Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Kasım 2017

Tıpkı selefleri gibi...

Ülkemiz taşıt üretiminde dünya sıralamasında 15. sırada bulunuyor. Bu bize geçmişte gerekli adımlar atılabilmiş ve devlet tarafından desteklenmiş olsaydı, kendi otomobilini de üretir hale gelebileceğimizi gösteriyor. Yeni üretilen her 67 arabadan birisine imzasını atabilen ülkemizin, kendisine ait bir markası olmaması, ciddi bir eksiklik.
Otomobil konusunda Almanlarla rekabet edemezdik belki. Ancak vatansever girişimcilerimizin adımları engellenmemiş olsaydı, otomobil üretimi konusunda Güney Kore ya da benzeri başka bazı ülkeler seviyesinde olabilirdik.
Orta seviyede de olsa kendi markası ile de otomobil yapabilen bir Türkiye, ihtiyacının bir bölümünü karşıladığı gibi, montaj ürünler yanında kendi markasını da pazarlayabilirdi.
Böyle bir üretimin milli gelir, istihdam ve benzeri ekonomik konulardaki katkıları bir yana, insanımıza sağlayabileceği moral destek muhteşem olurdu.
Sadece otomobil de değil. Dışarıdan kaynaklanan engellemelere içeriden birilerinin de desteği sebebiyle birçok konuda geride kaldığımız meydanda. Uçak meselesi de bunlardan birisi...
Yolcu uçakları ya da askeri uçaklar konusunda artık birer dünya devi haline gelmiş ABD ve AB firmaları seviyesine çıkamazdık herhalde. Ama bırakın başkalarını, sadece Nuri Demirağ'ın attığı adımlar desteklenseydi, uçak konusunda da epey mesafe almış olurduk.
Aynı şekilde milli savunma ile ilgili ihtiyaçlarımızı karşılama ve helikopter, tank, gemi, füze ve diğer silahların üretiminde de, şu anda geldiğimiz mesafenin çok daha ilerilerinde olurduk.
Kısa bir süre öncesine kadar gerek temini ve gerekse kullanılmasında ABD ve İsrail'e mecbur olduğumuz İHA ve SİHA'larda aldığımız mesafe, eğer istenirse neler yapılabileceğinin en açık göstergesi.

BARİ KÖSTEK OLMASALARDI...
Bütün bunların gösterdiği şu:
Otomobil ve uçak başta olmak üzere, ihtiyaç duyduğumuz ve çoğu zaman temini konusunda güçlüklerle karşılaştığımız birçok şeyi kendimiz yapabilir hale çoktan gelebilirdik...
En kötü ihtimalle, bazı ihtiyaçlarımızı yine dışarıdan karşılamak zorunda kalsak bile, kendi kendimize yetebilir ve dahası sattıklarımızla aldıklarımızı karşıladığımız gibi daha ötesine de geçebilirdik.
Eksikliklerimizi gidermek için adımlar atılan bütün sahalarda durum aynı. Bu ülkeyi yönetiyormuş gibi yapanlar, ülkemizin geleceği için atılan adımlara destek olmasalar bile köstek olmasalardı, bambaşka bir Türkiye'de yaşıyor olabilirdik yani...
Tarihin üzerindeki toz tabakaları kaldırılmaya başlanan sahifeleri, birilerinin ülkemizi önce ithalata ve sonrasında montaja mecbur etmek için çevirdikleri dolapların hikayeleri ile dolu.
Şimdilerde ise, vaktiyle ülke için atılan bütün adımları engelleyenlerin çocukları ve torunları işbaşında.
Engellemeye güçlerinin yetmeyeceğini bildikleri için, memleket lehine olan her şeyi itibarsızlaştırmaya çalışıyor bunlar da. Seleflerinden herhangi bir farkları yok yani...
Dışarıdakiler ve içerideki uzantıları, yerli otomobili karalama kampanyalarına başladılar bile.
Seleflerinin 'otomobil yapmak kim, biz kim... kesinlikle yapamayız' şeklindeki şarkılarının değişik versiyonlarını tekrarlayan bir güruh, 'yerli otomobil' girişimini itibarsızlaştırma peşinde.
Ülkemize ekonomik olarak diz çöktürebilmek için bin bir atraksiyon yaptıkları bilinen bazı ülkeler de, yerli otomobil için yapılacak yatırımın 'çöpe gideceğini' ileri sürüyorlar mesela.
İçimizdeki uzantılarının da sahip çıktığı bu iddianın sahipleri, bu yatırımlar hakikaten çöpe gidecek olsaydı, teşvik etmek için ellerinden geleni yaparlardı oysa...
Yani doğru yolda olduğumuzun onlar da farkında...