Emtia piyasalarında sert düşüş! |Emtia piyasaları 22 Mart 2020

Kasım ayında Çin'de ortaya çıkan koronavirüs ekonomiyi altüst etti. Gelen son dakika haberine göre, artan ekonomik belirsizlikler piyasalarda likidite sıkışıklığına neden oldu. Yatırımcıların varlıklarını nakde çevirmesinin artından emtia piyasalarında fiyatların son bir ayda yüzde 30’un üzerinde bir düşüşle karşı karşıya kalmasına neden oldu.

Giriş Tarihi 22 Mart 2020, 18:00 Güncelleme 22 Mart 2020, 18:00
Emtia piyasalarında sert düşüş! |Emtia piyasaları 22 Mart 2020

İÇİNDEKİLER

Kovid-19 salgınının küresel ekonomiyi yeni bir krize sürükleyecek boyuta ulaştığına işaret eden gelişmelerin yaşanması üzerine tüm dünya piyasalarında panik satışları arttı. Bu süreçte her ne kadar merkez bankaları ve hükümetler likidite desteği sağlasa da yatırımcıların, portföyündeki varlıkları nakde çevirmek için harekete geçmesi piyasalardaki satışların derinleşmesine neden oldu.

Sadece hisse senetleri piyasalarında değil, yüzyıllar boyu güvenli liman olarak görülen altın fiyatlarında da sert düşüşler görülürken, bu süreçten gümüş, paladyum ve platin gibi diğer emtialar da nasibini aldı.

Petrol arzındaki artışa ilişkin endişelerin de satışları tetiklediği emtia piyasasında, yılbaşından bu yana fiyatlar neredeyse yarı yarıya düştü. En büyük düşüş ise Brent tipi ham petrol dışında platin, paladyum ve gümüşte gözlendi. Bu düşüşte ise söz konusu emtiaların en çok üretildiği ve tüketildiği ülkelerde petrol savaşı ve koronavirüs pandemisi nedeniyle arz ve talep yönlü şokların yaşanması etkili oldu.

Son 30 günde platin ve paladyum ortalama yüzde 37 değer kaybetti

Medikal ve elektronik ürünler, otomobil sektörü ve petrokimya üretimde kullanılan platin, sadece geçen hafta yüzde 20'ye yakın değer kaybetti. Söz konusu emtianın fiyatı yılbaşından bu yana ise yüzde 36,3 azalarak 614,5 dolara geriledi.

Platinin en büyük üreticileri arasında Rusya, Kanada ve ABD bulunurken, veriler bu emtiayı en yoğun tüketen ülkelerin ABD, Çin, Japonya ve İngiltere olduğunu gösteriyor.

Salgını önleme konusunda İngiltere'nin mesafe kaydedememesi, Çin'de üretim kaybı yaşanması, ABD'de açıklanan teşvik paketleri ve ülke merkez bankası Fed'in aldığı önlemlerin panik havasını artırması, bu emtiada yaşanan düşüşün en önemli nedenleri olarak öne çıktı.

Geçen hafta fiyatı yüzde 5,6 düşüş kaydeden paladyum ise otomobil sektöründen dişçiliğe kadar birçok alanda kullanılıyor. Rusya ve Güney Afrika, en büyük paladyum üreticileri iken, tüketimin en yoğun olduğu ülkeler ise ABD ve Çin olarak öne çıkıyor. Söz konusu ülkelerde yaşanan gelişmeler nedeniyle paladyumun fiyatı yılbaşından bu yana yüzde 15,4 azalarak 1.642,59 dolara inerken, söz konusu emtiada son 30 günde ise yüzde 37 gerileme görüldü.

GÜMÜŞÜN FİYATI YILBAŞINDAN BU YANA YÜZDE 31 GERİLEDİ
Dişçilik endüstrisi, pil üretimi, fotoğrafçılık, elektronik ürünler ve alaşımlarda kullanılan gümüşün en fazla üretildiği ülkeler arasında da Çin'in yanı sıra Meksika ve Peru bulunuyor. Tüketim konusunda ise ABD, Hindistan ve İngiltere'nin öne çıktığı gümüşün onsu, geçen hafta yüzde 14,8 azalarak 12,6 dolara geriledi.

2020'ye 17,9 dolardan başlayan gümüşün onsu, son 30 günde ise neredeyse yüzde 31 değer kaybetti. En fazla tercih edilen emtialar arasında bulunan altının onsu ise özelikle fiyatında son haftalarda yaşanan volatiliteyle öne çıktı.

Nakde dönen yatırımcıların satışlarının etkisiyle altının onsu geçen hafta yüzde 3,5 değer kaybederken, fiyatlar 1.500 doların da altını gördü. Son iki haftada yüzde 10'un üzerinde düşüş yaşanan altının onsu, yıl içinde 1.700 doların üzerini görmüştü.

"VİRÜSÜN EN BÜYÜK ETKİSİ BÜYÜME BEKLENTİLERİNDE"
Vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, koronavirüsün beklenmedik bir anda ortaya çıkarak neredeyse tüm dünyayı etkisi altına aldığını söyledi.

Virüsün sadece insan sağlığı açısından değil, ekonomik olarak da bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan Ergezen, bu noktada en büyük etkinin ise büyüme beklentilerinin düşmesinde görüldüğünü kaydetti.

Ergezen, bazı ülkelerde hayatın neredeyse durma noktasına geldiğine dikkati çekerek, "Birçok firma üretime ara verdi. Tüketim, temel ihtiyaç malzemelerine yöneldi. Yani hem üretim hem de tüketim eş zamanlı olarak düşüş gösteriyor. Özellikle teknolojik ürünler arasında kullanımı artmasıyla birlikte kıymetli madenlerin fiyatları da düzenli artış gösteriyordu. İşte bu noktada koronavirüsün emtialar üzerindeki etkisini net olarak görebiliyoruz. 2008'e bakıldığında kıymetli maden fiyatlarında benzer bir düşüş olmuştu." diye konuştu.

Birçok ülkenin ilkleri yaşadığını belirten Ergezen, şunları kaydetti:

"Küresel bir salgına hiçbir ülkenin hazırlıklı olmadığını söylemek mümkün. Burada Türkiye'nin şimdiye kadar kontrolü elinde tutabilen nadir ülkelerden olduğunu söylemekte fayda var. Buna karşın Avrupa'nın ekonomik anlamda en güçlü ülkesi olan Almanya'da, borsa bir ay gibi kısa sürede neredeyse yüzde 50 değer kaybetti. Tabii değer kaybeden sadece Alman borsası değil, bütün dünya borsaları hızlı bir şekilde değer kaybetti. Çin, uyguladığı karantina ile virüsü kontrol altına aldı ama ekonomide üretim kayıpları yaşadı. Bunun da etkilerini açıklanan ekonomik verilerde görüyoruz. Gelen veriler en kötümser analistlerin tahminlerinin bile altında kaldı."

"NEREDEYSE TÜM EKONOMİSTLER RESESYON OLACAĞI KONUSUNDA MUTABIK"
Zafer Ergezen, ABD Başkanı Donald Trump'ın "resesyon" kelimesini kullandığını anımsatarak, bunun "piyasaların artık resesyona gireceğinin doğrulanması" olarak yorumlandığını aktardı.

Son bir haftada ABD ve Çin'den gelen ekonomik verilerin de ekonomideki daralmaya işaret ettiğini belirten Ergezen, şunları söyledi: "Piyasalarda artık gelen temel verilerin çok da anlamı yok. Zaten emtiaların çok fazla tepki verdiğini de görmüyoruz. Bu bağlamda piyasa, artık gözünü küresel büyüme endişelerine çevirmiş durumda ve neredeyse tüm ekonomistler, resesyon olacağı konusunda mutabık görünüyor. Salgın daha uzun sürerse bazı ülkelerin borçlarını çevirmede sıkıntı yaşayabileceği bir gerçek. Bunun ilk sinyalini Lübnan örneğinde gördük; vadesi gelen 1,2 milyar dolarlık borcunu ödeyemedi. Bu diğer ülkelere de yayılabilir. Zaten merkez bankaları, ekonomik çöküşü engellemek için hızlı bir şekilde faiz düşürdü veya düşürecek."

Ergezen, mevcut ortamda birçok endüstriyel alanda kullanılan platin, paladyum ve gümüş gibi kıymetli madenlerin de olumsuz ekonomik büyüme ve talep beklentileriyle değer kaybettiğini söyledi.

Benzer bir tablonun daha önceki krizlerde de görüldüğüne işaret eden Ergezen, "Özellikle 2008 krizi, bunun için güzel bir örnek. Değer kayıplarının tüm varlık fiyatlarına yansıdığını görebiliyoruz. Fakat özellikle endüstriyel alanda kullanılan platin, paladyum ve gümüş fiyatında gerilemenin dikkat çekici boyuta vardığını söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.

YATIRIMCILAR TEMİNAT AÇIĞINA DÜŞTÜ
Zafer Ergezen, yatırımcıların koronavirüs pandemisine beklenmedik bir anda yakalandığını, tarihte piyasalarda bu kadar sert düşüşün çok az görüldüğünü söyledi.

Gelişmiş ülkelerin borsalarında bir günde çok sert düşüşler yaşandığını ve yatırımcıların ellerindeki varlıkları satmaları için fırsat bile bulamadığını ifade eden Ergezen, şunları kaydetti:

Bunun sonucunda birçok yatırımcı teminat açığına (Margin call) düştü. Böylece teminat açığını karşılamak için ya mevcut pozisyonlarını azaltmak ya da yeni nakit getirmek zorunda kaldılar. Mevcut varlıkların satılması ise fiyatların daha da düşmesine neden oldu. Özellikle kıymetli madenlerde bu satışların etkisini gördük. Aslında bunu küçük bir kartopunun çığa dönüşmesi olarak görebiliriz. Yatırımcılar, nakit için ellerindeki kıymetli madenlerini satışa sürüyor.

Kıymetli maden fiyatlarındaki en önemli etkilerden birisi de kurlardaki değişim... Kıymetli madenlerin üretim yerlerine baktığımızda gelişmekte olan ülkelerde daha fazla olduğunu görüyoruz. Şu anda içinde bulunduğumuz günlerde dolar, diğer para birimlerine karşı değer kazanıyor. Bu değer kazanımı sonrası ise bu ülkelerde yoğun üretimi olan kıymetli madenlerin üretim maliyeti dolar bazında azalıyor. Fiyatların düşüşündeki bir diğer neden olarak bunu söyleyebiliriz. Yani doların değer kazanması, dolar bazlı üretim maliyetlerinin azalmasına ve dolayısıyla satış fiyatlarının da azalmasına yol açıyor."