirlere bir tren yolculuğu mesafesi yakınlığında, hem İtalya'da gezip hem de cebinizi yormayacak bir şehir Bologna. Yani Bologna, hafızalarda Galatasaray'ın UEFA Kupası'nda elediği takım, bolonez soslu makarnanın anavatanı olarak kalmış da olsa bundan daha fazlası. (Songül SOYSAL)
Dünyanın en eski üniversitesi Bologna Üniversitesi burada olduğundan bilgili şehir, kırmızı ve tonları dış cepheli yapılarından dolayı kızıl şehir ve akıllara, midelere zarar bir yeme-içme kültürünü tüm bu çerçeve içerisinde barındırdığı için şişman şehir olarak adlandırılıyor Bologna. Üstelik turist dostu bir şehir sayılabilir.
Guglielmo Marconi Havalimanı, Bologna'ya ilk merhaba dediğiniz yer olacak. Bu havalimanına uçuşlar uygun ve buradan her yer oldukça yakın olduğu için oldukça kalabalık bir yer. Havalimanından şehir içine ister otobüslerle, ister trenle (ki ben öyle yaptım) rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Zaten yine Bologna içerisinde her yere ulaşımınız kolay olacak. Pek çok gezip göreceğiniz yapı yürüme mesafesinde. Kaldı ki buradan bir tren hatta sayesinde Modena, Venedik, Parma gibi şehirleri de görmeye gidebilirsiniz. Ha bu arada şehir içerisinde bir metro hattı bulmayı bekliyorsanız, beklemeyin. Çünkü öyle bir hat yok ne yazık ki.
DENEYİMLENEBİLEN TARİH
Şehirde kendinizi bulduğunuzda ilk fark edeceğiniz iki şey var. Bunlardan ilki Ortaçağ hala oralarda bir yerlerde yaşandığı, ikincisi de güneşin dahi bu şehri kırmızı ışıkla aydınlattığı.
Bologna tarihi yaşatan değil, tarihi yaşayan bir şehir. Revaklı binalar, belediye binalarında bile bulunan, gözlerinizi ayıramadığınız için boynunuza ağrılar sokan freskler, zamanın bir şekilde yavaşladığını hissettiğiniz enfes sokaklar… Tabi ben kış günlerinde gittiğim için haliyle denk gelemedim ama şehrin kalbinin attığı Piazza Magiore (Magiore Meydanı)'de yaz aylarında açık hava sineması kuruluyormuş.