Tarihi 1 Kasım 2017

Komedi

İlginç bir haber-röportaj vardı dün.
"Türk sanatçı Erdal Kuyumcu çok sayıda dizi, film ve tiyatro oyununda rol aldı. Uzun yıllar önce göç ettiği Amerika'da hayallerini kovaladı.
New York'ta sanat dünyasından da asla kopmadı birçok oyun ve dizide rol aldı. 2013'te hayatını tamamen değiştirecek bir teklifle karşılaştı.
Bir metal firması ABD'de bir temsilci arıyordu." Evet Türk sanatçı Erdal Kuyumcu o metal firmasının temsilciliğini aldıktan sonra hayatı bir anda kararıyor.
Birgün sabaha karşı kapısı sert şekilde çalınıyor. Dışarıdakiler bağırıyor, Erdal "Fire" diye anlıyor. Herhalde yangın var zannediyor. Kapıyı açtığında çok sayıda FBI yetkilisi içeri girip yere yatıyorlar, kelepçeleyip tutukluyorlar. Erdal şoka giriyor. "Herhalde ya yanlış anlaşılma var ya da isim benzerliği" diyor. FBI merkezinde 20 kişi sorguluyor Erdal'ı. Film de burada başlıyor adeta. Tam bir komediye dönüşüyor. İran'a nükleer başlıklı füzelerin kaplanmasında kullanılan TOZ satmakla suçlanıyor. Sorgu günlerce sürüyor, hatta elleri kelepçeli halde iddianameyi veriyorlar. Okuyamıyor kelepçelerden dolayı. Okuyamadığı kağıtlar imzalatıyorlar psikolojik baskı yaparak. "Neden sattın tozu. Ambargo vardı bilmiyor musun İran'a. Bu suç" diyorlar. Erdal "Ben Türkiye'ye toz gönderdim orada bir müşteriye. O satmış olabilir İran'a.
Ben satmadım" diyor. Mahkemeye çıkarıyorlar, yargılıyorlar, 250 bin dolar kefaletle serbest bırakıyorlar. Ancak ayağına elektronik kelepçe takıyorlar. Son gelinen noktada hapse mahkum oluyor. Çünkü avukatı Erdal'a bir rapor gösteriyor. O raporda Amerika'da federal mahkemelere giden tüm davaların yüzde 93'ünün hükümetin lehine sonuçlandığı yer alıyor.
Avukat "Kazanma şansın yok federal savcılara karşı" diyor. Suçsuz yere yirmi yılla cezalandırılma riskini anlatıyor. Aynı raporda, sonuçlanan federal davalarda YÜZDE 12-13 ARASINDAKİ NİN SUÇSUZ YERE CEZALANDIRILDIĞI yazıyor. Günahsız insanlar işlemedikleri suçlardan dolayı federal hapishanelerde yatıyorlar. Avukat "Suçu kabullenirsen iyi niyetinden dolayı sadece birkaç kontrollu bir serbestlik cezası alırsın" diyor. Erdal suçu kabul ediyor. Savcılık karar duruşmaları sırasında yeni delil diye bir belgeyle geliyor. Silik, okunamayan belgeyi hakim delil olarak kabul ediyor.
Belgenin orijinali ve okunabilir hali daha sonra ortaya çıkıyor. Amerika'dan Erdal'ın gönderdiği iddia edilen TOZLA alakası olmayan Almanya menşeli bir tozun gümrük beyannamesi bu. Bu belgeyle FBI Erdal hakkında soruşturma başlatmış. Bu belgeyle hakim kararıyla takibe almışlar.
Ama Türkçe olan belgeyi İngilizce'ye çevirtmek kimsenin aklına gelmemiş.İran'a giden TOZ'u Almanlar satmış iyi mi!

KOMEDİ BAŞLIYOR!
Erdal Kuyumcu mahkemede o anı anlatıyor; "Avukatım belgeyi sunan savcılığa 'Siz Türkçe biliyor musunuz?' sorusunu sordu.
'Hayır' cevabını aldı. 'Türkçe, okuyup yazabiliyor musunuz?' sorusunu sordu, ona da hayır yanıtı aldı. 'Belgede ne yazıyor biliyor musunuz?' sorusunu sordu. 'Hayır' yanıtı geldi. İngilizcesini sordu, onun da olmadığını söylediler. Direk beni suçlamışlar ama kimse belgeyi doğru dürüst okumadığı için tozun Almanya'dan gittiğini anlayamamış." Erdal "Ortada suç yoksa ben niye idam ediliyorum o zaman?"diyor.
Mahkeme sürekli erteleniyor. Peki ama neden? Erdal cevaplıyor; "Suçu bir şekilde kabullenmişim, 'verin cezamı kurtulayım artık' diyorum.
Hakim uzattıkça uzatıyor.6 Eylül'de Sarraf davasına eski bakan Zafer Çağlayan da eklendikten tam bir gün sonrasında hakim bana verebileceği maksimum cezayı verdi. Beni Sarraf davasının kurbanı yaptılar.
Bana verdikleri maksimum cezayla, Sarraf davasında yargılananlara göz dağı verildiğini düşünüyorlar." Evet Amerikan adaleti bu... Dünyada çıkarları uğuruna istediğine istediği cezayı yükleyebilecek bir adalet bu. Erdal, Almanların İran'a sattığı kesinleşen 1600 dolarlık TOZ'dan dolayı hapis cezası aldı, temyize gidiyor. Suçlu Almanlar ise hala ortalıkta dolaşıyor! Bu haber Amerikan devletinin resmi yayın organı VOA'da yayınladı... Komedi gibi!...