Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 31 Ocak 2021

İyiler ve kötüler…

Yaşadıklarımıza 'elle gelen düğün bayram' mantığı ile bakmayan ve her birimizin belirli ölçülerde de olsa gidişatı etkileme imkanına sahip olduğumuzun farkında olup iyiye odaklananlarımız az değil, hamdolsun.

Türkiye'yi teslim almaya ya da olabildiğince zayıflatmaya kararlı dış mihrakların her zaman faal oldukları, malum. Bunların içimizdeki uzantılarının, aldıkları emirlere odaklandıklarından karşılaşılabilecek muhtemel zararları düşünmedikleri de.

Sanayi ve teknoloji başta olmak üzere, dış mihraklarla işbirliği içerisinde ülkemizde sağlanmaya çalışılan bütün gelişmeleri engellemek için çabalayanlar, dün olduğu gibi bugün de faaliyette, maalesef.

Son 19 yılda ülkemizin her alanda en azından dört, beş kat büyümesini sağlayan gelişmeleri itibarsızlaştırmak için çalışanların belki de en vahim marifeti, bunları engellemek için de çalışmak. 'Engelleyin ya da itibarsızlaştırın' emri almışlar, belli ki…

AK Parti döneminde hayata geçirilen hizmetlerin tamamını milletimiz nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışanların, özellikle büyük projeleri engellemek için çok çaba gösterdiklerini unutmamak gerek.

Mega projeleri engellemek için ilgili ilgisiz çeşitli davalar açıldığını ve bunlardan bazılarının hala neticelenmediğini söylemek, konunun açıklık kazanması için yeterli.

Ülkemizin hali ve geleceği için önem taşıyan bu projelerin engellenmesi için çabalayan 'istemezük' güruhunun başını CHP'nin çektiğini biliyoruz. Büyük projeleri itibarsızlaştırma ve engelleme konusunda, CHP zihniyetinin, projeleri istemedikleri açıkta bilinen dış mihraklar ile aynı argümanları kullanması kirli işbirliğinin açık delili.

Milletin kahir ekseriyetinin teveccühünü kazanamayacaklarını iyi bildiklerinden, ancak dış desteklerle 'bir şekilde' iktidara gelebileceklerine inananlar, böyle bir durumda ülkenin ödemek zorunda kalabileceği ağır faturalar konusu ile ilgili düşünmek bile istemiyorlar, tabii olarak.

SAHİBİNİN SESİ…
Türkiye'deki gelişmelerin kendi ekonomilerine zarar verebileceğini bilen bazı yabancı liderlerin söylediklerini aynen tekrar edebilecek kadar ülkesine ve milletine yabancılaşan siyasetçilerin varlığı, meselenin belki de en vahim yanı.

Frankfurt Havalimanı'nı olumsuz etkileyeceği düşüncesiyle, Alman Şansölye Merkel'in olmayan ağaçları bahane ederek İstanbul Havalimanı'na karşı çıkması, hatırlardadır. İçeriden birilerinin, yeni havalimanına karşı hiç utanmadan aynı argümanları kullandıkları da…

Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığı sebebiyle ciddi rahatsızlıklar çeken birçok batılı liderin söylemlerini tekrar edenler, üzerinde düşünmemiz gereken üzücü hususlardan. Bir batı ülkesinde kesinlikle mümkün olmayan bu durumların bizim için sıradanlaşması, belki de işin en vahim yönü.

Tuhaftır, ama batılıların milli meselelerde bizdeki bazılarından çok daha tutarlı davrandıklarını teslim etmek gerek. Adamlar, ülkeleri söz konusu ise bizdeki bazıları kadar 'cesur' davranmıyor ya da belki davranamıyorlar.

Ülkemizde 2000'li yılların başından beri sağlanan devasa gelişmeleri gerçekleştiren kadronun daha iyilerini yapmaya çalıştığını bilen ve algılara prim vermeyenler, teselli kaynağımız.

Ancak, kararlılığımız arttıkça saldırıların arttığı, açık bir gerçek. Dış mihrakların içerideki uzantılarının adeta gemi azıya almış oldukları da...

Bu ülkeyi sevenler olarak, daha dikkatli olmamız, geleceğimize yönelik kötü emel sahiplerine karşı daha ciddi mücadele vermemiz gerek…

İyi ve kötünün mücadelesi sürüyor ve sürecek de…