Türkiye'yi dinlemediler, perişan oldular.
KAYBETTİLER! Bugün Türkiye Amerika'yı aldığı Kudüs kararında dünyada tek başına bırakacak bir GÜÇ oldu. Onun için ABD'nin BM'deki temsilcisi, "Yapılacak oylamada aleyhimizde oy verenleri Başkan Trump'a bildireceğim" diyerek çocuklar gibi tehdit edecek acziyete düştü.
Bulgaristan Başbakanı Borisov bir ay önce AB'yi yerden yere vuruyor "Bugün Erdoğan'a karşı konuşman kolay.
Peki bundan ne KAZANIYORSUN?" diye soruyordu. Üniversitede yaptığı konuşmada "Oysa Türkiye Avrupa'nın en güçlü ordusuna sahip. Biz Türkiye ile diyalog ve anlaşmaların sürecine sahip çıkmalıyız" diyordu. Macaristan'dan da Cumhurbaşkanımıza övgüler yağıyor, Erdoğan'a Sırbistan'da tarihinin en büyük karşılama törenlerinden biri yapılıyordu.
Yunanistan medyası "Türk Akımı anlaşması hayata geçtiğinde Rus doğalgazını Türklerden almak zorunda kalacağız" diye ağlıyordu. Avrupa'nın vanası elimize geçiyordu. Türk Akımı'nda güzergah değiştirilip Romanya üzerinden geçirilme kararı alınıyordu. Romanya da stratejik olarak Türkiye'ye bağlanıyordu. Sipariş verdiğimiz derinliklerde petrol ve doğalgaz arama gemisi de yola çıkıyordu. Enerji Bakanı Berat Albayrak bu gemi sayesinde nokta atışı yapıp, petrol ve doğalgaza ulaşılacağını söylüyordu.
Geçtiğimiz yıl KKTC'de önemli isimlerle görüştük. "Aslında Akdeniz'de İsrail- Rum ikilisinin bulduğundan daha fazla doğalgaz rezervlerine sahibiz. Haritası taa Denktaş zamanında çıkarıldı." diyorlardı. Balkanlar'da yaşayan halklar içinde Boşnaklar, Makedonlar, Arnavutlar arasında Türkiye sevdalıları çığ gibi büyüyordu.
Liderlerin İsrail'in hizmetçisi durumuna gelmesi, Arap ülkelerindeki halklarda büyük öfkeye yol açarken Erdoğan ve Türkiye sevgisi tavan yapıyordu. Amerikan vakfı PEW'in yaptığı son araştırmada "Şu anda Ortadoğu halkları tüm liderlerden nefret ediyor. Sadece Erdoğan hariç...
Türkiye'nin bölgedeki gücü katlanarak artıyor" sonucunun çıkması boşuna değildi.
Asya'daki Türk Cumhuriyetleri ile gönül bağlarımızın yanısıra Rusya ve Çin ile her provokasyonlara rağmen kurduğumuz güçlü ilişkiler bazılarını delirtiyordu. Pakistan Adalet Bakanı Khun daha dün "Tüm İslam dünyasının gözü Türkiye'nin üzerinde.
Ankara'nın duruşu ve etkinliği gurur veriyor" diyordu. Afrika'da THY'nin girmediği ülke neredeyse kalmamıştı. Kara kıtaya işadamlarımızın uçarak çıkarma yapması, ekonomik ilişkilerin büyümesi demekti. Batı basınında THY'nin Afrika seferleri korkusu sürekli gündeme getiriliyor, "Türkiye'nin etkinliği artıyor" diye şikayetler zirveye çıkıyordu. Türkiye hızla güçlendiği Afrika'da limanlar satın alıyor, üsler kuruyor, askerlerini Katar'a kadar çıkarıyordu. Dahası Putin ekranlara çıkıyor "Suriye'de silahlar susacaksa bu Türkiye sayesinde olacak" diyordu.
Dünyanın tel örgülerle kaçtığı 3.5 milyon Suriyeli de yarın ülkelerinde Türkiye'nin gönül elçisi ve BÜYÜK GÜCÜ olacaktı.
Örnekleri saymaya kalkarsak sayfalar yetmez.
Türkiye'nin Ortadoğu'da artan etkinliği, Orta Asya'dan Afrika'ya, Kafkaslardan Balkanlara uzanan nüfuzu bazılarını inanılmaz boyutta korkutuyor. Ve bunun gelecek on yıllardaki yansımalarına ait işaretler birilerinde kabuslara yol açıyor. O yüzden terör örgütlerine komutanlık yaparak, sürekli bizimle krizler çıkararak masada dize getirmek ve "ETKİNLİK AZALTMASI" sağlamak için sabahlara kadar mesai yapıyorlar.
Nitekim ABD Başkanı Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı General McMaster'in Türkiye'yi de "Tehditler" arasına koyma ve "Teröre yardım eden ülkeler" konumuna getirme girişiminin ardında, artan TÜRK etkinliği kabusu yatıyor. General McMaster'in suçlamalarına kilitlendi herkes.
Halbuki satır aralarında ağzından baklayı çıkarıyordu. Diyordu ki; "Şimdi de Batı Afrika'dan Güneydoğu Asya'ya kadar uzanan bölgelerde Türkiye'nin BÜYÜK DAHİLİ YETİNİ görüyoruz. Balkanlarda da şu anda ciddi bir ENDİŞE kaynağı." Adamlar endişeliler. Unutmadan geçmeyelim... Bir de bizim ana muhalefet ve HDP endişeli bu durumdan!
