Kulakta çınlama tansiyonu unutma

Yüksek tansiyon yaş dinlemiyor! Sinsice ilerliyor, beyinden kalbe tüm organları vuruyor. Sağlıklı beslenerek bu hastalığı yenebilirsiniz. Mutfağınızda avokado, üzüm, portakal ve fasulyeye yer açın

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 10 Ekim 2017 Güncelleme 10 Ekim 2017, 00:36
Kulakta çınlama tansiyonu unutma

İÇİNDEKİLER

Her üç yetişkinden birinin yüksek tansiyon hastası olduğu ülkemizde hastaların neredeyse yarısı rahatsızlığından haberdar değil. Genellikle enseden başlayan baş ağrısı, kulakta çınlama ve uğultu, baş dönmesi gibi belirtilerle kendini gösteren hipertansiyon sinsice ilerleyerek kalp yetersizliğine de zemin hazırlayabiliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Nihat Özer, yüksek tansiyonun nedenleri ve kontrol altına alınması için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

TÜRKİYE'DE AŞIRI TUZ TÜKETİLİYOR...
YAŞ: İleri yaş hastalığı olarak bilinen hipertansiyonun görülme yaşı, dünyada ve Türkiye'de giderek düşüyor. Özellikle hareketsiz ve stresli yaşam, alkol ve sigara tüketimi, aşırı kilo özellikle santral obezite denilen göbek yağlanması ve tuz kullanımının çok olması kan basıncı yüksek genç bir grubun oluşmasını sağlamış, hatta 13-14 yaşlarından itibaren hipertansiyon görülme sıklığı artmıştır.

Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. 6 Kalıtım: Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık %60'ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.

Aşırı kilo: Aşırı kilosu olanların yaklaşık %40'ında yüksek tansiyon görülmektedir.

Şeker hastalığı: Diyabet hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.

Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.

Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Hareketsiz yaşam: Hareketsizlik yüksek tansiyon görülme olasılığını artırır.

Alkol tüketimi: Sık ve fazla alkol kullananlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı artar.

KIZARTMA YASAK!
Daha çok meyve, sebze ve tam tahıl tüketilmeli; tuz, doymuş ve trans yağ tüketimi azaltılmalıdır. Özellikle ülkemizde çok tuz tüketilmektedir. Kişi başı ortalama 14,8 gr tuz alımı olmaktadır. Bu tuzun yüzde 30 gibi büyük bir bölümü sofradan değil ekmekten gelmektedir. Kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olan soğan, sarımsak, posalı, potasyum ve magnezyum içerikli besinler bol tüketmelidir. Yağda kızartılmış besinler, hamur işleri, işlenmiş et ürünleri ve sakatatlardan uzak durulması gerekir. Sebze ve meyve olarak, kavun ve karpuzun yanında; kurutulmuş kayısı, avokado, incir, portakal, kuru üzüm, fasulye, patates, domates ve hatta üzüm gibi potasyum bakımından zengin kalsiyum düşürücü etkisi olanlar daha çok tercih edilmelidir

Tansiyon ilacı başlanan hastaya genelde evde tansiyonu yükseldiği zaman neler yapacağı anlatılır. Başta dil altı olarak tabir edilen kısa etkili ilaçlar kullanılabilir. Halk arasında sıkça başvurulan sarımsak, soğan ve limon suyu tam bir tedavi sağlamaz ancak tansiyon düzenlemesinde yardımları dokunabilir. Tansiyon düşmüyorsa mutlaka bir hastaneye başvurulmalıdır.

KALBİNİZ RİSK ALTINDA
Yüksek tansiyon kalbin işini artırır. Kalp bir basınca karşı çalışmak zorunda kalır. Kişinin kalp duvarı kalınlaşır, hatta kalp yetersizliği gelişir. Atardamarların içindeki yüksek basınç zamanla damar duvarına zarar verir. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca belirti vermeden, tamamen sessiz bir şekilde ilerleyebilir. Ancak bu durum kişinin zarar görmediği anlamına gelmez. Yüksek tansiyon felç, görme kaybı, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin en önemli nedenlerinden biri.