Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 5 Temmuz 2018

Darbe görev değildir!..

2013'te başlayan ve 13 Nisan 2018'de, 103 sanıktan 21'inin Müebbet hapsi, 68'inin beraati ve 14'ü ile ilgili davanın düşürülmesi ile neticelenen 28 Şubat döneminin asker sanıkları ile ilgili davanın gerekçeli kararı da açıklandı.

Zamanında büyük bir pervasızlıkla yaptıkları eylemleri meşhur İç Hizmet kanunu 35. Madde'yi kullanarak hukuk kılıfına uydurmaya çalışan sanıklara hatırlatılan, 'darbe görev değildir' gerçeği, gerekçeli kararın en temel esprilerinden birisi.

28 Şubat döneminde yaptıklarını "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır" şeklindeki TSK İç Hizmet Kanunu 35. Maddesi ile meşrulaştırmak isteyen sanıklara, yasa ile verilen görevin 'mer'i anayasal düzeni, bu sistemin öngördüğü kurallar doğrultusunda iktidar olan hükümeti korumayı da içerdiği" hatırlatıldı.

Dava görülmeye başlandıktan sonra İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesi. "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır" şeklinde değiştirilmişti.

Refahyol Hükümeti'ni istifaya zorlamak için bütün yolları deneyen sanıklar, mahkemede yaptıklarını hukuk kılıfına sokmaya ya da inkar etmeye çalışmışlardı. Ancak 28 Şubat sırasında beraber hareket ettikleri medyadaki haberlerin de katkısıyla yapılan tespitler, karşılaştıkları önemli sürprizlerden birisiydi.

Sürecin önemli isimlerinin o dönemde gazetelerde yayınlanmasını sağlayıp yalanlama ihtiyacı hissetmedikleri bütün faaliyetler, kararın önemli verilerini teşkil etti...

Mızrak çuvalı deldi!..

O dönemde resmi yazışmaları amaçlarına uygun bir şekilde gerçekleştirdiklerini düşünseler de, muhtemelen gücün verdiği sarhoşluk sebebiyle, kanunların metnine göre değil de kendi yorumlarına dayalı uygulamaları, 28 Şubat sanıklarının müebbet hapis cezası almaları neticesini getirdi.

Batı Çalışma Grubu'nun kurulması, başta yargı organları olmak üzere düzenlenen brifingler, Sincan'da tankların yürütülmesi gibi, sürecin önemli olaylarının yer verildiği gerekçeli kararda, bu konularda yapılan savunmaların geçersizliğinin altı da kalın çizgilerle çizilmiş durumda.

'Dört sene Genelkurmay Başkanlığı yaptığı halde BÇG'yi duymadım', '28 şubat döneminde mücadele edilen hükümet değil irticadır', 'o dönemde bütün sorumlu komutanlar devamlı meşru bir zeminde durduk' ve benzeri sözler, herhangi bir şey ifade etmedi.

"Refahyol Hükümetinin istifasıyla sanıkların eylemleri arasında nedensellik bağı bulunduğu" tespitine yer verilen 3 bin 833 sayfalık gerekçeli kararın dikkat çekici ifadelerinden birisi de şöyle: "Dava konusu olayda, hükümeti cebren ıskat (düşürme) veya vazife görmekten cebren men etme eylemini gerçekleştirmek üzere, bir kısım sanıkların önceden gizlice ittifak etmiş oldukları anlaşılmaktadır."

Kısacası, mızrak çuvala sığmadı ve 28 Şubat sorumlularının bahaneleri kendilerini kurtaramadı.

Şimdi olacak olan ise şu: Yaşları ve sağlık durumları sebebiyle temyiz süreci boyunca tutuksuz kalacak sanıklar, kararın kesinleşmesi sonrası cezalarını çekmek üzere hapse konulacaklar.

İnsanımıza büyük bedeller ödeten 28 Şubat sürecinin sivil sorumluları ile ilgili bir gelişme olup olmayacağı ise, en çok merak edilen konulardan…

Evet, darısı sivil sorumluların da başına!..