Fenerbahçe'nin derbiye 3'lü savunma ile çıkması, akıllara Einstein'ın o meşhur sözünü getirdi. Zira sarı lacivertliler bu sezon Avrupa ve ligde 3'lü savunma ile çıktığı hiçbir büyük maçta istediğini alamadı.
Yine de Fenerbahçe, derbiye oldukça iyi başladı. Arda'nın harika pasında Valencia yüzde yüzlük bir gol şansını kaçırdı. Daha sonra Arda, bireysel yeteneklerini sergileyip bir penaltı golüne vesile oldu. Sarı lacivertliler Serdar Aziz ile Cenk'i, Samet ile de Aboubakar'ı kitleyince, ilk yarıda bireysel bir hatayla verilen pozisyon dışında akan oyunda tehlike görmedi kalesinde.
İkinci yarının başında Şenol Güneş, Ghezzal yerine Redmond'ı alırken, Aamir yerine de Maxim'i sürdü oyuna. İkinci yarının 6. dakikasında Beşiktaş için başa gelebilecek tüm olumsuzluklar üst üste geldi. Fenerbahçe ikinci penaltıyı kazanırken Welinton da kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Penaltının kaçmasının ardından ise işler tamamen tersine döndü ve Kadıköy'de Beşiktaş fırtınası başladı.
55'te orta sahadan Gedson'u çıkarıp stopere Necip'i alan Şenol Güneş'e Fenerbahçe cephesinden karşı bir hamle gelmedi. Oysa, rakibin Aamir ve Gedson gibi orta sahadan iki ismini çıkardığı ve üstelik 10 kişi devam ettiği maçta Fenerbahçe'den orta saha hamlesi gelmeliydi. Jesus o dakikalarda Crespo ya da İsmail tercihiyle orta sahayı çok rahat eline alabilirdi. Fenerbahçe'nin değişiklikleri oyun 2-1'e döndükten sonra gelince iş işten geçmiş oldu.
Derbideki Beşiktaş galibiyeti en çok Galatasaray'a yararken, Fenerbahçe belki de ikinci defa bir penaltı ile şampiyonluğu vermiş olabilir. Zamanında Kezman Alex'in elinden topu almış ve Fenerbahçe şampiyonluktan olmuştu. Bu maçta da Valencia'nın vurduğu laubali penaltı, Galatasaray'ı zirvede tek başına bıraktı.