Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 22 Eylül 2021

Teslimiyet mesajları!..

CHP'nin dış ilişkilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı e. Büyükelçi Ünal Çeviköz'ün Mavi Vatan'la ilgili açıklamasına bakınca, 'kimden yana?' sorusunu sormamak mümkün değil.

Çeviköz'ün, 'AK Parti'nin Mavi Vatan söyleminin, dış politikayı askerileştirme ve biraz daha agresif bir hale getirmeye yardımcı bir söylem gibi olduğu' şeklindeki sözleri, Yunanlı yetkililerden ödünç alınmış 'gibi'.

'Gibi' vurgusunu, herhalde söyleyeceklerinin vahametini azaltmak için kullanan Çeviköz, '6 millik karasularımızın ötesinde uluslararası hukuk gereği kıta sahanlığı ve ekonomik bölgemiz olup, bunların 200 mile uzandığını' söylüyor ve ilave ediyor:

"Mavi Vatan diye 200 mile kadar uzanan alanı da eğer kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman biraz saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız."

Yani, 'buralar egemenlik alanı olsa da, Türkiye öyle görmemeli!' demek istiyor, Çeviköz…

Bu sözlerin, Yunanistan'ı ve onun küçücük Meis üzerinden Doğu Akreniz'de ekonomik hakları olduğunu söyleyenleri sevindireceği açık. Milletimizin teveccühü ile bir yerlere gelemeyeceklerini iyi bilenler, Yunanlılara ve onlarla beraber hareket eden dış mihraklara göz kırpıyor 'gibi' yani.

Bunu, vaktiyle çok çektiğimiz 'manda' yani güdüm zihniyetinin halen yok olmadığı şeklinde de değerlendirebiliriz. Dışarıdakiler kadar değilse de, 'Türkiye'nin Türkiyelilere bırakılmayacak kadar önemli olduğuna', içerde de inananlar var, maalesef.

Genel başkanları Kılıçdaroğlu'nun, 'Türkiye'ye, bölgeye, Avrupa'ya, en çok da bizim insanımıza' zarar veren(!) dış politikayı 180 derece değiştireceği şeklindeki sözlerine destek vermek niyetiyle söylenmişe benzeyen bu sözlere, 'mecburi CHP'liler' ne der, bilmiyoruz.

Türkiye'nin ve bölge ülkelerinin menfaatlerini esas alan dış politikanın Türkiye'ye, bölgemizin iyi niyetli aktörlerine ve hele insanımıza fayda sağladığı ve sağlayacağı, çok açık.

Türkiye'nin izlediği dış politikanın bölgeyi kendilerine göre dizayn etmeye çalışanlar yanında Avrupa'ya verdiği zararın CHP Genel Başkanı ve onun kafasındakileri neden rahatsız ettiği ise sorgulanmaya değer.

Bu sorgulama işi de kendilerini 'mecburen CHP'li' hissedenlere düşüyor. Teslimiyetçi mesajları gittikçe çoğalan CHP'yi hizaya çekmek, gidecekleri başka kapı olmadığını düşünen bu kesimin işi.

2010'lara, yani Kılıçdaroğlu genel başkan olana kadar devlet yanlısı tutumları ile öne çıkan CHP'nin giderek bu özelliğini kaybettiğinin onlar da çok iyi farkında, bildiğimiz kadarıyla.