Prens Selman'ın ipi çekildi

Cemal Kaşıkçı cinayetinin baş sorumlusu olarak görülen Suudi Arabistan'ın veliaht prensi Selman'ın ipi çekildi. İngiltere'de yayımlanan Times ve Guardian gazeteleri yaşanan gelişmeleri manşetten duyururken, Selman'ın kaderinin Erdoğan'ın elinde olduğunu yazdılar.

Giriş Tarihi 24 Ekim 2018, 00:00 Güncelleme 24 Ekim 2018, 14:10
Prens Selman’ın ipi çekildi

İÇİNDEKİLER

İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasındaki ilişkiyi inceleyen bir analiz yayınladı.

Gazetenin diplomasi editörü Patrick Wintour'un imzasını taşıyan analizde "Türkiye, diplomatik protokollerin farkında ve Suudi konsolosluğunu yasadışı yollarla dinleyerek elde edilmiş kanıtlara referans verme konusunda gergin gibi gözüküyor" ifadeleri yer aldı.

Wintour'a göre Türkiye bu nedenle bilgileri anonim kaynaklardan hükümet yanlısı basına sızdırmayı tercih ediyor. Prens Muhammed'in yakın danışmanı Suud el Kahtani'nin cinayeti Skype'tan yönettiğine dair haberler de buna örnek olarak gösteriliyor.

Wintour'un analizi şöyle devam ediyor:
"Erdoğan kamuoyunda Suudi Arabistan'ın düştüğü zor durumdan keyif alıyor gibi gözükemez. Türkler karmaşık bir soruşturma yürütüyor ve kendini İslami dünyanın lideri haline getirmek için uğraşan Erdoğan adımlarını çok dikkatli atıyor.

Erdoğan dünkü konuşmasında sadece kesinleşen kanıtlar üzerinden konulacağını söyledi. Fakat Erdoğan'ın yönelttiği, Kaşıkçı'nın bedenine ne olduğu veya Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki yerli işbirlikçisinin kim olduğu gibi sorular tam da Kral Selman'dan oğluna sormasını istediği sorulardı.

ERDOĞAN'IN DÜNKÜ KONUŞMASI BELKİ DE DAHA YALNIZCA AÇILIŞ SALVOSUYDU
Erdoğan Kral Selman'ın soruşturma için işbirliği gösterdiğini ve samimi olduğunu söylese de Veliaht Prens için aynısını söylemedi. Erdoğan'ın konuşması, dikkatli okunduğunda Veliaht Prens hakkında bir iddianame gibiydi. Amacı ise Kralı, Suudi Arabistan'ın itibarını kurtarmak için yapılması gereken şeyin Veliaht Prensi görevden almak veya en azından gücünü dizginlemek olduğuna ikna etmek.

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt'ın Erdoğan'ın cinayetin önceden planlı olduğuna dair sözlerini vurgulaması anlamlıydı. Hunt otokrasilerin istikrarsız olduğunu söyleyerek İngiltere'nin bu hikayeden sonucunda hedeflediği reformlara işaret etti. İç politikada hiçbir şey İngiltere'nin bu istikamette bir politika izlemesine engel değil. Suudilerin en yakın dostları olan Muhafazakar partideki Sir Nicholas Somaes gibi isimler Veliaht Prensi çoktan terk etti, bu korkunç suçun emrinin en tepeden verilmiş olması gerektiğini söyledi.

Bazı AB ülkeleri silah satışını durdurmak istese de Suudi Arabistan'a en fazla silah satan ülkeler olan İngiltere ve ABD buna direnmekte kararlı ve bunun yerine bireylere yaptırım talep ediyor.

Sonunda muhtemelen Veliaht Prensin kaderini belirleyecek kişi Erdoğan ve araştırmacılarının ortaya koyacağı kanıtlar olacak. Dünkü konuşma belki de daha yalnızca açılış salvosuydu."

TIMES DA SELMAN'I MANŞETE TAŞIDI
İngiltere'de yayımlanan The Times gazetesi bugünkü başyazısında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Cemal Kaşıkçı cinayetinden nasıl etkileneceğini inceledi.

"Baş belası Prens" başlıklı makalede Prens Muhammed'in jeopolitik bir krize dönüşme riski olan hikayenin merkezindeki isimlerden biri haline geldiği vurgulandı.

Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın istihbarat ve güvenlik birimlerinin ellerinde cinayetin planlı olduğuna dair kanıtların bulunduğu sözlerini hatırlattı ve Ankara'nın Prens Muhammed'in cinayetten önce haberi olmasa bile hemen sonrasında öğrendiğine emin olduğunu yazdı.

Başyazı şöyle devam etti:
"Prens Muhammed'in cinayetin veya örtbas çabalarının bir parçası olması ihtimali Batılı hükümetler için bir ikilem yarattı. Çünkü Prens Muhammed ile ilişkilerine büyük yatırımlar yapmışlardı.

Trump yönetimi de ona karmaşık bir bölgedeki hayati bir müttefik olarak bakıyor.

Batılı hükümetler onun Suudi ekonomisini modernize etme ve katı toplumsal kuralları gevşetme çabalarını sevinçle karşılarken ülke içindeki baskılarını, Katar'a ambargo ve Yemen'de savaşı da içeren dengesiz dış politikasını görmezden gelmişlerdi.

Bazıları bu yumuşak tutumun Prensi cesaretlendirerek Kaşıkçı cinayetine zemin hazırladığından endişeleniyor.

BATI TEPKİ GÖSTERMEZSE OTORİTER REJİMLERE AÇIK ÇEK VERMİŞ OLUR
Bu kriz Suudi Arabistan ile Batı arasındaki ilişkileri istikrarsızlaştırma riski taşıyor. Bu ilişki, silah satışının da ötesine geçen; güçlü kurumsal bağlantılar, ortak güvenlik, ekonomi ve ticaret çıkarlarını da içeren çok boyutlu bir ittifak.

Trump'ın içgüdüsü Kaşıkçı cinayetine göz yummak olsa bile Kongre ona izin vermez. Rusya'nın eski ajan Sergey Skripal'e yönelik suikast girişimine karşı uluslararası toplumun desteğini arayan İngiltere de özellikle acı verici bir pozisyonda.

Batılı hükümetler bu cinayete gerekli tepkiyi göstermezse bu her yerdeki otoriter rejimlere artık Batı'nın uluslararası normların uygulanmasını dayatmayacağına dair çok güçlü bir mesaj vermek anlamına gelir.

Batı bu noktaya kadar diplomatik baskının bu krizi çözebileceğini umdu.

Fakat Riyad her ne kadar sonunda cinayeti kabul etse de verdiği tepkinin omurgasını meydan okuma oluşturuyor.

Batılı hükümetlerin Suudi hükümetini cezalandırmak için diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürmekten bireylere yaptırım uygulamaya kadar atabileceği her adım, bu ülkelere de zarar verme ihtimali taşıyor, özellikle Suudi Arabistan bunlara karşılık vermeye karar verirse.

Gerçek şu ki, Her ne kadar Erdoğan dünkü konuşmasında bunu söylemekten imtina etmiş olsa da krizden en az zararla çıkmanın yolu Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın veliahtlıktan ayrılması olur."