Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 3 Mart 2018

Vicdanları rahat mıdır?..

Meşhur MGK toplantısının yapıldığı tarihten ismini almış olsa da aslında çok daha öncesinde başlayan ve 'bin yıl süreceği' zannedilen 28 Şubat süreci artık hesabının sorulması ve kalan mağduriyetlerin giderilmesi ile gündemimizde.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 28 Şubat'ın yıldönümünde insanımızın üzerinden adeta bir silindir gibi geçen süreç gündemdeki yerini aldı.
Bir hafta boyunca yapılan seminer, konferans, panel ve diğer etkinliklerle Erbakan Hoca rahmetle anılırken, süreçte yaşananlar da yeni nesillerin bilgilerine sunuldu.
Üzerinden 21 yıl geçmiş olsa da, o kara günlerde yaşanmış olan mağduriyetlerle tekrar yüzleşmek insanların içini sızlattı yine.
İnandıkları gibi yaşamak ve bu halleriyle en temel hakları olan eğitimöğretim imkanlarından yararlanmak isteyenlerin yaşadıkları, sürecin doğurduğu mağduriyetlerin en büyüklerinden birisi idi herhalde.
Çünkü akla hayale gelmedik muamelelere maruz kalmışlardı.
Üniversiteler üniversite olduklarını unutmuşlardı ve bütün mesailerini başörtüsü ile uğraşmaya sarf ediyorlardı o zamanlarda.
Eğitim-öğretim lafta kalıp evrensellik te kimsenin umurunda olmadığından, başarının tek ölçüsü başörtülülerle iyi mücadele edebilmekti...
Kampüslere başörtülülerin sokulmamasını, başlarını açmamakta inat edenlerin okullarından uzaklaştırılmaları takip etti. Okuldan atılmalara sebep olarak hiçbir zaman başörtüsü ya da onların deyimiyle 'türban' zikredilmedi. Bunun başlarına dert açacağını iyi biliyorlardı çünkü.
Çoğu yerde başörtüsü konusunda şedit olan YÖK bile devre dışı bırakılmış ve yasaklar garnizon komutanlıkları tarafından izlenir hale gelmişti.
Üniversitelerde başörtüsü yasağa başarı ile uygulanır(!) hale geldikten sonra, yasakçıların bakışları İmam-Hatip okullarına çevrildi.
Derslerinde 'başlarını örtmeleri gerektiğini' öğrenen kız çocuklarımıza okul kapılarına dikilen güvenlik güçleri 'başlarını açmaları gerektiğini' söyler olmuşlardı. 'Yoksa okula giremezsiniz' yani 'okuyamazsınız' diyorlardı.
İmam-Hatip öğrencisi kız çocuklarını başlarını açmaya zorlamak ve istedikleri olmayınca 13-14 yaşındaki kız çocuklarını otobüslere doldurup şehrin uzak yerlerine bırakmak, sıradan davranışlar arasındaydı.

ENGELLEYEREK TEŞVİK!..
Kesintisiz 8 yıl uygulaması ile İmam- Hatiplerin Orta kısımları ve Kur'an Kurslarının çoğunun kapatılmasını, meslek liselerinin üniversiteye girişlerini imkansız hale getiren katsayı uygulaması izledi.
Katsayı uygulamasını milletimizin başına bela edenler, hiç utanmadan ve yüzleri bile kızarmadan 'meslek liselerinin üniversiteye girişlerini bu okulları cazip hale getirmek için zorlaştırdık' şeklinde yalanlar söylüyorlardı.
Kızı ve erkeğiyle on binlerce belki de yüz binlerce çocuğumuzun ve tabii ki ailelerin mağdur olmasına sebebiyet verdi 28 Şubat Süreci.
Okullarını terke mecbur kaldıkları için üzüntüden çeşitli psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara yakalananlar, hatta bu sebeple hayatlarını kaybedenler oldu süreç boyunca.
Sürecin askeri sorumluların çoğu ile alakalı karar kısa bir sürede çıkacak gibi...
Yıllardır beklenen adımın da önümüzdeki günlerde atılması ve sivil sorumluların kapılarının çalınması da an meselesi...
Mahkemelerde ne olacağını bilmiyoruz.
Ama, üzerinden 21 yıl geçtikten sonra temel soru galiba şu: 28 Şubat Sürecinin sorumluları, sebep oldukları mağduriyetler sebebiyle vicdan azabı çekiyorlar mıdır acaba?..
Belki de zaten olmayan vicdanlarını susturabilmiş olabilirler... Ancak, bu milletin ahının peşlerini bırakmayacağını herhalde biliyorlardır...