Yer yarıldı içine girdi deyişi gerçek oldu. Bu koca deliğin içerisinde bir şehir var. Avustralya'nın Coober Pedy kasabası, bir asırdır dünyanın opal başkenti adıyla biliniyor. Ortalama 43°C'lik bir sıcaklığa ve kuraklığa dayanamayan kasaba sakinleri çareyi evlerini yeraltına alarak bulmuşlar. Yıllardır bu yeraltı şehrinde yaşıyorlar. ABORJİNLER DE BURADA YAŞIYOR Coober Pedy, Avustralya'nın güneyinde yer alan Adelaide şehrinin 846 km kuzeyinde ilginç bir yer. Kasabanın iki bine yakın nüfusu var ve bunun üç yüze yakını aborjinler oluşturuyor. ŞEHİR BURADA YERALTINDA Bu kasabayı ilginç kılan asıl şey ise yer altı evleri. Şehrin %60'ı yer altında oyulmuş evlerde yaşıyor. İŞTE DÜNYANIN EN İLGİNÇ YERLERİ Moeraki Kayaları (Yeni Zelanda) Bu dev kayalar aslında okyanus tabanında oluşmuş ancak yüzyıllardır devam eden erozyon ve deniz çekilmesi sonucu bugün sahilin ortasında oturuyorlar. Şampanya Havuzu (Waiotapu Jeotermal Alanı, Yeni Zelanda) Bu renkli sıcak su kaynağının yüzey sıcaklığı 74 santigrat derece. Baloncuklar ise sudaki karbondioksitin yüzeye çıkmasından kaynaklanıyor. Güzellik Havuzu (Yellowstone Milli Parkı, ABD) Güzellik havuzuna yakından bakış… Bu gölcük Kromatik Kaynak adı verilen yakınlardaki bir başka gölcüğe bağlı. Su birikintilerinin birinin seviyesi yükseldiğinde diğerininki düşüyor. Dalga (Utah, ABD) Bazıları kurgu filmlerindeki bilinmeyen gezegenleri andıran bu bölgelerin tamamı doğal oluşumlar. Ancak kimilerinin nasıl oluştuğunu açıklama konusunda bilim insanları bile kifayetsiz kalıyor...Jurassic döneminde yani yaklaşık 190 milyon yıl önce oluşan bu bölge Navajo kumtaşıyla kaplı. Kayaçların aşınmasıyla dalgalı bir görünüm ortaya çıkmış. Güzellik Havuzu (Yellowstone Milli Parkı, ABD) Sıcak su kaynağında ışık saçan algler ve bakteriler hızla ürüyor ve çok renkli bir görüntü ortaya çıkıyor. Hiller Gölü (Batı Avustralya) Bilim insanları gölün rengini açıklamayı başaramıyor ancak pembeliğin alglerden kaynaklanmadığı kanıtlandı. Kayan Taşlar (Ölüm Vadisi, Kaliforniya/Amerika) Her birinin ağırlığı 300 kilogramdan fazla olan bu taşların tamamen eğimsiz bu arazide nasıl kayabildiğini bilim insanları henüz açıklayabilmiş değil. Tuhaf Tepeler (Nambung Milli Parkı, Batı Avustralya) Doğal kireçtaşından oluşan bu yapıların bazılarının yüksekliği 5 metreyi buluyor. Bu tepeler 25 bin ila 30 bin yıl önce denizin çekilip geriye deniz kabuklarını bırakması sonucu oluşmuş. Krater Gölü (Oregon, ABD) Bu göl Mazama Dağı'nın yıkılması sonucu 150 yıl önce oluşmuş. Fil Kayası (Ateş Vadisi Eyalet Parkı, Nevada, ABD) Bu doğal kumtaşı oluşumunu uzaktan bakıldığında gerçek bir filden ayırmanın imkanı yok. Balls Piramidi (Lord Howe Adası, Yeni Güney Galler, Avustralya) Dünyanın en yüksek deniz tepesi olan 562 metrelik bu piramit tamamen doğal yollardan oluşmuş. Zaman, rüzgar ve su... Badwater Tuz Düzlükleri (California, ABD) Burası 86 metreyle ABD'nin en alçak noktası. Tsingy (Ankarana Milli Parkı, Kuzey Madagaskar) Bir dizi halı kalkeri tepesi Tufa Tepeleri (Mono Gölü, Sierra Nevada, ABD) Mono Gölü bir kapalı havza, yani su girebiliyor ancak çıkamıyor. Suyun buradan çıkmasının tek yolu kaynaması. Bryce Amfitiyatrosu (Bryce Kanyonu Milli Parkı, Utah, ABD) Kalker kayalarından oluşan tuhaf tepeler ve aşınan kısımlar inanılmaz bir görüntü oluşturuyor. Puente del Inca (Arjantin) Doğal kaya köprü parlak turuncu ve sarı bakterilerle kaplı. Bu bakterilerin oluşma nedeni ise kaya duvarları kaplayan doğal kükürt kaynakları. Yağmur Ormanı Çöküğü (Kaua-Sarisarinama Milli Parkı, Venezüella) Çökükler yer yüzeyindeki çukurların doğal yollardan daha da çökmesiyle meydana geliyor. Büyük Mavi Delik (Belize) Deniz altındaki bu çöküntünün çapı 300 metre, derinliği ise 125 metre. Çöküntü deniz seviyelerinin çok daha düşük olduğu kuvaterner buzul çağının çeşitli aşamalarında meydana gelmiş. Naziler, 22 Haziran 1941 tarihinde başlayan Barbarossa Operasyonu'yla Rusya'yı işgal etmişti. Nazilerin geri çekilmeye başladığı güne kadar savaşın en ön cephelerinden birini oluşturan Novgorod kentinde, Rus arkeologlar 60 yıldır gömülü kalan Kızıl Ordu askerlerini bulmak için çalışıyor. Meksika'da bulunan 'Isla de las Munecas' ya da Türkçe adıyla Oyuncak Bebekler Adası bir korku filmi seti ya da bir kabus gibi görünüyor. Çünkü bu adanın her yeri yüzlerce oyuncak bebekle kaplı. Kirli elbiseleri, dolaşık saçları, yuvalarından fırlamış gözleri, kopuk kol ve bacaklarıyla bu bebeklerin burada toplanma hikayesi çok ilginç. Yapay adanın bulunduğu arazi bir zamanlar Don Julian Santana adlı bir çiftçiye aitmiş. Efsaneye göre 1950 yılında küçük bir kız civardaki bir kanalda boğulmuş ve kızın ruhu Santana'yı rahatsız etmeye başlamış. Bunun üzerine Santana da kendisini hayaletten korumak için çöplerden ve sokaklardan bu oyuncak bebekleri toplayıp ağaçlara asmaya başlamış. 50 yıldan fazla süre boyunca bin 500'den fazla oyuncak bebek toplamış. Bebeklerin en eskisi de adanın girişinde asılı duruyor ve uzaktan bakıldığında çürümekte olan bir çocuk bedenini andırıyor. 2001 yılında hayatını kaybeden Santana'nın mezarı da adada bulunuyor. Bugün turistik bir merkez haline gelen adayı da kuzeni Anastasio işletiyor. Anastasio, 'Küçük kızın ruhu hala burada. Bebekleri o nedenle kaldırmıyoruz' diyor. Bebeklerin geceleri canlandığını da iddia eden Anastasio, 'Kafalarını kıpırdatıp birbirlerine bir şeyler fısıldıyorlar. Çok korkunç ama ben alıştım' diyor.