Gerek Selanik Başkonsololusumuz sayın Tuğrul Biltekin'le yaptığımız söyleşiden, gerek de halkın arasına karışıp onlardan aldığımız geri dönüşlerden şöyle bir çıkarım yapabiliriz öncelikle: Yunan halkının ekonomik kriz anlayışı biraz farklı
'KEMER SIKMAK' MI! O DA NE?
Vergilendirme sisteminin yeni yeni uygulanmaya başlaması, ödenmeyen vergi borçlarının elektrik, su vs. faturalarına yansıtılması, maaşlarda yapılan kesintiler gibi halkın 'cebi'ni doğrudan etkileyen durumlar karşısında Yunan halkı büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Şöyle de söyleyebiliriz aslında: 'Karşı kıyı'daki dostlar, 'kemer sıkma'ya hiç alışmamış. Hal böyle olunca da infial kaçınılmaz oluyor.
"KEŞKE BİZİM DE BİR 'TAYYİP'İMİZ OLSA"
Sokaklarda konuştuğumuz salepçiden, börekçi Hristo'ya, Uzo üreticisinden turizmcisine kadar halkın büyük çoğunluğunda Türklere, Türkiye'ye karşı bir hayranlık göze çarpıyor. Herkesin dilinden şu ve şunun gibi cümleler dökülüyor: Siz çok rahatsınız, çok rahat yaşıyorsunuz. Keşke bizim, devletimizin de ekonomik yapısı sizdeki gibi sağlam olabilse...
Ekonomik krize dair görüşlerini aldığımız bir esnafın ağzından çıkan şu cümle ise ara başlıklarımızdan birini oluşturuyor rahatlıkla: Keşke bizim de bir 'Tayyip'imiz olsa.
DEVLET OTORİTESİ YENİ YENİ ORTAYA ÇIKIYOR
Selanik'te bize rehberlik eden sevgili Sava'nın, yaşananlara dair bize anlattığı örnek olaylar ise bu krizin nasıl aşamalardan geçerek büyüyüp, karşı konulmaz bir hal aldığını gözler önüne seriyor:"Yunanistan'da evi olan, hatta 4-5 evi, 2-3 arabası olan biri yakın geleceğe kadar sahip olduğu mallara karşılık vergi vermezdi. Sonra, hükümet bu vergileri, elektrik faturalarına, su faturalarına yansıtmaya başladı. Faturayı alan kiracı da "Bu faturanın içinde vergi de var. Ben bu faturayı ödemem" diye işin içinden çıkmaya başladı. Ama değil 2-3 gün geciktirmeyi; 1 sene geciktirseniz bile bir faturayı ödemeyi elektriğiniz veya suyunuz kesilmez Yunanistan'da.
Diyelim oturduğunuz sokakta bir olay oldu, siz de polise şikayet ettiniz. Polis kesinlikle ilk şikayetinizde gelmez. Belki ikinci, belki de üçüncüde şikayetinizde müdahale olur."
Sadece bu anlatılanlar bile 'komşu'nun neden bu durumlara geldiğini gösteriyor zaten.
KRİZ DE OLSA EĞLENİRİM ARKADAŞ!
İzmir'in Kordon Boyu'nun anımsatan Nikis Caddesi boyunca sıralanan tüm cafe ve barlar, aylardan Şubat olmasına karşın gündüz gece ağzına kadar doluydu. Bu cafelerden birinde konuştuğumuz gençlerden biri, ekonomik krizinin insanları nasıl etkilediğini şöyle anlatıyordu: Ekonomik krizden önce bu cafede insanlar, 3 kahveyi 3 saatte içerdi, şimdi ise 1 kahveyi 3 saatte içiyor.
TÜRK DİZİLERİ REVAÇTA
Yunan halkının son dönemde televizyonlarda en çok ilgi gösterdiği programları ise Türk dizileri oluşturuyor. "Yabancı Damat"la başlayan bu furya, son yıllarda Ezel'le iyice yükselişe geçmiş, halen Yunan televizyon kanallarında yayınlanmakta olan Aşk ve Ceza'yla ise zirve yapmış. Zirveden ne kasttetiğimizi şöyle açıklayalım: Ülkemizde Atv ekranlarında yayınlandığı dönemde de reyting rekorları kıran Aşk ve Ceza, Yunanistan'da da yüzde 60 reyting oranına ulaşmış. Diğer bir deyişle krizle boğuşan Yunan halkı, dermanı Türk dizilerinde bulmuş.
İKİLİ İLİŞKİLER
Daha önce de belirtmiştik. Yunan halkının, 'komşu' Türkiye'den beklentileri çok fazla. İkili ilişkileri daha iyi bir seviyeye çekebilmek adına herkes gayret gösteriyor. Selanik Başkonsolosumuz Tuğrul Biltekin, hükümetten bu konuda büyük destek aldıklarını belirtirken, Selanik Belediye Başkanı Yannis Boutaris'in de Türk-Yunan ilişkilerini daha sağlam temellere oturtmak için çok çalıştığını söylüyor.
Ayrıca Türk Hava Yolları'nın İstanbul'dan Selanik'e gerçekleştirdiği tarifeli sefer sayısını yakın zamanda haftada dörtten altıya çıkaracak olması da, komşu topraklarda Türk dostlarının ziyaretini bekleyenleri heyecanlandırıyor.Konuyla ilgili görüş belirten Türk Hava Yolları Selanik Genel Müdürü Utku Yazan da, 2012 yılında Selanik-İstanbul hattında ciddi bir hareketlilik öngördüklerini ve Türk tatilcileri komşu topraklara beklediklerini söyledi.
AYCAN ÇEKİ-Takvim.com.tr
twitter.com/aycanceki