ENFLASYON ORTAMINDA ÇIKIŞ KONUSUNDA DA TÜRKİYE MÜCADELE EDİYOR
Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolar enerji kaynaklarına ayırdığı para bu sene 100 milyar doları geçmiş bulunmaktadır. Nasıl büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu 50 milyar doların üzerindeki farkla görmek mümkün. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmaların ekonomideki negatif etkisini dikkate aldığımız zaman enflasyonun gerçek sebeplerini daha objektif bir şekilde görmemiz mümkün. Enflasyon ortamında çıkış konusunda da Türkiye mücadele ediyor."
Enerji kaynaklarını düzenlenmesinin bizim kendi irademizle yapmamız mümkün değil. 40 dolarlardan brent petrolün 120 doların üzerine geçtiği bir dönemden geçtik. Bizim irademizin dışında yeni problemlere yol açıyor. Biz bu sorunun çözümü konusunda kararlı adımlarla ilerlemek durumundayız.
Türkiye'nin ilk çeyrekte yakaladığı yüzde 7.3'lük büyüme Türkiye'nin üretim gücünün arttığını göstermektedir. Bu bizim geleceğe dair duyduğumuz güvenin en önemli kaynaklarından biridir.
Bir diğer kaynağında büyümenin iç talep kaynaklı değil ihracata dayalı ihracatın da sanayi üretimine dayalı bir büyüme olmasıdır. Üretimdeki gücümüz Türkiye'nin gelecekte bu sorunları aşmasına dönük sağlıklı bir pencere içerisinden bakılmasını göstermektedir.
ENFLASYON VAR AMA BİZ ÜRETEREK ENFLASYONU AŞACAĞIZ
Bütün bunlar bize şunu gösteriyor. Enflasyon var ama biz üreterek enflasyonu aşacağız. İhracat yaparak döviz üreterek aşacağız. Döviz üretmeden enflasyonu aşmak mümkün değildi. Türkiye IMF'in kapısını çalıyordu. Türkiye çok şükür o kapıları çalmayacak bir yerdedir. Ekonomisi döviz üretir hale gelmiştir.
Birçok ülkede bu sorun yaşanıyor. Üretim içerisinde enflasyonla mücadele etmek bizim geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor. Bazı ülkeler durgunluk içerisinde enflasyon yaşıyor. Türkiye bunun uzağındadır ve üreterek bu sorunu çözmenin imkanlarına sahip olan bir ülkedir.
Asgari ücret toplantısında üzerinde durmamız gereken mesele şudur. Enflasyonun gelir dağılımını bozucu etkisi. Gelir dağılımını düzenleyen 2 mekanizma vardır. Rekabetçi piyasa ortamı ve sosyal devletin politikalarıdır. Gelir dağılımını bozucu etki muhtelif sektörler arasındaki rekabetin düzenleyici etkisiyle çözülür. Farklı gelir grupları arasında rekabetçi piyasa etkisiyle gelir dağılımının piyasanın düzenleyici sonuçlarını görmek mümkündür.
Çalışanlar kendi gelirlerini düzenleyemedikleri için orada sosyal devletin devre girmesi gerekmektedir. Biz çalışanlarımızı, Türkiye'nin üretim gücünün en önemli temeli olan emekçilerimizi koruyacak sosyal devlet tedbirlerini devreye sokmak mecburiyetindeyiz.
Asgari ücretin normal zamanda toplanması gerektiğini söylemiştim. Bugün gelen noktada çalışanların enflasyonun tahribatı karşısında korunması bizim görevimizdir. Asgari ücret sadece asgari ücret kapsamında olan 6 küsür milyon işçimizi oluşturuyor. Onlarla sınırlı değildir. Onların üzerindeki gelir gruplarının da ücretlerinde pozitif etki yapacak bir unsurdur.
İlk 1000 içerisindeki örgütlenme sayısı yüzde 13-14'e yakındır bu ciddi bir sorundur. Asgari ücret dışında Türkiye'deki emekçiler örgütlenmediği zaman ücretler asgari ücret düzeyine sıkışmaktadır. Bunun açılması için örgütlenmenin önünü açmamamız lazım."
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol şu ifadeleri kullandı: "Hem işçi tarafı hem devletimizin himayelerinde hem de işverenlerimizin mutabakatıyla ara bir zam ihtiyacında mutabık olduk. Buraya isteyerek geldik. Vatandaşımızın beklentisinin karşılanması konusunda TİSK olarak tam bir mutabakatla buradayız. Enerji fiyatları dedik, yanı başımızda savaş var. Aynı belirsizlikler işçilerimizi iş sahiplerini etkiliyor. Dengeli bir asgari ücret tespiti yapılmasında TİSK elini taşın altına koyacaktır.
Son buluşmamızda 40 yıllık konuşulan hayata geçti. Onlardan bir tanesi yüzde 50'lik bir zam yapıldı. Sayın Bakanımız da çok iyi bilir. Asgari ücretten vergi alınmaması konusudur. Asgari ücretten vergi alınmıyor. 14 milyon çalışanın asgari ücret kadar kısmının vergi alınmaması bu komisyonun çıktısıdır.
Güzel bir mutabakat olmuştu. 3'lü imza ile kamu, işveren, işçi kesiminin mutabakatıyla tamamlanmıştı. Kıymetli çalışanlarımızı işletmelerimizi koruyan, ihracat yapan işletmelerimizi koruyan dengeli bir süreç olacağını ümit ediyorum."
Türk İş Başkanı Ergün Atalay ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Sayın bakanım uzun yıllar sonra ilk defa asgari ücretle ilgili bir toplantı yapıyoruz. Haziran ayı sonlarına doğru. Şimdi bu son 5 aydır enflasyonda olan yüksek artış özellikle gıdada olan artıştan kaynaklı bir iş. Bu toplantı ile ilgili bizi buraya davet ettiğiniz için sayın Cumhurbaşkanına da teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım asgari ücretle ilgili son 5 aydır ocak ayında güzel bir zam yaptık ama maalesef bu zam özellikle gıdadaki yüksek enflasyondan dolayı eridi. Dar ve sabit gelirli çalışanlar ülkede en büyük sıkıntıyı çeken toplumun kesimi. İnsanlar ekonomik sıkıntı içerisindeler onun için bu toplantı oluyor.
Geçen hafta Cumhurbaşkanını ziyaretinden sonra toplantı organize edildi. Enflasyon ortada bu enflasyon çerçevesinde kamuoyunu, asgari ücretliyi nefes aldıracak bir düzenleme olmasını arzu ediyorum.
Asgari ücret buraya geldi nitelikli işçi ne olacak. Asgari ücret ve yakını sayısı olmadığı kadar yüksek. Türkiye'nin en önemli 500 firması var biz onun 100 tanesinde örgütlüyüz. Bunlar iyi para kazanıyorlar ama burada 400'ününde biz ögrütlediysek bunu benim de TİSK'in de sizin de ülkeyi yönetenin Meclis'in de düşünmesi lazım.
Yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Emeklilerin beklentisi var. Taşeron işçisinin beklentisi var. İnşallah bu toplantıdan sonra da güzel bir netice alırız. Kamuoyu da ben de memnun oluruz."