Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 11 Kasım 2017

Durum raporu

Myanmar'ın Arakan bölesinde Müslümanlara yönelik katliam ve tehcir halen devam ediyor.
BM ve bağlı kuruluşların konuyla ilgili açıklamaları da...
Bölgeden geçen boru hatlarının sahibi olup potansiyel enerji kaynakları üzerine hesapları olanlar, ellerini ovuşturarak bölgenin insanlardan yani Müslümanlardan arındırılmasını bekliyorlar. Kaotik durumların yaşandığı Afganistan, Suriye, Irak ve başka birçok ülkede insanlar nerdeyse kitleler halinde hayatlarını kaybeder durumda... Afrika'nın bazı ülkeleri başta olmak üzere açlıkla karşı karşıya bulunan milyonlarca insan söz konusu...
Sistemin hakimleri gidişattan memnun olmalılar ki, gerekli mekanizmaların harekete geçirilmesi ve en azından bunlardan bazılarına müdahale edilmesi konusunda parmaklarını bile kımıldatmıyorlar. Oysa kendi vatandaşlarından birisinin burnu kanasa, ortalığı velveleye verebiliyorlar...
Dünyanın hali hazırda yaşanmaya değer bir yer olduğunu düşünenlere sözümüz yok. Ancak, durumdan hoşnutsuz olup, yine de bir gün hakikaten yaşanabilir bir hale gelebileceği yönünde ümit besleyenlerin, bu kanaatlerini revize etmeleri gerektiğini söylemek gerek... Yine de, bu konuda ümit besleme kararındakilere sadece ümit etmenin yetmeyeceğini, beklentilerinin gerçekleşmesi için ısrarlı bir şekilde gayret etmeleri lazım geldiğini söyleyebiliriz.
Bu konuda nasıl çalışılabileceği konusunda derli toplu bir fikir verme imkanı olmasa da, en azından dünya üzerinde olup bitenler konusunda farkındalıklarını artırmalarının başlangıç için iyi bir adım olduğu söylenebilir. Ola ki, bir gün karşılarına çıkıp dünyada her şeyin yolunda olduğu yönünde masallar anlatanların gözlerinin içine bakarak, 'anlat heyecanlı oluyor!' makamında gülümseyebilirler. Bu da az şey değildir hani...

GİDİŞATA 'DUR' DİYEBİLMEK...
Tabir caizse, çivisi çıkmış bir dünyada yaşıyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nin 5 üyesi ve kimsenin ilgilenmediği bazı ülkeleri saymazsak, durumundan memnun olan ülke bulabilmek nerdeyse imkansız.
Doymak bilmez iştihaları ve kendi aralarındaki problemler sebebiyle, BMGK üyesi ülkelerin dahi pek rahat olmadıklarını da söyleyebiliriz rahatlıkla. Masada otururlarken iyi anlaşıyor gibi poz verseler de, etrafın toz duman içinde olmasına bakılırsa, masanın altında birbirlerini tekmeleyip duruyor olmalılar...
Her birisi, kendilerine ayrıldığını düşündükleri alanlarda hakimiyetlerini perçinleme ve bu arada diğerlerinin alanlarına nasıl tecavüz edebilecekleri ile ilgili hesaplarla meşgul...
190'dan fazla ülkenin kendi aralarında rahat ve huzuru bir şekilde yaşayabilmek için oluşturdukları uluslararası kuruluşların bu kötü gidişat açısından yapabilecekleri bir şey olmaması, işin en dikkat çekici yanı.
Dünyada barış ve huzuru temin etmeleri gereken BM ve başka bazı kuruluşlar, hakikaten yapmaları gereken işler hususunda fonksiyonel değiller. Böyle bir düşünceleri de yok zaten. Dönemlik raporları laf salatasıyla doldurabilmek için bir şeyler yapar gibi görünmek yetiyor onlara. Komik olan, patronların ve onlar adına uluslararası kuruluşların önemli mevkilerini işgal edenlerin, ağızlarını her açtıklarında demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi hususlarda nutuklar atmaları...
Dünya üzerindeki başka ülkeleri ve onların halklarının varlık sebebini kendilerine hizmet olarak algılayan anlayışın artık gemi iyice azıya aldığı bir dönemde yaşıyoruz. Gücün verdiği pervasızlığın, bilinen bütün sınırları her gün daha da zorladığına şahit olmak, bu dönemin bariz vasfı.
Durum bu ve pek iyi sayılmaz... Kötü gidişata dur demek gerek ve bunun ilk adımı da 'Dünya Beş'ten Büyüktür' sözünün anlamını iyi kavramak...