Yaklaşık 5 yıl önce adaya gelen bir Bulgar sörf antrenörünün, bu sporun yapılabileceği yerleri tespitiyle Gökçeada'nın sörfteki talihinin değiştiğini anlatan Aylı, ''Biz o dönem, onları çok yadırgadık. Yabancı plakalı arabalar, yabancı bir spor, yazın ve kışın yapılabiliyor, yağmur yağarken denizdeler, yaz ve kış sörf yapıyorlar. Bu bizim çok garibimize gitmişti'' dedi.
Aylı, önceden Gökçeada'da temmuz ve ağustos aylarının deniz sezonu olduğunu, turistlerin de o dönemde Adaya gelip, denize girdiğini ifade etti. Bulgar sörfçülerin gelmeye başlamasıyla Gökçeada'da deniz sezonunun 6-7 aya kadar uzamaya başladığına işaret eden Aylı, ''Gökçeada'ya son 2-3 yılda sörf yapmak için 20-25 bin Bulgar ve Rumen turistin geldiğini tespit ettik. Bulgarlar'ın ardından, Rumenler de buraya ilgi göstermeye başladı. Şu anda Rumen sayısı Bulgarlar'ı geçti'' diye konuştu. Aylı, sörfün pahalı bir spor olduğunu, okullarının ve malzemelerinin oldukça fazla para tuttuğunu belirterek, şunları söyledi:
''Gökçeada sörf sporu yapabilmek ve bununla uğraşanları ağırlamak için çok ideal. Örneğin, Gökçeada-Sofya arası 450 kilometre. Gökçeada-Bükreş 500 kilometre. Gökçeada-Varna 400, Gökçeada-Burgaz arası ise 350 kilometre. Sörf yapmak isteyen Bulgar ya da Rumenler, İstanbul ya da Ankara'dan gelir gibi otomobilleriyle çok rahat bir şekilde Gökçeada'ya ulaşabiliyor. Burada konaklama çok ucuz. Karavanlarıyla geliyorlar, çadır kuruyorlar, özgürce sörflerini yapıyorlar. Dünyanın pek çok ülkesinde sörf yapmak için sahillere para ödenmek zorunda ama Gökçeada'da bu yok. Belediyemiz çok özverili çalışıyor. Dünyanın bir çok yerinde kiteboard (uçurtma sörfü) ve windsörf bir arada yapılamıyor. Ancak Gökçeada'nın Aydıncık kumsalında her iki spor da rüzgarın etkisiyle rahatlıkla yapılabiliyor.''
