İş dünyasından 15 Temmuz mesajı: İşimizin başında nöbetteyiz! "Küresel sistemde vazgeçilmez oyun kurucu Türkiye"

Son dakika haberi! Darbe girişiminde milletin demokrasinin yanı sıra ekonomiyi de muhafaza ettiğine dikkat çeken iş dünyası, “Önümüzdeki dönemde hedeflere ulaşmak için işimizin başında nöbetteyiz” mesajını verdi. Türkiye'nin 15 Temmuz sonra küresel ekonomik sistemde vazgeçilmes bir parça olduğuna değinen Sabah gazetesi yazarı Kerem Alkin, "Türkiye'nin 'başarıya odaklı' geleceği, küresel sistemin vazgeçilmez 'oyun kurucu' ülkelerinden birisi olacağı gerçeği, küresel ekonomi-politiğin Atlantik ve Asya-Pasifik arasındaki en 'stratejik' ülkelerinden birisi olacağı gerçeği '15 Temmuz Destanı' ile sökülemeyecek şekilde perçinlendi." ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi 15 Temmuz 2022, 10:21 Güncelleme 15 Temmuz 2022, 10:32
İş dünyasından 15 Temmuz mesajı: İşimizin başında nöbetteyiz! Küresel sistemde vazgeçilmez oyun kurucu Türkiye

İÇİNDEKİLER

Darbe girişiminde milletin demokrasinin yanı sıra ekonomiyi de muhafaza ettiğine dikkat çeken iş dünyası, "Önümüzdeki dönemde hedeflere ulaşmak için işimizin başında nöbetteyiz" mesajını verdi.

Türkiye'nin 15 Temmuz sonra küresel ekonomik sistemde vazgeçilmes bir parça olduğuna değinen Sabah gazetesi yazarı Kerem Alkin, "Türkiye'nin 'başarıya odaklı' geleceği, küresel sistemin vazgeçilmez 'oyun kurucu' ülkelerinden birisi olacağı gerçeği, küresel ekonomi-politiğin Atlantik ve Asya-Pasifik arasındaki en 'stratejik' ülkelerinden birisi olacağı gerçeği '15 Temmuz Destanı' ile sökülemeyecek şekilde perçinlendi." ifadelerini kullandı.


'15 Temmuz Destanı'nın küresel anlamı
1990'lı yıllar, 'Soğuk Savaş'ın bitimiyle birlikte, küresel ekonomi- politiğin kendisini 'tek kutuplu dünya'da bulduğu bir süreçle geçti. Bu dönemde, gelişmekte olan ekonomiler önemli ekonomik darboğazlara karşı mücadele vermek zorunda kaldılar. 1990'lı yılların ilk yarısı ağırlıklı Latin Amerika krizleriyle, ikinci yarısı ise Asya-Pasifik krizleriyle geçti. Bu dönemde, söz konusu coğrafyalarda kendi ekonomik krizleriyle boğuşan ülkeler, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) önerdiği programlarla krizden kurtulacaklarına, büsbütün sorun girdaplarına sürüklendiler.
Türkiye, bu dönemde de 1994 ve 2001 yerel krizlerini yaşamak durumunda kaldı.


Önde gelen gelişmekte olan ülkelerin ortaya koydukları mücadele, yapısal sorunları bertaraf etmek için odaklanılmış olan yapısal reformlar, ülkelerin kaderlerine damgasını vuran liderle 2000'li yıllarda başarı hikayesine dönüştü. Türkiye ve Brezilya bunun en iyi iki örneğini oluşturmakta. G20 Platformu 1990'ların sonlarında gündeme geldiğinde, zihinsel muhakemeleri ve geleceği okuma kapasiteleri hayli sığ olan kimi siyasetçiler, kimi medya temsilcileri, kimi akademisyenler Türkiye, Brezilya, Endonezya gibi ülkelerin bu grupta niye yer aldıklarını sorguladılar, hatta eleştirdiler.
Anlamakta zorlandıkları husus, söz konusu ülkelerin hali hazırda kendi coğrafyalarının güç merkezi, üretim ve ticaretin yoğunlaşma merkezi olmalarının da ötesinde, esasen 2030 ile 2050 arası coğrafyalarının, Atlantik ile Asya-Pasifik arasındaki yoğun rekabetin en vazgeçilmez 'oyun kurucu' ülkeleri olacakları gerçeğinin daha 1990'lı yılların sonlarında belli olduğu gerçeğiydi. Nitekim, daha 2005'e geldiğimizde, 2020'den itibaren küresel ekonomi-politikte giderek hızlanacak bir 'özgül ağırlık' kaybı yaşayacakları kendileri tarafından da dile getirilen G7 ekonomileri yerine, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı ve her gün 'özgül ağırlığı' artmakta olan E7 ekonomileri sıkça konuşulur hale gelmişti.


İşte, tam bu noktada, Avrupa Birliği de tüm bu gerçeklerin farkında olarak, kendisine paha biçilmez güç kazandıracağını bildiği Türkiye'yi keyifle 'tam üye' adayı ülke olarak ilan ederken, küresel sistemin karanlık dehlizlerindeki kimi 'güç odakları', Türkiye'nin 'Milli Egemenliği'nden aldığı güçle, kendi coğrafyasında imalat, enerji, savunma, siber, hava ve uzay, haberleşme, ulaştırma, lojistik gibi stratejik sektörlerdeki yerli-milli projelerini, teknoloji üretme kabiliyetini, yerli-milli imkan ve kabiliyet üretme kapasitesi yok etmeye karar verdiler. 2006'dan itibaren Danıştay saldırısı ile başlayıp, AK Parti kapatma davası, cinayetler, Gezi olayları, 17-25, Kobani olayları ile aralıksız tırmandıkları 'istikrarsızlaştırma' ve 'zayıflatma' operasyonlarını, bekledikleri sonucu bir türlü alamadıklarını görerek, tarihimizin en kanlı başarısız darbe girişimine kadar taşıdılar.


251 Şehidimiz ve binlerce Gazimiz 15 Temmuz gecesi, Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve toplumsal hayatının 'demokratikleşmesi'nden aldıkları cesaret ve 'özgüven'le, Ülkemizi, Demokrasimizi, şehitlerimizin kanıyla kurulmuş Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacak bir 'Destansı Kahramanlığa' imza attılar.


Türkiye'nin 'başarıya odaklı' geleceği, küresel sistemin vazgeçilmez 'oyun kurucu' ülkelerinden birisi olacağı gerçeği, küresel ekonomi-politiğin Atlantik ve Asya-Pasifik arasındaki en 'stratejik' ülkelerinden birisi olacağı gerçeği '15 Temmuz Destanı' ile sökülemeyecek şekilde perçinlendi.
Şehitlerimizin bizlere yüklediği 'ağır sorumluluğu' her saniye hissederek, Ülkemizi her daim başarıya ulaştırmak için canla başla çalışacağız.

YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN


BÜYÜMEYE DEVAM
Nail Olpak DEİK Başkanı: Hain darbe girişimleri, dünyada yaşanan ekonomik sıkıntılar, küresel salgınlar ve hiç istemediğimiz savaşlara rağmen Türkiye daima büyümeyi başardı. İhracatta her yıl yeni rekorlar kıran, sanayisine güç katan ve genç nüfusuyla istihdamını artıran Türkiye, demokrasiden ve milletinden aldığı güç ile büyümeye, küresel ticarette ilerlemeye devam ediyor.

EKONOMİYE DE SAHİP ÇIKILDI
Mahmut Asmalı MÜSİAD Başkanı:
Bütün darbelerin amacı kaynak, servet ve gelir transferidir. 15 Temmuz'daki kalkışmanın ilk belirlemelere göre 300 milyar lira olan maliyetinin, alt sektörlere olan etkisi hesaba katıldığında daha da arttığını tahmin edebiliriz. Bu bağlamda 15 Temmuz'da iradesine sahip çıkan Türk milletinin muhafaza etmeyi başardığı şey yalnızca demokrasi değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisi olmuştur.

TEYAKKUZ HALİNDEYİZ
Şekib Avdagiç İTO Başkanı:
Üzerinden 6 yıl geçmesi bizi gaflete düşürmemeli, rehavete kapılmamalıyız. Herkes şunu bilsin ki, İstanbul iş dünyamız nasıl darbeci zihniyete geçit vermediyse, bu zihniyetin artıklarına da yaşam hakkı tanımayacak, onlara karşı daimi bir teyakkuz halinde bulunacaktır. 21'inci yüzyılı Türk asrı yapma ülküsünün gerçekleşmesi için 'işimizin başında' nöbetteyiz.

DEMOKRASİ NÖBETİ SÜRECEK
Gürsel Baran ATO Başkanı: Demokrasimize, birliğimize, dirliğimize ve ekonomimize yönelik saldırılara karşı demokrasi nöbetimiz sonsuza kadar sürecek. Milletimizin gösterdiği kahramanca direniş, ekonomi cephesinde yatırım, üretim, istihdam, ihracat seferberliğiyle devam ediyor.

HEDEF LİDER ÜLKE OLMAK
Rifat Hisarcıklıoğlu TOBB Başkanı:
Ülkemizin istiklaline ve istikbaline yapılan bu alçakça saldırıyı unutmadık ve unutmayacağız. TOBB ve oda-borsa camiası olarak, demokrasinin, milletimizin ve devletimizin yanındayız. Türkiye'nin dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini almasını ve lider ülke haline gelmesini hep birlikte çalışarak sağlayacağız.

ZOR TESTİ BAŞARIYLA GEÇTİK
Erdal Bahçıvan İSO Başkanı:
Türkiye ekonomisi, çok zor bir testi başarıyla geçti. Hiç vakit kaybetmeden alınan tedbirlerin, piyasalarda olumsuz bir hava oluşmasını engellediğini hatırlatmak istiyorum. Sanayiciler olarak 6 yılda ekonomik büyümemize her zaman en güçlü katkıyı verdik.

FELAKETİN EŞİĞİNDEN DÖNDÜK
Orhan Aydın ASKON Başkanı:
15 Temmuz'da Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Etkisi döviz kurlarının artmasından, turizm gelirlerindeki düşüşten, kredi notlarının düşürülmesinden, yatırımların gecikmesinden, istihdamdaki yavaşlamadan ve risk primindeki artışa yansıdı.

DERS ÇIKARMALIYIZ
Altan Elmas KONUTDER Başkanı:
15 Temmuz, yaşananlardan ders çıkarmaya, ülkemizi hedef alan şer odaklarına karşı diri olmanın gerektiğini hatırlamaya ve her zamankinden daha çok çalışmak zorunda olduğumuzu idrak etmeye vesiledir. Tüm ülke olarak fabrikalarımızda ve tarlalarımızda üretim hiç durmadı.

EKONOMİK SAVAŞ KAZANILACAK
Ali Kopuz İSTİB Başkanı: 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomi ayağı hiç bitmedi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye aleyhine art arda yaptığı açıklamalar bunu gösteriyor. Enflasyonist ortamın durdurulması için de tedbirler alınmaktadır. Demokrasi kavgamız gibi ekonomik savaşımız da kazanılacaktır.

SİMGE OLDU
Nilüfer Çevikel TÜGİAD Başkanı:
Hainlerin darbe girişimi, ülkemizin en kara günlerinden birisi olarak tarihe geçerken, Türk halkının demokrasiye olan inancının ve bu yoldaki mücadelesinin de simgelerinden birisi olmuştur. Milletimizin demokrasiye sahip çıkması, bu hain girişimin bertaraf edilmesinde büyük pay sahibi oldu.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN