Tarihi 1 Aralık 2017

FETÖ ağzıyla siyaset

Kılıçdaroğlu yine şaşırtmadı, kendinden bekleneni ve aslında kendisine yakışanı yaptı. Malum çevreler tarafından daha önce defalarca gündeme getirilen ve doğru olmadığı ispatlanmış konuları tekrar tekrar gündeme getirip; hem dağ fare doğurdu dedirtiyor hem de müfteri durumuna düşüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan belgeleriyle ispatladı ki; ne kendisi ne de yakın çevresinden yurt dışına gider tek kuruş para yok. Hal böyle iken CHP Lideri neden böyle yapıyor peki? Sebebi aslında hepimizin malumu. Siyaseti de dahil ederek kendi çevrenizden ve mesleğinizden yola çıkıp şu soruyu sormak isterim; eğer kim ki mesleği veya işiyle ilgili söyleyecek bir sözü, kapasitesi yok ise; bilin ki başka şeylerden konuşmaya, belden aşağıya vurmaya kalkmaz mı? Peki neden bunu yapar? Cevabı, cümlenin başında verdim.
Çünkü; söyleyecek sözü ve kapasitesi yoktur da ondan.
Gelelim asıl mevzumuza.
Kemal Bey, Genel Başkanlığa getirildikten sonra ve aslında özellikle 17-25 Aralık operasyonları sonrasında yaptığı tüm açıklamalarda, ortaya attığı tüm iddialarda; inceleyin bakın FETÖ'nün ve temsilcilerinin, sözcülerinin paralelinde konuştu hep. Adeta FETÖ'nün sözcüleriyle paralellik taşıyan bir söylem birliği dikkat çekti. Şimdi söyleyeceklerimi herkes dikkatli okusun lütfen...
Kemal Kılıçdaroğlu, artık resmen siyaset değil, sipariş görev yapan bir sözcü konumuna gelmiştir. Yukarıda sözünü ettiğim FETÖ örgütü ile yabancı istihbarat servislerinin servis ettiği uydurma belge ve bilgilerin sözcüsü olduğuna dair bir süredir duyulan şüphe giderek kuvvetlenmiştir.
Türkiye'nin milli çıkarlarının tam tersi ne varsa, Kılıçdaroğlu'nun gündeminde ve söylemindedir.
Ve ne tesadüftür ki; bu konular FETÖ ve istihbarat servisleriyle eş zamanlı yapılmaktadır. Sahte olduğu ispatlanmış bilgileri ve sözde belgeleri ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği yetmediği gibi, sözde belgeleri basına ve kamuoyuna sunacağı açıklanmasına rağmen her ne hikmetse son dakikada çark etmiştir. Peki neden?



Her siyasi parti, kendi yalanını yutarken ölür.

KARANLIK ODAKLARIN SUFLÖRLÜĞÜNE SOYUNURSAN...
Eğer bir siyasetçi olarak söyleyeceğiniz sözünüz bitmiş ise, artık siyaseten bir şey üretemiyor ve halkın önüne bir şey koyamıyor iseniz; çamur ve iftira atarsınız. Bugün en başta CHP tabanı şunu diyebilir mi ki;
Kemal Bey, hayati önem taşıdığı bilinen ve 3 seçimin yapılacağı 2019'a dair bizi heyecanlandıran politikalar üretiyor? Siz muhalefetsiniz, ve hatta ana muhalefetsiniz; bir anlamda muhalefetin de liderisiniz; peki, 2019'da Cumhurbaşkanı adayı göstereceğiniz kişi belli mi?
Yine 2019'daki seçimlerde milletin önüne hangi programla çıkacaksınız? Bununla ilgili hazırlığınız nedir? Asgari ücretin 2 bin TL olması dışında programınızda bir ayrıntı, proje, detay var mı? Bütün bu soruların cevabı belli; YOK... Kılıçdaroğlu neden Türkiye düşmanı terör örgütleri ve belli kesimlerle aynı paralelde konuşuyor denildiğinde cevabı da belli oluyor zaten; diyecek sözü yok çünkü. Siyaset yapacak argümanı olmayınca yalan-dolandan medet umuyor.
Hani deyim yerindeyse bir kutu açıyor ama kutu boş olunca, açmasıyla kapatması bir oluyor.
Ben size bir şey söyleyeyim mi; aslında hiçbirşey çıkmayacağını bile bile neden Kemal Bey bu çıkışı yaptı biliyor musunuz?
Asıl hedefi kamuoyu veya millet falan değil; kendi tabanı.
Düşünün ki 7 yıldır girdiğiniz tüm seçimleri kaybetmişsiniz.
Partiniz her seçimde ya oyunu düşürmüş ya da binde 1 oranında bile arttırmamış.
Tabanınız, size oy veren seçmeniniz iktidar olmayı hayal bile edemiyor, ettirmiyorsunuz çünkü. Neden? Çünkü iyi muhalefet yapamıyorsunuz.
İyi muhalefet yapamadığınız için de iktidar olamıyorsunuz.
Karanlık odaklardan aldığınız sufleler, elinize tutuşturulan sahte dökümanlar üzerinden siyaset yapmaya kalkmanızın tek sebebi; iktidar umudu veremediğiniz kendi tabanınızı diri tutacak yeni ama sahte heyecanlar yaratabilmek. Yani zaman kazanmak. Günü idare etmek. Yazık...

YILBAŞI İKRAMİYESİNİN TRABZON SIRRI
Geçenlerde Meclis'te bir grup gazeteci ve milletvekili ile konuşurken sohbet Milli Piyango ikramiyesine geldi.
Gazetecilerden biri sordu;
Yılbaşı ikramiyesi için belirlenen rakamın 61 milyon TL olmasının özel bir sebebi var mı diye. Vekiller bilmiyordu. Milli Piyango Genel Müdürü'nün Trabzonlu (Trabzon'un plaka numarası 61) olabileceğinden tutun da çok yaratıcı ihtimallere! kadar hepsi konuşuldu. Ama kimse sebebi konusunda ikna olamadı. Ben de şöyle eski ikramiye tutarlarına bakayım dedim, gerçekten pek mantıklı bir gerekçe bulamadım çünkü önceki senelerde belirlenen ikramiye hep 5 ve 0'lı rakamlarla bitiyor. 2007 ve 2008'de 25 milyon, 2009'da 30 milyon, 2010'da 35 milyon, 2011'de 40 milyon, 2012'de 45, 2013-2014'de 50 milyon, 2015'te 55 milyon ve nihayet 2016'da 60 milyon TL ikramiye verilmiş. Siz ne dersiniz?