Netflix'te yayınlanan "3 Altında: Arcadia Hikâyeleri" adlı çocuk animasyon çizgi dizisinin 2. sezonunda 9-10 yaşlarında iki kız çocuğu öpüştü. Peki internet temelli film ve dizi portalı olarak kurulan bir şirket nasıl oldu da "şeytanın bile aklına gelmeyecek" bir propaganda aracına dönüştü? İşte yanıtı...
Netflix yayın tarihinin en kötü yazını geçiriyor. 2019 ilk çeyrek raporunu açıklayan şirketin ABD'de 100 binin üzerinde kullanıcı kaybı yaşamış olması piyasa değerini de etkiledi. Netflix hisseleri bir gecede %10'un üzerinde rekor bir değer kaybı yaşadı.
Bu düşüşün pek çok sebebi var. Öncelikli sebeplerinden biri Netflix'in karşısına çıkan güçlü rakipler. Netflix, hem yayıncı hem yapımcı bir şirket olmasına rağmen yapımını yaptığı işlerin dışında, internet temelli yayın kanalları bulunmayan dizi ve filmlerin yayın haklarını da almaktaydı. Nitekim bugüne kadar Netflix'in ismini duyuran, başta Black Mirror olmak üzere pek çok başarılı yapım aslında Netflix ürünü değil. Bu sebepten, güçlü yapım şirketlerinin teker teker kendi internet temelli yayın mecraalarını kurmaları ve içeriklerini Netflix'ten çekmeye başlamaları dengeleri değiştiren unsur oldu. Örneğin HBO'ya ait olan Sherlock dizisini internet ortamında Netflix üzerinden izlemekteydik. Yeni yayın döneminde dizi HBO'nun kendi internet temelli platformu olan HBO Max'dan yayınlanacak. Yine NBC Universal'a ait olan meşhur komedi dizisi "The Office" de yakın zamanda Netflix ile içerik sözleşmesini bitirdi. Marvel, Pixar ve National Geographic gibi yapım şirketleri ile anlaşma yapan Disney de internet temelli yayın platformu Disney+'ı yayına soktu.
AŞIRI LİBERAL ALT METİNLER
Aydınlık gazetesi yazarı Muray Soydan'a göre hâlihazırda bulunan rakipleri ve yeni güçlü oyuncularla birlikte sektörel tekelliğini yitiren Netflix, içerik kalitesinin sonucu belirleyeceği bir yarışta daha çok kan kaybedecek gibi görünüyor. Çünkü Netflix orjinal yapımlarında güçlü ve kültleşecek içerikler yaratıp gerçek bir yapım şirketi olmak yerine, aşırı liberal ideolojik yayın çizgisiyle bir propaganda kanalı olma yolunda gidiyor. Her yayının siyasi ya da ideolojik bir alt metni vardır, ancak Netflix'in dönüştüğü şey bundan çok farklı.
CİNSEL İSTİSMAR SUÇLAMASI
Kevin Spacey hakkında çıkan çocuk istismarı suçlaması ardından gözler Netflix'e çevrilmişti. Netflix çok hızlı bir tepki göstererek Spacey'in başrolünde oynadığı "House of Cards" dizisini bitirme kararı aldı. Bu konu kamuoyunun taktirini kazandı. Ancak uzun sürmedi... Çok geçmeden Netflix bir yapımın duyurusunu yaptı: İtalyan yapımı yeni dizi projesi "Baby." Dizi, kendi resmi tanıtımı ile İtalya'nın Roma şehrinde seçkin bir lisede "fahişelik yapan" çocukları konu edinmekteydi. Dizinin duyurusunun yapılması ardından Amerika'da "Cinsel istismarı bitir!" sloganı ile faaliyet yürüten Ulusal Cinsel İstismar Merkezi (NCOSE) Netflix'i sert dille suçlayan bir bildiri yayınladı. Bildirinin ardından ise Netflix'e bir mektup yazarak bu yayının durdurulmasını istedi. Dernek bildiride bu çocukları "fahişeler" diye anan Netflix'e onların fahişe değil "sex ticareti kurbanları" olduğunu hatırlatırken yakın zaman önce Spacey'i kovan Netflix'in şu an böyle bir yapımı planlıyor olmasını "iki yüzlülük" olarak niteledi. Netflix kendisini "bu ticareti kötülemek için gösterecektik" şeklinde savunsa da dernek ve derneğe bağlı psikologlar bu diziyi kesin bir dille "çocuk istismarı" ve "sex ticaretine özendirme" olarak değerlendir. Tüm eleştirilere rağmen Netflix diziyi yayına soktu.