Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Kasım 2017

Üstünlerin hukuku...

Türkiye'nin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arabasını kırmızı ışıkta durdurma, marketlere gidip alışveriş yapma ve benzeri alışkanlıkları ile bilinirdi. Ancak zihinlerde kalan en önemli izi, MGK toplantısında zamanın başbakanına Anayasa kitapçığı fırlatarak 2001 ekonomik krizine sebep olduğu iddiasıdır herhalde.
Diğer olumsuz etkilerinin yanında, borsanın yüzde 14.6 düşmesine, repo faizlerinin yüzde 760'a fırlamasına, ülkeden 7.6 milyar dolarlık döviz çıkışına ve 510 bin kişinin daha işsiz kalmasına sebep olmuştu 2001 ekonomik krizi.
Süreçte, çoğu sahipleri tarafından içi boşaltılan birçok banka batmış ve faturaları zaten çeşitli sıkıntılarla yüz yüze olan insanımıza yüklenmişti. Kötüye giden ekonomiyi kurtarma iddiasıyla ithal edilen ve büyük yetkilerle donatılan bir süper bakanın devreye girmesi sonrasındaki gelişmeler, ayrı mesele.
Oldukça ufak ebatları olan anayasa kitapçığının fırlatılmasının, nasıl olup ta ülkeye on milyarlarca dolar kaybettiren 2001 ekonomik krizine sebebiyet vermiş olabileceği, o günden beridir merak konusuydu.
16 yıl sonra nihayet, Ecevit ile aralarındaki gerginliğin esas sebebinin kendisine Anayasa kitapçığı fırlatması değil, başka bir konu olduğunu açıkladı, Ahmet Necdet Sezer.
Sezer'in konuyla ilgili sözleri şöyle: "O olayda da herkes bizim aramızdaki gerginliğin ve ekonomik krizin başlangıcının, Anayasa kitapçığı olayından kaynaklandığını zanneder.
Ancak gerginlik, Fazilet Partisi'nin kapatılması davası nedeniyle başladı.
Ecevit 2 kez bana gelip, Fazilet'in kapatılmamasını, bunun için arkadaşlarım olan Anayasa Mahkemesi üyelerine telkinde bulunmamı istedi. Hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllarca AYM'de görev yapan bir kişiye söylediği bu sözlere kırıldım ve reddettim.
Bir süre sonra yeniden gelip, aynı istekte bulundu. Yine reddettim ve o görüşmede aramızdaki gerginlik arttı. Bu durum sürerken, 19 Şubat'taki Anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Gerginliğin asıl nedeni, Ecevit'in FP konusundaki isteğiydi. MGK'da yaşananlar da, bu gerginlikten kaynaklandı."

'NANKÖR KEDİ'...
Oldukça sıkıntılı bir ortamda adeta bir can simidi olarak görülüp, Mayıs 2000'de cumhurbaşkanı seçilmişti Sezer. Ancak, hemen herkesin pişman olmasına sebep olan uygulamalara imza atmıştı.
Sezer'in, Ecevit'le aralarında gerginliğe sebep olan Fazilet partisi konusunu aktarırken, 'hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllarca AYM'de görev yapan bir kişi' vurgusunda bulunması, önemli bir husus. Cumhurbaşkanı olması için gayret edenlerin tamamı da, bu özellikleri sebebiyle onu tercih etmişlerdi zaten.
Ancak seçildikten sonra olup bitenler, 'hukukun üstünlüğüne inandığını düşündükleri' kişinin başka bazı özellikleri de olduğunu anlamalarını sağladı. Sezer'in cumhurbaşkanı seçilmesi için en çok uğraşan ve Anayasa kitapçığı fırlatma olayı sonrası Sezer'e 'nankör kedi' dediği söylenen ismin, 'Sezer'in cumhurbaşkanı olması, benim en büyük günahlarımdandır' dediği de bilinir.
Cumhurbaşkanı olması için gayret edenlerin, onun Refah Partisi'nin kapatılması sürecindeki davranışlarına bakmaları gerekirdi. Siyasi partiler Yasası'nın RP'nin kapatılmasını engelleyen 103. Maddesi'nin iptali için mahkemece yapılan başvurunun oylamasında, Anayasa'ya aykırı olduğu için hayır oyu kullanan Sezer, başvuru oy çokluğu ile kabul edilince, o maddeye istinaden kapatma kararına evet demişti...
Anayasa aykırı bir şekilde alınan ve normalde 'yok hükmünde' sayılması gereken bir karara istinaden RP'nin kapatılmasına evet diyen birisinin 'hukukun üstünlüğüne inandığını' söylemesi, çok iddialı bir söz...
Mevcut tablo, inandığının 'hukukun üstünlüğü' değil 'üstünlerin hukuku' olduğunu gösteriyor çünkü...